Yekta, hayatıma girdi gireli hava ağarmadan biraz önce uyanmayı alışkanlık haline getirmiştim. O kadar uzun süre sabah koşularında onunla karşılaşmak için bu saatlerde uyanmıştım ki, sabahın ayazını içime çekmeden, güneşin doğuşunu izlemeden geçirdiğim günü yarım kalmış gibi hissediyordum.
Önce Minik'in durumunu kontrol etmiş sonra da toplantı masamızın üzerine gittiğime dair bir not yazıp günlük kullandığım arabama binmiştim. Yekta, iki gündür eve uğramamıştı. Ceren'e gittiği endişesi beynimi kemirirken oyunuma odaklanmaya çalışıp düşüncelerimden kurtulmaya çalışmıştım.
İçimde hem yeniden Yekta'yı görecek olmanın heyecanı hem de korkusu vardı. Son kavgamızdan sonra yeniden bir araya gelmemiştik. Boynuna sarılmakla, tokat atmak arasında bir yerdeydim. Hislerim karman çormandı.
Apartmanın önüne geldiğimde bu yalancı hayatımı fazlasıyla özlediğimi fark etmiştim. Neredeyse eve gelmeyeli bir ay olacaktı. Evim resmen topak topak toz tutmuştu. İçimde büyük bir heyecanla, bir nebze de zaman doldurmak için temizliğe girişmiştim. Yekta'nın bu akşam da eve gelip gelmeyeceğini bilmiyordum. Gelmesi umuduyla temizliğimi bitirmiş, akşam yemeğimi hazırlamış, Yekta'nın işten çıkış saati çoktan geçmiş olmasına rağmen boş dairesine monitörden bakıyordum.
Akşamın ilerleyen saatlerine doğru Yekta'nın gelmeyeceğine emin olarak bir bira eşliğinde film izlemiş, sonra da uyumuştum.
Ertesi sabah yine daha kargalar bokunu yapmadan uyanmış, zaman öldürmek için gün içinde kitap okumuş, iki kez duşa girmiş, iki kez koşuya çıkmış, bir tepsi poğaça yapmış, üç film bitirmiştim fakat geceyi etmeme rağmen yine Yekta gelmemişti.
Ertesi sabah uyandığımda telefonumda Sezi'nin mesajı vardı. Uyanınca acil ara
"Sezi? İyi misiniz? Kötü bir şey mi oldu?"
"Emniyet çalkalanıyor Lilya! Yekta, Turan Tamer'in tahtını sallamış. Kurul toplantısında sıçmış sıvamış ortalığa. Demo'nun salıverilmesini isteyen Turan Tamer'miş. Demo'yla anlaşma yapmışlar. Diğer birçok yarışçıyla yaptıkları gibi..."
"Dur dur! Başa sar anlamıyorum."
"Bak bu baskınlar Yekta'nın mı başının altından çıktı bilmiyoruz. Amaç ne bilmiyoruz. Muhbirin de kim olduğunu bilmiyoruz. Ama son kurul toplantısında Turan Tamer yakalanan yarışçılardan bazılarını Maske'yi, bahisçileri, yarışları vesaire ispiyonlamaları şartıyla serbest bırakmış. Bunlardan biri de Demo'ymuş."
"Oha! Diğer isimler kimler?"
"Ulaşabildiğim tek isim Demo. Diğer isimler gizli tutuluyor. Yekta en başından beri Demo'nun salıverilmesine karşı çıkmış. Turan Tamer'e yanlış yaptığını, kötü sonuçlar doğurabileceğini, işine karışmaması gerektiğini söylemiş. Anlayacağın Turan Tamer, Yekta'ya dünkü bok muamelesi yapmış. Turan Tamer, ispiyoncu yarışçılara öyle çok güveniyormuş ki, kimliğimizi polisler yokken belki gizlemeyiz ya da bir iz yakalarlar düşüncesiyle o gün yarışa gidecek polisleri de çekmiş. Yekta buna da karşı çıkmış tabii."
"Siktir be! Yılan hikayesine döndü durum."
"Sen daha dur asıl bombayı bilmiyorsun. Son kurul toplantısında Demo'yu serbest bırakarak insanların canını tehlikeye attığı gerekçesiyle hakkında soruşturma başlatılmasını istemiş."
"Kim? Kime?"
"Yekta, Turan Tamer hakkında."
"Dalga geçme be! Ölsem inanmam. Babası gibi o adam. Onu o yetiştirmiş."
"Vallahi kaynak çok sağlam Lilya. Yemin ederim doğru. Turan Tamer hakkında soruşturma başlatılmasına götleri yememiş ama el çektirmişler. Komutayı tamamen Yekta devralmış. Bir süre yarışçıları rahat bırakacağının da altını çizmiş." Duyduklarım karşında şok geçiriyordum.
