(1618 kelime ile iyi okumalar)
"Sivilleri tahliye bile etmeden şehirde tutmak derken?! Şafak söktüğü sırada burada olacak!"
Adını bilmediğim bir komutan, Kumandan Erwin'in yakasına yapışıp ona bağırırken o tek kaşını kaldırarak bakmaktan başka bir şey yapmadı.
Erwin dışında başkası yapsa tamam da..
Kaş ile ilgili hareketleri Kumandan yaptığında gülesim geliyo hfgjnghkj
Neyse devam.
Hanji-san bir elini masaya yaslayarak "O dev bir anormal." dedi.
Adam ecel terleri dökerken "Bu ne demek oluyor ki?!" diye sordu bize doğru dönerek.
"O dev tuhaf bir şekilde insanların fazla olduğu bölgeye yoğunlaşıyor. Bu yüzden, o bir anormal." diyen Hanji-san ile sağ elimi yavaşça kaldırdım. "Ah.. şey.. Söz alabilir miyim acaba?" Bizimkiler de bana baktı.
"Senin gibi bir erin, Şu anki toplantıda biz varken söyleyecek neyi olabilir ki? Sen karışma acemi" demesiyle başımı eğdim. "Haklısınız. Afedersiniz."
Kumandan Erwin "Haklı falan değil. Bunun rütbe ile alakası yok. Eğer herhangi bir konuda fikri varsa, bunu açıkça dile getirmekte özgür. Konuşabilirsin." diyerek bana döndü ve gülümsedi.
"Ah. Teşekkürler efendim. Şey demek istemiştim.. Hanji-san'a ek olarak.. Yani bu demek oluyor ki o dev, küçük bir kasabayı bile görmezden gelip direkt olarak bu korunaklı şehri hedef alacaktır." Erwin Kumandan'ın yanındaki komutana döndüm bir an.
Ardından öne doğru birkaç adım atıp "İzninizle Kaptan" diyerek omzuna sağ elimin tersiyle hafifçe dokunup yol vermesi için rica ettim. Bir adım sağa kaydı ve ne yapacağımı merak edercesine hareketlerimi izledi.
Sol tarafımı mümkün olduğunca az kullanarak sağ elimle haritadaki yeri gösterip işaretlerle ekledim. "Eğer şu anda sivilleri Sina Duvarı içerisine tahliye edecek olsaydınız onlara doğru dönecek, duvar da dahil olmak üzere yoluna çıkan her şeyi yok edecektir. İşin sonunda Mitras'a, insanların en yoğun olduğu bölgeye ulaşacaktır. Ve insanoğluna ezici bir darbe vuracaktır. Ayrıca buraya gelmek için yola çıktığımız sıralarda Eren'in devleri kontrol yeteneğini kullanması için çabalamıştık ama.. Rod Reiss hiçbir tepki vermemişti."
Kaptan dediklerimi dinlerken hatırlamış olmalı ki başıyla onayladı.
Flashback..
"Dur bakalım! Dev! Hey, dursana! Sana diyorum! Sağır mısın, gerizekalı! Rod Reiss! Kime diyorum ben?!"
Nefeslendi. "Seni bücür! Duymuyor musun?!" Kaptan'a baktım.
Flashback End..
O komutan bana afallamış gibi baktığında yutkundum. "Ben.. Yanlış bir şey falan mı söyledim?"
Bana bakıp "Hayır Neva. Aksine. İyi düşündün ve söylediklerinde haklıydın. Demekki neymiş, erlerin de sözü dinlenebilirmiş. Öyle değil mi?" derken komutana da sırıtarak baktı.
Gülmemek için zor duruyorum.
Toplantının ortasında gülemem..
Huh. Daha iyiyim. Gülme krizim tutacaktı da geçti.
"Toplantıya devam edelim. Eğer o devi durdurmak istiyorsak.. Bunu Orvoud Bölgesi duvarlarının dışında yapmalıyız. Bunun için de sivilleri yem olarak kullanmak zorundayız. Ancak bu, birer asker olarak ilk önceliğimizin sivilleri korumak olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hedefi durduramayacağımızı anlarsak, tek bir sivilin bile ölmemesi için önlemler alacağız. Orvoud Bölgesi için bir acil durum tahliye tatbikatı duyuracağız. Böylece gerektiğinde, siviller her an tahliye edilmeye hazır olacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köstekli Saat: Attack On Titan
Fanfiction(Wattpad'deki ilk isekai anime kitabı.) Lütfen aşağıyı okuyun; NOT: Reiner, Annie, Berthdolt, Mikasa gibi aslında iyi olan karakterlere karşı ilk birkaç bölümde kötü davranmak yada arka plana atmak gibi bir hataya düşmüştüm. Yada din vatan olayına g...