(Her şey dahil 1286 kelimeyle iyi okumalar)
Liam'ın "Navy. Bu masa altı için." diyerek bana uzattığı tepsiyi tutup başıyla işaret ederek gösterdiği masaya baktım.
"Tamamdır."
Ben orası için giderken Eren az önce yere dökülen içecekleri temizlemekle uğraşıyordu.
Pardon. ERIN.
Ya acaba Erica mı deseydim..
Neyyyyyy. se.
"Buyurun." Yemekleri bırakırken "Siparişim nerede kaldı?!" diye böğüren adama "Şimdi hallediyorum efendim!" diyerek geri fırladım.
Aldığım yeni tepsiyle yemekleri götürdüğümde hızla yerine koydum.
Liam "Boşları almak için müsaitim!" diye dolaşıyordu.
Bu arada Eren'in yanına gittim. "Yardım lazım mı Ere- yani Erin?"
"Hayır Nev- yani Navy" dedi benim gibi.
"Bu neyin tribi lann??"
"Trip falan değil."
"Temizlediğin zemini çürüttün yer kabuğuna iniyorsun sinirden. Tabii canım tabii. Trip falan deği-" derken Liam "Navy! Şunu mutfağa götür lütfen!" diye bana seslenince "Bi saniye!" dedim ve "Şurada birkaç saat sonra paydos. Ben de çok yoruldum ama sabret. Ayrıca, kendini işine ver." diye ekleyerek ondan ayrıldım.
...
"Geldim!" Güldü. "Al!" Tepsiyi verdi. "Aldım!"
"Ve fırla!" Mutfağı işaret edince hızla gittim.
"Yeni bulaşık vaaaar!" diyerek güldüm.
"Siz bulaşıkları yıkamıyorsunuz tabii.." diye söylenen Camelia'nın omzuna elimi koyup "Yarın da ben yıkarım ne olacak kii.." diyerek gülümsedim.
"Ama burası bu şekilde işlemiyor."
"Sorun olmaz. Sırayla yaparız işte"
"Yaaa.. Ben dalga geçiyordum. Olduğum yerde gelenleri temizleyip işimi yapıyorum işte. Asıl size yazık, oradan oraya koştur müşteriden azar işit falan.."
"Gerçekten dalga mıydı? Hmmm??" diyerek ona yaklaşırken "Evet, gerçekten." dediğinde birkaç saniye boyunca mimiklerini inceledim.
Ve geri çekildim. "Eh. Peki. Kararını değiştirirsen teklifim her zaman geçerli."
Gülümsedi. "Daha önce böyle bir teklifle gelen olmamıştı. Teşekkür ederim."
Sırıttım. "Melek gibiyim dimi? Biliyorum biliyorum.."
"Nerede kaldın Navy!? Yetişemiyorumm!"
Diğer taraftan gelen Liam'ın sesiyle fırladım. "Dayannn!"
...
Dört- beş adam kalmıştı..
Onlar yemeklerini yerken ben de kendimi bir sandalyeye atıp başımı masaya gömdüm.
"Saat kaç yağaaa.."
"Çoktan üç oldu." diyerek gülen Liam ile hızla doğruldum.
"Gece yarısı.. Onikiden sonraki üç mü?!"
"Başka bir şey mi sanmıştın?"
"Oy anam oyyyyy.."
"Biliyorum. İkiniz de ilk günden çok yoruldunuz. Ama ne zaman ne olacağı belli olmuyor. Bugün çok geldi, yarın az gelir. İçinde olduğumuz sektör böyle işliyor..." dedi bilmiş bir tavırla sırıtarak konuşurken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...