Arkamdan seslenen Connie'yi bile umursamadan Arminlerin yanına gittiğim gibi kapattığım kapıya sırtımı yaslayıp bir anlık yumduğum gözlerimle nefes verdim. "Huuhh..."
"Anladılar, değil mi..?" diye soran Mikasa'yı onayladım.
"Peki ya sen?" diyen Gabi'ye başımı sola yatırarak karşılık verdim. "Ben... Ne?"
"Peki ya sen... Beni neden korudun?"
Ah, az önce bunu konuşmuş olmalılar, Mikasa da "Özel bir sebebi yok..." demişti..
"Ben de bilmiyorum.. Sasha öldüğünde sana fena sinirliydim.. Gerçi bu sinirim geçmiş değil. Ama biz de sana kötü davranırsak.. davranışların asla değişmeyecek.. Zamanında bir dostum yapacağım kötü bir şeyin hiçbir işe yaramayacağını şöylemişti..." Başımı biraz kaldırıp Mikasa'ya baktığımda gülümseyerek onayladı. "Bu yüzden.. Sana iblis olmadığımızı kanıtlamak için elimden geleni yapıcam..."
"Ama sen zaten buralı-" diyen Armin hızla ağzını kapattı.
"Ne?" Gabi Armin'e şüpheyle bakarken bana döndü.
"Ama sen zaten buralı bir askerin yapacağını yaptın.. Demek istedi" Mikasa soğukkanlı bir ifadeyle hiçbir sorun yokmuş gibi söylediği için biraz olsun rahatlamıştım.
"Ah evet ondan işte!"
Ortam sessizleşti.
"Bir şey söylemek istiyorum.." diyen çocuğa döndük.
"Sizin yakın dostunuzu öldürdüm..." diye başlarken aynı şeyleri konuşacağını anladım ve göz devirdim. "Muhafızın tekini taşla bayılttım... Ama Falco'yu öldürmeyin.. Onu esir almanızı istiyorum.."
Bakışlarını kaldırdığında neden bana baktı?
Kollarımı birleştirirken başımı yavaşça soluma çevirdim. "Beni öldürmeniz yetecektir, değil mi?"
"Bunu bana sorma..." diye mırıldandım onun duymadığından emin olarak.
Armin ifadesiz bir şekilde araya girdi. "Seni öldürmeyeceğiz..."
Normal bir şey soruyormuş gibi yüzünü ona döndü. "Beni öldürmemek için kendini zor tutuyorsun, değil mi?"
Armin'in yüzü daha korkunç görünüyordu, tam olarak göremiyor olsam da. "Hayır.. Seni öldürmek falan istemiyorum... Ağzından başka bir laf çıkmıyor mu? Ölüm ölüm ölüm deyip duruyorsun.. Nedense bana birini hatırlattın..."
Bu kadar çok ölümden konuşması cidden insanda moral de başka bir şey de bırakmıyor...
"Neva çekil oradan."
"Ha? Neden ki Mika-" demeye kalmadan kapı açıldı ve dengemi kaybedip öne doğru birkaç adım gitmişken Armin kollarımdan yakalayıp doğrulmamı sağladı ama ikisi de arkama endişeyle bakıyordu.
Bekle.. Bu...
Yavaşça arkamı döndüğümde onunla yüz yüze geldim. "Er-..."
Kestiği avucuyla direkt olarak bana bakıyordu. "Geleceğimi bildiğini sanıyordum."
"Evet ama-"
"Masaya geçelim."
...
Bu arada Flouch, Hanji-san ve diğerlerini almış olmalı, kahretsin ki...
Kapı tıklandı ve boğuk bir ses duyuldu. "Buradan gidiyoruz."
Eren gözleri kapalı mırıldandı. "Pekâlâ."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...