Ne büyük ödülü düşünüyordum ne de polisleri... Bu gece hala kazadan tam toparlanamamış bedenime, ağrılarıma, yaşadığım psikolojik çöküntüye rağmen yarışacaktım. Her zamankinden farklıydı. Dostlarım yanımda olmayacaktı. Dikiz aynamdan baktığımda dostlarımın varlığıyla içimi rahatlatamayacaktım. Bu gece yalnızca bir kişiydi odak noktam.
Aldığım haberlere göre son zamanların en kalabalık yarışı olacaktı. İlk defa yarışa katılacak sürücüler dahi vardı. Bu gece muhtemelen kazasız kapanmayacaktı.
Erketeye yatmış beklerken son kez belki de maskemi yüzüme geçirdiğimde nefretle yanan bedenim son yarışın birincisinden gelecek işareti bekliyordu. İlk egzoz sesi duyulmuştu. Kontağımı çalıştırdığımda egzozumun çıkardığı ses iliklerime kadar titretmişti beni. Ne kadar özlediğimi fark etmiştim. Son günlerde ilk kez yüzümde buruk da olsa bir tebessüm oluşmuştu.
İkinci egzoz sesi geldiğinde ise herkes erketeye yattığı yerden bir önceki yarışın birincisinin bulunduğu açıklıkta konumunu almıştı. Ne garipti bir başkasının yarışı yönetiyor olması. Yıllardır Maske dışında yarışı yöneten olmamıştı. Çevrem egzoz sesleri ve yanık lastik kokusuyla kaplanmıştı.
Cengiz'in arabası iki araba sağımda duruyordu. Arka lastiklerim yolda patinaj çekiyordu. Yarış yöneticisinden son gelecek işareti bekliyorduk. Karşımızda olabildiğine kalabalık, olabildiğine polis vardı. Hiç biri unurumda değildi.
Yola öyle odaklanmıştım ki yarış yöneticisi son egzoz gazını verdiğinde arabam fişek gibi öne atıldığında neredeyse tüm yarışmacılardan erken kalkmıştım. Dağ yolunun dar ağzına kim önde girerse büyük avantaj onun oluyordu.
Bir Cengiz'in bir benim öne geçtiğimiz kıyasıya bir mücadeleden sonra dağ yolunun ağzına girmek üzereydik. Burada yarışçılardan biri pes ederek diğer yarışçıya geçiş hakkı tanımalıydı. Dağ yolunun dar ağzı defalarca kazaya şahit olmuştu. Birbirine yol vermeyen, hırslarına yenik düşen sürücülerin kafa kafaya girmesiyle meşhurdu.
Ayağımı pedaldan çekmeyecektim. Cengiz, yenilgiyi kabullenecekti. Ağza girmemize saniyeler kala son sürat ilerlerken Cengiz'de de pes etme eğilimi görmüyordum.
Lanet olsun, hayvan herif çarpışmayı göze almıştı. Frene basmayacaktı. Ya da beni o kadar iyi tanıyordu ki, şu anda yaptığım gibi frene basacağımı, onu riske atmayacağımı biliyordu. Küfürler eşliğinde ağır çekim Cengiz'in yanımdan önüme geçmesini izliyordum. Dağ yolunun ağzından tozu dumana katarak giriş yapmıştı.
Frenden sonra yeni toparlayan arabam da dağ yolunun ağzından girecekti ki yan taraftan aldığım bir darbe direksiyon hakimiyetimi neredeyse kaybetmeme sebep oluyordu. Son saniye direksiyonu toplayıp dar yola girdiğimde ilk virajı dönerek bana çarpanın kim olduğunu görmeye çalışıyordum.
Bu daha önce görmediğim araba kulağıma gelen yeni yarışçılardan biri olmalıydı. Belli ki pistlerin kurallarına hakim değildi. Yarış esnasında pis oynarsan üzerine pis oynama hakkı doğardı.
Önümdeki araçla milimi milimine virajları dönerken hiç de pistlerde yeni gibi amatör değildi. Hatta en az biz kadar profesyonel sayılırdı. Demek sadece gerçekten pis oynamak istiyordu. Bu bok yiyeni aradan çıkarıp bir an önce Cengiz'in tamponuna yapışmak istiyordum.
Bir buçuk arabalık bu dar yolda önümdeki aracı sıkıştırmaya başlamıştım. Canını tehlikeye atacak bir hamle yapmıyordum ama sabırsızlığımın da farkındaydı. Dağ yolu boyunca aralıklarla dizilmiş hoparlörlerden Muzo'nun anonslarını duyabiliyordum.
"Domino, Black'in hatasını affetmedi. En önde Şimşek şimdiden zaferin sarhoşluğunu yaşarken Black ve Domino kedi köpek gibi atışıyor."
Şimşek, ismini duyunca diken diken olmuştum. Ona bu hazzı yaşatamazdım. Muzo anonslara devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...