Çok keyifli geçen bir akşamın ardından Timuçin ve Semih aramızdan ayrılmış biz de teker teker uyumak için dağılmıştık. Bu şehre ayak bastığımız andan itibaren birkaç saatlik uykularla yoğun bir çalışma eşliğinde geçirdiğimiz iki gün sanki bize bir aymışçasına gelmişti. Üzerimizdeki rahatlık yalnızca dün geceye özgüydü. Zira sabahın ilk ışıklarıyla yine gözlerimi açmış ve önümüzdeki bize para kazandıracak asıl yarış için düşünmeye başlamıştım bile. Yarışa iki gün vardı. Arabalarımızı yeniden elden geçirmeli, bakımlarını yapmalı ve bir strateji oluşturmalıydık.
Yarışacağımız pistte ne bizim bireysel yarış pistimiz kadar uzun bir yol, ne de dağ yolunun ölüm virajları kadar keskin virajlar vardı. Yine alışmadığımız bir pistte ilk defa gördüğümüz kurallarla yarışacaktık. Timuçin daha ilk gün bize bu pisti saatlerce anlatmıştı. Bu yarış itibar yarışı kadar temiz yarışılacak bir yarış değildi. Evet, itibar yarışlarına polisler göz yumuyordu fakat önümüzdeki yarış tamamıyla illegaldi. Diğer bir deyişle kavga, gürültü, vurdu, kırdı serbestti. Tabii yapan sonuçlarına katlanırdı orası ayrı ama dün dost kazandığımız kadar düşman kazandığımıza da emindim. Tek sevindiğim nokta, biz çok daha zorlarının üstesinden gelmiş, psikopat denecek kadar kafayı yemiş yarışçılarla yarışmıştık. İki gün sonraki yarış için en azından en büyük umudum bizim yarışlarımız kadar tehlikeli olamayacağı yönündeydi.
Timuçin gece yanımızdan ayrılmadan hemen önce bize dikkat etmemizi söylemişti. Aldığı duyumlara göre bahis oranlarımız yıllardır bu pistlerde yarışan çoğu yarışçıyı bile sollamıştı. İtibar yarışlarında elimizi sıkan çoğu yarışmacının bireysel yarışta bize acımayacağının da altını çizmişti.
Her ne kadar en yüksek puanı Kurt da almış olsa maalesef yanlış bir strateji yapmıştık. Ceren'in bahis oranı hepimizden çok daha fazlaydı. Ne yazık ki, Ceren araba konusunda motor kullandığı kadar usta sayılmazdı. Kurt'un her halükarda birinci olması gerekiyordu. Ya da sihirli bir değnek Ceren'in araba yetilerini geliştirmeli ve birinci olmasına yardım etmeliydi...
Başım dünkü içtiğim sayısız şişe yüzünden çatlamak üzereydi. Ceren ve Sezi hala uyanmamıştı. Kızları rahatsız etmeden yataktan kalkıp mutfağa geçmiştim.
"Günaydın patron." Kurt'un neşeli sesini duyduğumda arkamı dönmüştüm.
"Günaydın erkencisin..."
"Soda mı o? Bana da verir misin?" İkimize de soda açıp masaya oturmuştum.
"Ne bu neşe?" Kurt'un aksine ben burnumdan soluyordum.
"Açıkçası dünkü yarış üzerimizdeki ölü toprağını attı. Çok uzun zaman olmuştu pistlerde yarışmayalı. Gözüme bir gram uyku girmedi..."
"Evet, ben de özlemişim..."
"Peki neden suratın düşük bu kadar?"
"Kurt, Timuçin'in giderken söylediklerini düşünüyorum. Turan'a rest çektik. Resmen Osman'ı aradan çıkar birincilik bizde dedik. Dediklerini duydun. Eğer birinci olmazsak gelmeye zahmet etmeyin ben sizi aldırırım, dedi..."
"Lilya sana ne oluyor Allah aşkına?" Kurt kendinden beklemediğim bir ciddiyetle masaya eğilmişti. Anlamsız gözlerle yüzüne baktığımı görünce devam etmişti. "Sen Domino'sun. Dün de ismimi sildireceğim diye tutturdun. Bizim mırın kırın edip senin zorlaman lazımken, sen... Tamam çok zor zamanlardan geçtin, hepimiz öyle. Ama artık kendine gelmek zorundasın. Cengiz'le başlayan şey Kaçak'tı, Yekta'ydı derken... Yani seni tanımakta zorlanıyorum artık. Hele dün Timuçin'in yaptığı..."
"Ne?"
Kurt'un kaşları çatılmıştı. "Hayır düzeltiyorum. Timuçin'in yaptığı değil. Senin Timuçin'in yaptıklarına karşı sessiz kalman..." Kurt'un sesi sertti. Başımın zonklamaları bir yana Kurt'un sabahın köründe neden böyle bir tepki verdiğini anlamış değildim. Anlamsızca Kurt'un yüzüne baktığım saniyeler arttıkça Kurt'un yüzündeki sertlik yumuşamaya başlamıştı. Masaya eğilerek dayadığı ellerini çekmiş, saçlarını karıştırmıştı. Belli ki, bir şeyler söylemek istiyor ama nereden başlayacağını bilmiyordu. Elleriyle yüzünü kapayıp derin bir nefes almış ve yanımdaki sandalyeyi çekerek oturmuştu. "Lilya... Bak ben fazla tepki verdiğimi biliyorum. Ama... Ama bunun ne kadar gurur kırıcı olduğunu, kalbi ne kadar yaraladığını da en iyi ben bilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Aventura"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...