Sabah ağardıktan sonra bile hala düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Saate baktığımda herkesin uyanmış olduğunu sanıyordum. Kahvaltı saati olmalıydı. Ceren'in dedikleri kulaklarımda çınlıyordu.
Artık Ceren'e kızamıyordum. Kişilik yapısının bana uymuyor oluşu ona gıcık olmama neden olamazdı. Ona en başından beri Yekta ile olan samimiyeti yüzünden gıcık olmaya başlamıştım. Hoş, hal ve tavırları da işimi kolaylaştırmıştı ama şimdi... O da yaralı bir kadındı. Her şeye rağmen yıllarını geçirmiş olduğu bir adamdan kazık yemişti. Şimdi anlıyordum Ceren'in niçin Yekta'dan uzak durduğunu...
Ah be Yekta... Ne yaptın sen? İşleri neden bu kadar içinden çıkılmaz hale getirdin? Yeterince zor değil miydi zaten ak ve karanın bir araya gelmesi? Ceren, seni gerçekten seviyor, demişti. Doğru muydu? Beni gerçekten sevmiş olabilir miydi? Gerçekten her şeyi oyun sandığı için mi böyle bir intikam almak istemişti benden? Ama bir şeyler havada kalıyordu. O çocuğu arabanın önünden kurtardığım gün aslında tamamen gerçek Lilya'ydım. Onu etkilemek için özellikle hiçbir çaba sarf etmemiştim. Hele de benimle arkadaş olmak istediğini söylediği günden sonra asıl oyun oynayan oydu. Ben ise tamamen akışına bırakmıştım her şeyi...
"Lilya!" Kapım gürültüyle açılmıştı. Korkuyla arkama döndüğümde Pençe'yi görmüştüm. "Acil toplantı!"
"Geliyorum."
Pençe'yle birlikte koşturarak aşağı inmiştim. Herkesin salonda beni beklediğini görmüştüm. Yekta da dahil...
Dikkatimi salonun ortasında ayakta duran Minik'e vermeye çalışmıştım. "Öncelikle iki sorunumuz var. Birincisi şu ki, Cihan'ın emniyetten bilgi edindiği dostu aynı zamanda Yekta ve Ceren'in de dostu olan Ali diye biri tutuklanmış. Ve buna ek olarak bize sürekli erzak getiren genç çocuk da tutuklanmış."
"Sezi? Emniyetten bilgi edinebiliyor musun? Oktay bir şey dedi mi? Yerimizi öğrenmişler mi?" Telaşla soruyordum.
Daha Sezi cevap vermeden Yekta cümleye dalmıştı. "Oktay ve Cihan'la görüştüm. Sezi de emniyetten bilgi almış. Cihan çocuğun ağzının sıkı olduğunu söyledi. Ali de zaten ispiyonlamaz ki sadece Cihan'ın yerini biliyordu. Cihanlar da yer değiştirmiş her ihtimale karşı."
Yekta konuşurken hala Sezi'ye bakıyordum. Sezi devam etmişti. "Anlayacağın hala yerimiz bilinmiyor ama tetikteyiz."
"Emniyetten sürekli bilgi almaya bak. Yerimiz öğrenildiği takdirde adres değişikliği yapmamız gerek." Adres değişikliği yapmamız gerekti ama nereye gidecektik ki? Bir elimle alnımdaki ağrıya bastırırken bir yandan da odada volta atıyordum.
"Minik? İki sorunumuz var, dedin. Diğeri ne?"
Minik sıkıntılı bir şekilde nefes vermişti. "Lilya paramız suyunu çekti. İşin kötü kısmı Cihan'lar da bir süredir nakit sıkıntısı çekiyormuş. Yeliz'in arkadaşları ve Oktay'ın yardımlarıyla geçiniyorlarmış. Fakat Yeliz'in yeni doğmuş bir bebeği var. Masrafları çok fazla. Bizim de paramız çok az kaldı. Yeniden yüklü bir erzak alacak kadar bile yok. Ayrıca büyük yarış öncesi arabalara bazı modifiyeler de yapmak lazım. Ne alacak para var ne de rahatlıkla arabaları modifiye edecek parçalarımız var."
Bunlar ciddi sorunlardı. Paraya önümüzdeki günler gerçekten ihtiyacımız olacaktı. Sadece modifiyeler ve erzaklar için değil ne olur ne olmaz diye silah da almamız gerekiyordu. Ayrıca Yeliz, Cihan ve bebişlerine de borçluyduk. Ve bu borç öyle para cinsinden ödenebilecek bir borç değildi. Hem bize yardım ettikleri için tehlikedeydiler hem de burada rahat rahat barınabileceklerken bize tahsis etmişlerdi.
"Tamam düşünelim. Bir plan yapalım."
"Muzo?" Pençe umutla sormuştu.
"Hayır, Pençe. Muzo gibi bir adama gebe kalınmaz. Bir verir üç alır o."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Aventura"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...