O(la)nlar için Üzgün

427 59 201
                                    

(Başlık her anlama gelebilir- Bu seferlik 20 küsür yorumla yb yazdım.)

"Ama ben hiç böyle hayal etmemiştim.." dedi Lizzy yere kapaklanmış Eren'e bakarken mırıldanarak.

"Sanırım ben de.." dedi Eren yüzüstü bir şekilde.

"VAllah benim tam da tahmin ettiğim gibi oldu." dedim elim belimde yerdekine bakarak.

Başını hafifçe kaldırıp "Of ama yaa.." gibi bir şeyler diyerek tekrar yere bıraktı.

"Hey, Eren. Kalk yoksa seni de kapı dışarı ederim." dedi Kaptan alttan alttan süpürgesini işaret ederek.

"Hm. Emreder-"  Başını kaldırırken karşısında elini kendisine uzatmış bir adet Neva görmeyi beklemiyordu anlaşılan.

Bakışlarımı sağa doğru indirip "Dediğini yapar. Ayağa kalk." dediğimde öylece bana bakıyordu.

"Hadisene. Tren mi gördün?"

"Tren de ne?" diye sordu Armin meraklı gözlerle görüş alanıma girip.

Kendisine döndüğümde "Öğrenirsin." diyerek gülümsedim.

Eren elimi tuttuğunda ise ona baktım ve hızla çekip kaldırdım.

"Sen de bi' kalkamadın. Bu kadar uzun moment mi olur?"

Güldü. Göz devirip gülümsedim.

...

"Elizabeth." diyen Kaptan'a döndü Lizzy. "Evet Bay Ackerman?"

"Çocukları al ve kraliçenin yanına git." dedi adını henüz bilmediğimiz 'Patron'a tepeden ölümcül bakışlarını atarken.

"Ama bizi-"

"Alırlar. Sadece adını söyle."

"A.."

"Git."

"Şey.. Peki?" Kendini hızla toparlayıp etrafına baktı.

"Çocuklar, hadi gelin. Sizinle kraliçeyi ziyarete gidiyoruz."

Kızlar daha heyecanlı görünüyordu. "Gerçekten mi!?"

Erkekler arasında "Kraliçe de Ne? Kız mı erkek mi?" gibi muhabbetlerle birlikte "Ah tabi ya. Kral vardı. Kral erkek ise kraliçe kızdır." mantığından hareketle konuştuklarını duydum.

Cidden mi?

Ortamı yumuşatmaya çalışıyor olmalılar..

...

Son olarak Rossie ile yüzü yaralar içindeki Delmon çıkınca sinirden yumruğumu sıktım.

"Önce adını söyle bakalım."

Konuşmadı.

"Zamanımızı senin gibi bir boka harcayabilecek kadar değersiz mi sandın?"

Etrafımdakilere göz gezdirirken "Başka çocuklar da olabilir diyerek beni durdurdunuz.." dedim ve ekledim. "Şimdi de sen mi zaman mı öldürüyorsun Kaptan?!"

"Sakin ol."

"Kim bilir kaç kişi daha var! Zamanımız kısıtlı!"

Onu omzundan kenara çektiğimde "Sana sakin ol dedim." demesini duymazdan gelerek adamı yüzüstü yatırdım ve sırtına bastım.

"Bana tüfek verin!"

"Ne-"

"Önce bir kolu, sonra diğeri. Ardından bir bacağı ve diğer bacağı. Hepsi için sadece beşer saniyesi var! Eğer bir mucize olur da yaşarsa.. En sona başını bırakacağım.."

Köstekli Saat: Attack On TitanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin