"Alın! Hepsini karşıya dizin!" Timuçin tanıdığımızdan çok farklı bir enerji saçıyordu şimdi. Liderdi, sesi sert ve netti. Üzerinde sürekli görmeye alıştığımız cilveden eser yoktu. Profesyoneldi.
Timuçin beklediğimden çok daha yüksek bir oyunculukla Sezi'ye yaklaşmıştı. Elleri arkasında kelepçeli olan Sezi'nin çenesinden tutarak sertçe kendisine bakmasını sağlamıştı. "Domino sen misin?" Timuçin dişlerinin arasından nefretle sormuştu. Timuçin'i tanımasak ve bunun bir oyundan ibaret olduğunu bilmesek muhtemelen Sezi korkudan şu saniye bayılırdı. Timuçin oyunculuk konusunda Oscarlı oyunculara taş çıkarıyordu.
Sezi, Timuçin'in oyunculuğunu destekleyerek nefret dolu gözlerle benim olduğum tarafa bakmıştı. Timuçin, Sezi'nin çenesini bırakıp bana doğru adım atmıştı. "Demek Domino sensin." Timuçin eğilip yakamı tutmuş ve beni sarsmaya başlamıştı. Azıcık oyunculuktan kimse ölmezdi. Sanki kırk yıldır bu anı bekliyormuşçasına Timuçin'in ayaklarına doğru tükürmüştüm. Gözlerimde nefret vardı. Her kim bizi izleseydi bunun bir oyundan ibaret olduğunu anlama ihtimali yoktu.
Timuçin hareketimle daha sert sarsmaya başlamıştı beni. "Bırak onu!" Kurt, hemen yan tarafımdan bu oyuna katılmaya karar vermişti. Ama ne var ki, Kurt ağzını açmasıyla Timuçin'in hemen yanında ayakta duran bir polisin Kurt'un yüzüne bir yumruk geçirmesi bir olmuştu. Sezi'nin çığlığı odayı doldururken Timuçin ve ben de birkaç saniye afallamıştık. Timuçin, Kurt'a yumruk atan memurun kolundan tutup kulübenin kapısına doğru sürüklemişti.
"Ne yapıyorsun sen?" Timuçin'in gözlerinde nefret vardı.
Hemen karşısında duran adamın yüzünü görmüyorsak da konuşma tarzından durumu dalgaya aldığı anlaşılıyordu. "Düzen sağlıyorum amirim."
"Sana denileni yap Serkan! Turan Başkan bunların kılına zarar gelmeyecek, dedi! Ona verirsin hesabını! Duydun mu beni?" Timuçin'in önünde duran isminin Serkan olduğunu öğrendiğimiz şerefsiz, Turan ismini duyduğu anda gözle görülür bir şekilde hazır ola geçmişti.
Dikkatleri dağıtmak adına hızlı bir kararla araya girmiştim. "Ne istiyorsunuz bizden?"
Herkesin kafası bana doğru dönmüştü. Timuçin'in biraz önceki sert tavrı yumuşamış daha alaycı bir ses tonuyla cevap vermişti. "Biz bir şey istemiyoruz, Turan Tamer gönderdi bizi." Rol icabı Turan'ın ismini duyduğumuz anda hepimiz huzursuzca kıpırdanmaya başlamıştık.
Timuçin eline telefonunu alıp birkaç tuşa basmıştı. Odanın içini çalan telefonun sesi dolduruyordu. Timuçin hepimizin görüneceği şekilde uzaklaşmış ve telefonun ekranını yukarı kaldırmıştı.
"Başkanım, hepsi burada. Elimizdeler."
"Hepsini tek tek göster evlat, görsünler yüzümü. Belki unutmuşlardır. Unutmasalar sözümü hiçe saymazlardı!" Timuçin, Turan'ın dediğini yapmış ve ön kameradan hepimizin yüzüne tek tek telefonu tutmuştu. Telefon ekranı bana çevrildiğinde Turan'ın yüzünü gördüğüm an midem yine tiksintiyle bulanmaya başlamıştı. Timuçin hemen solumda duran burnu kanayan Kurt'a ekranı çevirdiğinde sessizce bizi izleyen Turan konuşmaya devam etmişti. "Yaramazlık mı yaptın Kuzu?" Turan'ın tiksinç kahkahası odada yankılanıyordu. Timuçin telefonu Kurt'un yanındaki Sezi'ye ve en son da Aykan'a çevirip çok bekletmeden saniyesinde çekmişti. Fakat Turan, yeni görmüş olduğu yüzü fark etmişti bile. "O kim? Timuçin o kim?"
Timuçin gözle görülür bir şekilde gerilmişti fakat çaktırmamaya çalışıyordu. "Kimden bahsediyorsunuz başkanım?"
Turan pek tahammül seviyesi yüksek biri değildi anlaşılan. Timuçin'e bağırarak "Son gösterdiğin kişi be? Kim o kim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Aventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...