Eğil!

419 56 164
                                    

Tam bir şey söyleyecekken bana kısık gözlerle bakmasıyla yutkundum.

Saçmalamayın, elbette ki onu sinirlendirmedim.

Yalnızca..

Kılıfından çıkardığı bıçağı bana fırlattı!!

"?!?!"

Hızla eğildim.

Kapüşonumun başlığını yırtıp geçti.

Duyduğum silah düşme sesiyle arkama baktım. "A.."

Önüme döndüm. "Asker var diye uyarabilirdin!"

"Benim sana 'dikkat et!' demem bir saniye. Senin bunu algılayıp idrak etmen iki saniye. Arkanı dönmen en az bir saniye olsa olanları anlayana kadar kurşun midene çoktan girmiş olurdu. Çünkü onun tüfeğini kaldırıp tetiği çekmesi iki, taş çatlasa beş saniye sürerdi. Benim bu anlattıklarım, yani senin davranışların ise 'en az' üzerinden değerlendirildiği için.. Eğer ben bıçağı direkt sana atmış gibi görünüp bir anlık refleksinle diz çökmeni sağlamasaydım, şuan bana sitem edebilecek kadar iyi bir halde bile olamayacaktın."

(Elim otomatiğe bağladı aklıma geleni yazıya döktüm-)

Haklı.

"Bir dakika! Ya refleksim gereken zamanda şey olmasaydı?!"

"Reflekslerin, senin hakkında emin olduğum bir şey."

"Derken?"

"Tch. Refleksinin zamanında 'şey olacağını' biliyordum diyelim."

...

Etrafları sarıldı!

"Mikasa! Jean'ı al ve bir binaya girin! O sırada sizi korurum!"

Karmaşada yaralanan Mikasa, bana bir bakış atıp başını olumlu anlamda salladı ve az önce kendisini korumak için tüfek önüne atlayan Jean ile dediğimi yaptı.

"Peki seni kim koruyacak?! Düşünmeden hareket etme!" diyen Eren sırtını bana yasladı ve etrafını kolaçan etti.

"Sizi korumak ise benim görevim" diyerek ardından mırıldanan Kaptan, kılıçlarını etrafımızdakilere fırlatmaya başladı.

İki, dört.. "Kaptan! Kılıçların bitiyor!"

"Farkındayım!" Son ikisini kendine aldı ve bıçakları teçhizatına takarak askerleri öldürmeye keserek devam etti.

İki-dört-sekiz-on bir-on beş-on sekiz-yirmi iki derken omzundan vuruldu.

"Rivaille!!"

"Tch."

...

"Hâlâ yirmi kişi falan görünüyor!"

"Mermilerden daha fazla kaçamayız! Bizden kimse ölmeden önce dönüş-" derken ona dönerek kaldırdığı elini tuttum. "Lütfen! Hayır!"

"Ne?"

"Masum insanlar da zarar görebilir!"

"Size zarar gelmesi daha mı iyi?!"

"Evet! Yani hayır! Of! İnsanlığı bize mi değişiyorsun lan sen!?"

"Evet! Senin olsa yapacağın gibi!" dediğinde o gün söylediğim şey aklıma geldi.

'Sizi bir insanlığa değişmem ben!'

Vay be.

Geçmişte söylenen bir şey geleceği nasıl da etkiliyormuş öyle..

Köstekli Saat: Attack On TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin