Beynimin çarkları öyle hararetli çalışıyordu ki, bunca zaman boyunca sanki pas tutmuş gibiydim. Şu ana kadar birbirinden bağımsız tüm bilgiler beynimde bir puzzlenin parçaları gibi yerine oturup bir bütün oluşturmaya başlamıştı.
"Şşt, sakin olun. En iyi yalan, gerçeğe en yakın olandır..." Dostlarımın sakinleşmesi için birkaç saniye daha bekledikten sonra yine Yekta'ya dönerek devam etmiştim. "Cengiz, Kaçak'a beş parasız kaldığımız için şehir dışlarındaki yarışlara katılacağımızı söylesin. Hatta, Turan'ın teklifini gerçekten kabul etmeyi düşündüğümüzü, parasızlıktan zor durumda olduğumuzu söylesin. Büyük yarışta biat edeceğimizi, bu pastadan bizim de pay almak istediğimizi söylesin."
Gözlerim kalabalığın arasında Yekta'yı bulmuştu. Yekta, ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı. Fakat daha ne dediğimi anlayamadığı belli ki, Pençe bir anda öne atlamıştı. "Biat mı? Etmem! Asla etmem! Açlıktan ölürüm yine de etmem! Nasıl böyle bir şey dersin, Lilya?" Sözleri gülmeme sebep olmuştu. Pençe'nin yanına gidip bir elimi omzuna koymuştum.
"Pençe! Tabii ki böyle bir şey yok. Lütfen otur yerine." Yumuşak sesim Pençe'yi de sakinleştirmişti. Şimdi herkes pür dikkat beni dinliyordu.
Pençe yeniden yerine oturduğunda devam etmiştim. "Size bir soru... Turan'ın garajımıza geldiği günden bu yana neredeyse üçüncü ay bitmek üzere, emniyetin tüm imkanlarını elinde bulunduran bir adam nasıl olur da bu üç ay boyunca hiçbir şekilde bizi bulamaz? Sizce bu ne kadar mümkün?" Tüm dostlarım anlamsız gözlerle beni inceliyordu.
Sessizliği bozan ilk kişi Damat olmuştu. "Yani bence hepimiz kendimize defalarca bunu sormuşuzdur, benim şöyle bir teorim oldu. Bir süredir telefon görüşmelerimiz kısıtlı, o görüşmelerde de kullandığımız sim kartlar iz sürülemeyen tek kullanımlık kartlar. Ayrıca buraya gelmek dışında dağ evinden aylardır çıkmıyoruz. Tamam, tüm imkanlar elinde olabilir ama biz de Turan'ın eline hiçbir koz vermedik..."
"Cık cık cık!" Damat'ın sözünü Minik kesmişti. Kaşları çatılmıştı. Bu surat ifadesini iyi tanıyordum. Minik'in aklına yatmayan bir şey olduğunda aynı bu şekilde kaşları çatılır, gözlerini bir noktaya diker ve dudakları gerginlikle tek çizgi halini alırdı. "Valla ne yalan söyleyeyim bu konu üzerine çok da kafa yormamıştım fakat Damat'ın dediklerinde kafama oturmayan bir şeyler var. Ne kadar izimizi saklasak da Turan hafife alınacak biri değil. Bizi isteseydi saniyesinde bulurdu..."
Minik'in sözünü kesmiştim. "Evet Minik. İsteseydi bizi saniyesinde bulurdu. Fakat yapmadı. Neden?"
Yekta ne demek istediğimi anlamış sorumun cevabını beklemeden vermişti. "Öncelikle bu adam şu an tamamıyla beni ortadan kaldırmaya odaklanmış durumda. Biliyorsunuz, Kaçak sayesinde bizim yan yana olabileceğimiz aklının ucundan dahi geçmiyor. Ayrıca Muzo'nun kaçırılması da size odaklanmasını geciktirdi. Ve son olarak da hala üstten eski görevine getirildiğine dair resmi daimi görevlendirmesi yapılmadı. Hala geçici görevde. Anlayacağınız Turan'ın düşünmesi gereken Maske'den daha önemli işleri var şu anlık..."
Yekta doğru bir yere değinmişti. Turan, Kaçak'ı yanına alırken bizden üç sıfır önde olacağını düşünmüştü. Fakat Kaçak, Turan'ı öyle yanlış yönlendiriyordu ki... Cengiz, Muzo'nun kaçırılmasından hemen sonra Turan'ın bu olay karşısındaki tutumlarını tek tek aktarmıştı bize.
Turan başlarda Muzo'nun kaçırılmasında bizim parmağımız olduğuna neredeyse emindi hatta Cengiz'in anlattığına göre Turan bizim yakalanmamız için bir operasyon başlatmayı dahi düşünüyordu. Fakat eski dostumuz Kaçak, Turan'ın gözüne girme umuduyla bizi en iyi tanıyan biri olarak söz almıştı. Turan'a bizim Muzo'dan haz etmediğimizi, yarış düzenleyicisi olarak zorunluluktan muhatap olduğumuzu, zamanında kadın olduğum için yarışmama müsaade etmediğinden dolayı ondan nefret ettiğimi, benim gibi birinin Muzo gibi yarım akıllı biriyle asla ortak olmaya yanaşmayacağını, Muzo'yu kaçıranların olsa olsa kendi adamı olacağını söylemiş ve bizi okun ucundan almıştı. Yine Cengiz'in anlattığına göre, Kaçak'ın dedikleri Turan'ın mantığına başlarda yatmasa da Cengiz'in de olaya el atmasıyla Turan iyiden iyiye bizim Muzo'yla işimizin olmayacağına inanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Pertualangan"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...