"Buradaki soru şu, Yekta bir yanlışlık karşısında babası gibi bildiği bir adamı ipe götürme uğruna karşısında duracak kadar karakterli mi? Yoksa çok sevdiği mesleğinde ilerleyebilmek için önündeki tek engel olan Turan Tamer'i legale etmeye mi çalışıyor? Ayrıca son kazadan sonra yapacakları baskınlar için her şeyi legalleştirmişlerken neden bizi rahat bırakma kararı alsın ki?"
"Bunların cevabını da sen söyleyeceksin bize Lilya. Orada olma amacını unutma." Sezi küçük kardeşini uyarır gibi bir ses tonuyla konuşmuştu.
İşler iyice karmaşık bir hal almıştı. "Kaynak ne kadar sağlam olursa olsun, Yekta'nın neler karıştığını öğreninceye kadar ortalıkta dolanmayın. Demo'dan haber var mı?"
"Linç edilmiş. Durumu ağır. Yoğun bakımda, hastanede. Başında koruma polisleri var."
"Eğer Demo ölürse işler daha da kızışacaktır. Aklım bir de sizde kalmasın olur mu? Zorunda kalmadıkça ortalıkta görünmeyin."
"Aslında Lilya ben de seninle bir konu hakkında konuşacaktım." Damat söze atlamıştı.
"Dinliyorum."
"Hiç uygun bir zaman değil biliyorum. Yani işler bu kadar karışıkken..."
"Dökül bakalım."
"Biz Gaye ile yeniden konuşmaya başladık. Beni bir yat gezisine davet etti..."
"Sen de gitmek istiyorsun."
"Yani... Hayır. Yani evet tabii de..."
"Bir şartla gidebilirsin."
"Ne? Söyle ne?" Damat sevincini saklayamıyordu.
"Pençe'yi de götür yanında." Pençe'nin arkadan gelen sevinç çığlıklarını duyabiliyordum.
"Ne? Küçük kardeş gibi ne o öyle?"
"Demek gitmek istemiyorsun. Tamam peki o zaman."
"Tamam, tamam. Pençe'yi de götürürüm." Damat'ın hayal kırıklığına uğrayan sesi Pençe'nin sevinç nidalarına karışmıştı.
"Minik siz de Kaçak'la şu çok istediğin araba festivaline gidin. Benim odamda çekmecelinin içinde iki tane bilet var. Bu hafta sonu. Kendim bizzat vermek isterdim ama..."
"Sen ciddi misin Lilya!" Minik, biletlerini zar zor bulduğum festivale her sene gitmek için plan yapıyor ya bilet kalmıyor ya da işten güçten fırsat bulamıyordu.
Derdim dostlarımı ne kadar çok bu şehirden uzak tutabilirsem o kadar koruyabileceğime inanmamdı. Bu noktada Demo'yu üzerimize salacak kadar gözleri kör olmuş insanlar vardı karşımızda. Yekta'nın Turan Tamer'e olan çıkışması kafamda birçok soruyu doğurmuş ve bunlara cevap bulmadan rahat etmeyecektim.
"Sezi, siz Kurt'la garajda kalın. Muzo'yu izleyin. Bakalım muhbir omuymuş ya da muhbirin kim olduğunu biliyor muymuş? Demo'nun durumunu takip edin. Emniyetten gelebilecek her türlü bilgiyi öğrenmeye çalışın. Yekta işi bende." Sezi'nin Kurt'la kaldığını öğrendiği an üflemesinden anladığım kadarıyla pek de memnun olmamıştı. Fakat yıllardır tek bir an bile yalnız kalamadıkları göz önünde bulundurulursa Kurt'un özünde gördüğüm şeyi Sezi'nin de görmesi için fırsat yaratmak istemiştim. Umarım yaptığım bu kıyağı Kurt iyi değerlendirir...
Damat ve Pençe bir an önce yola çıkmak için eşyalarını toplamaya ayrılmış, Minik ve Kaçak da sekiz saatlik mesafede olan festival alanına hafta sonundan önce ulaşabilmek ve kalacak yer ayarlayabilmek için sabah erkenden yola çıkacaklarını belirtmişti.
Yine zaman öldürmek için geçirdiğim bir günün daha sonuna gelmiş, fakat Yekta eve gelmemişti. İnsanın kaçması, birilerini ardında bırakması kolaydı, ardında bıraktığı kişinin bıraktığı yerde beklediğini bilirdi. Fakat geri döndüğünde bıraktığı gibi olmadığını öğrenince üzerini kaplayan karabulutlar nefessiz bırakırdı insanı. Dünyanın tüm oksijeni benimdi fakat nefessiz kalmış gibiydim...
Koltukta yüzüstü uzanmış, yatağıma gitmeye üşenmiştim. Gözlerim uykuya daha fazla direnememiş ve uykuya dalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...