(Ben yazarken çok güldüm. Umarım delirmemişimdir ve siz de okurken gülersiniz ^^ 2159 kelime ile iyi okumalar)
Üstlerimiz kendi aralarında konuşurken Grisha'nın duvar dışından gelen biri olduğunu onaylamış olsa gerek. Şu sıralar yani.
Ve bugün itibariyle tüm hazırlıklar tamamlandı.
Maria Duvarı'nı geri alma Operasyonu iki gün sonra başlayacak.
...
"Bu gece özel ama halkın bunu öğrenmesine izin veremezsiniz. Askerler olarak yaban hayattan almak yerine kendi işlediğimiz topraklardan taze olanları kullanmak için doğru fırsatın bu olduğu fikrini uygun gördük."
"Ha?"
"Et?"
"Et mi lan o?"
"Hani. Bildiğimiz et."
"E ve T harflerinin birleşimiyle oluşan kelime olan mı?"
"Aynı etten mi bahsediyoruz?"
Burada olduğum zamandan beri et yemedim. Özledim. Dayanamam ama ben..
"Kasaplık hayvanlardan sağlanan, önemli bir besin maddesi olan ve kasapta satılan kesilmiş hayvan parçasından mı bahsediyoruz? Adı et olan hani.."
Görevli "Maria Duvarı'nı geri almayı kutluyoruz! Şerefe!" diyerek kulplu bardağını kaldırdığında içmek ekmek falan kimsenin umurunda değildi ve herkes etlere yumulmuştu.
"Sakin olun lan!"
"Sizi domuzlar!"
"Eşit paylaştırcazzzz!"
"Ağağağa! Hepsini kendine aldı!"
"Neyğğğğ!?!"
"Öldür onu Alfieğğğğ!!!"
"Harbi mi yaaaa~" diyen Sasha ete gerçek değilmiş de hayal görüyor olabilirmiş gibi bakıyordu.
Tam saldıracakken et tabağını kapıp koşmaya başladım.
"Jean! Connie! Tutun şunu! Yoksa eti de beni de yiceeeek!"
Connie arkasından ona sarılarak durdurmaya çalışırken "Lütfen yapma, Sasha! Seni öldürmek istemiyorum!" dedi ağlayarak.
Jean tam omuzlarından tutmak için elini kaldırdığı sırada Sasha onu ısırdı.
"AĞAĞAĞAĞA.. BENİ YİYOR! BENİ YİYOOOR!"
"Lan! Yicek bitircek Jean'ı!" Etrafıma baktım. İşte orda!
"Armin tut şunu!" Tabağı ona bıraktığımda Sasha'nın kendini kontrol edemeyen beyni onu Armin'e doğru gitmeye zorladı.
Armin gözyaşları içinde başını kaldırarak haykırdı. "Okyanus'u görmeden ölmek istemiyoruuuum! Neva! Lütfen al şu eti benden! Yalvarırım sanaa!"
"Jean'ın ölmesini mi tercih edersin?! Bekle iki dakka!"
Sasha'dan Jean'ı kurtarıp arkama aldım. Jean acıyla elini tutuyordu.
"Laaaan! Serçe parmağımı yemiş!"
Arkama döndüm. "Ne dedin sen!?" Sasha'ya döndüm. "Sasha! Kus şu parmağı!"
"Ah. Sorun yok gençler. Tamam. Yerindeymiş parmağım. Bi' an fark edemedim."
"Ne demek bi' an fark edemedim!? Gerizekalı!" Kafasına vurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...