"Siz ikinizin nesi var?"
Sırtımı yasladığım demir parmaklıklardan hafifçe öne eğildim ve başımı arkamdaki Eren'e çevirdim.
"Geriye dönüş yaptık. Şimdi geldim."
"Ben dalmadım. Ama hatırlayıp dal-mış gibi yapmak eğlenceliydi."
Bunu diyen Hanji-san ile birbirimize sırıttık.
Ama aklımıza gelen şeyle suratımız asıldı ve Eren'e döndük.
"Sorunlu'sun oğlum sen."
"Ha?"
...
"Hâlâ farklı bir seçenek de bulamadık. Hatırlayamıyorum yaa..." diye mırıldandım.
"Zeke'nin sonu gelmek üzere. Ve Marley, Paradis'e beklediğimizden daha erken saldıracak. Seninle aynı oranda endişelendiğimizi sanmıştım."
Başımı kaldırıp gözünün içine hayal kırıklığıyla baktım. "O zaman beni sakinleştirmeye çalışan ile bunun aynı kişi olduğuna hâlâ inanamıyorum..."
Tepki yok.
"Neden kendi başına harekete geçerek bu adayı ortaya çıkardığını anlayamıyorum..." diye mırıldanan Hanji-san'ı umursamadan başını başka yöne çevirdi.
"Historia'ya olanları bile umursamıyor musun sen?!"
Kararlı ve kaşları çatık bir şekilde aynaya bakıyordu.
"Savaş Çekici Dev'i yedim."
"...Afferim sieeee... Fışkı vardı dev yiyecek. Olmadan olur mu canığğm? Sonuçta Eren bu, önüne geleni yemeli. Tüm devleri ye Eren. E mi kuzum?"
Yine tepki yok.
"Dikkatini çekmek için daha ne yapmam gere-?!" diye çıkışırken Hanji-san araya girdi.
"Bekleyin bir dakika... N...ne dedin sen...?"
Ah tabi. O kokpitteydi her şeyi bilmiyor.
"Bu devin sertleşme yeteneği sayesinde istediği şeyi yarata-yapabilme özelliği var. Yaratmak Allah'a mahsustur."
İşaret parmağımı kaldırarak sırıtmama karşılık hafifçe kıkırdadı.
Eren ise "Çok sinir bozucu... bir rakipti." diye mırıldandı onu hatırlamışcasına bir sıfatla.
"Kısacası, beni yer altında tutmanızın hiçbir anlamı yok. Buradan istediğim zaman çıkabilirim." dedi ölümcül (!) bakışlarıyla bana da bir göz atarken.
Vücudunu tamamen bize çevirip, buraya doğru adımlarken "Kurucu Dev'e sahip olduğum için beni öldürmenize de imkan yok." diye ekledi.
Tam konuşacaktım ki "Ne kadar tehtid edersen et. Zeke'yi de öldüremezsin." demesiyle ona afallamış bir şekilde bakarken kaşlarımı çattım ve sağ yumruğumu sıktım.
Bunu farketmiş olmalı ki başını hafifçe eğip göz ucuyla yumruğuma baktı Hanji-san.
Sakinleşmeye çalışıp elimi gevşettim.
Bana tepeden bakan Eren'e en ufak bir endişe veya korku bile hissetmediğimi belli edercesine konuştum.
"Benim kim olduğumu unutma, Eren. Bu Dünya'da hepinizi kendiniz kadar iyi bilen tek kişiyim. Eğer değerlerime zarar verirsen... Karşında bu şekilde dikilmekten zerre kadar korkmam veya çekinmem. Her ne kadar bunu istemesem de..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...