Osman'ın son kez ekranda ismi yanıp söndüğünde 85 puan alarak sıralamada birinciliğe oturmuştu. Seyirciler de en az diğer yarışmacılar kadar şaşkındı. Evet, seyirciler Osman'ı çok seviyor olabilirdi fakat adil bir puanlama olduğunu düşünmeyenlerin sayısı gözardı edilemeyecek kadar çoktu.
İstifa, şeklindeki yönetime karşı yapılan tezahüratlardan sonra kalabalığın ikiye bölündüğünü bir kısmın Osman diye, bir kısmın da Maske diye tezahürat yaptığını duyuyorduk.
"Sayın Seyirciler yirmi beşincisi düzenlenen geleneksel itibar yarışımızın birincisi geçen senelerde olduğu gibi Osman oldu. Lütfen alkışlayalım. Osman'ı altın kemerini alması için piste davet ediyoruz." Sunucu da belli ki çıkan sonuçtan hiç memnun değildi. Keyfi kaçmış, biran önce geceyi sonlandırmak için hızlı hızlı konuşuyordu.
Osman, sanki bileğinin hakkıyla kazanmış gibi gerine gerine piste çıkmış, seyircileri selamlamıştı.
"Hadi toparlanın gidiyoruz." Dostlarıma verdiğim komutla birlikte ayaklanmıştım.
"Domino! İtiraz etmeyecek miyiz? Bu durumda şike olduğu apaçık. Timuçin'i duydun. Ne altın kemeri alabildik ne de Turan'ın istediğini yapabildik." Kurt önüme atılmıştı.
"Sakin ol. Aklımda bir fikir var. Hadi toparlanın hemen çıkalım." Kurt'un omzundan tutup platformun çıkışına kadar sürüklemiştim. "Timuçin, biz çıkıyoruz. Arkamızdan birinin gelip gelmeyeceğini bize bildir."
"Anlaşıldı."
Arabalarımıza doğru giderken bir ses bizi durdurmuştu. "Hey! Hey bir bakar mısınız? Maske!"
Arkamızı döndüğümüzde hemen hemen Minik'le yaşıt olduğunu düşündüğümüz orta yaşlı bir adam koşar adım yanımıza yaklaşmıştı. "Bugün farkında değildiniz ama ilk kez bu kadar aleni bir şekilde haksız yere Osman'ın kazandırıldığını sayenizde seyirciler de gördü. Biz yıllardır bunu anlatmaya çalışıyorduk fakat seyirciler öyle çok seviyor ki Osman'ı, bileğinin hakkıyla kazandığını düşünüyorlardı. Dilimizde tüy bitmişti. Sayenizde ilk defa bu gece seyircilerin de kafalarına bir kurt düştü. Her şey için teşekkür ederiz." Adam elini tokalaşmak için uzattığında hepimiz hızlıca adamın elini sıkıp arabalarımıza binmiştik.
Yarış alanından çıktığımızda hiç duraksamadan atıl yollardan tamirhanenin yolunu tuttuğumuzda Timuçin'in ardımızdan bizi kimsenin takip etmediğine dair bilgilendirmesiyle içimiz rahatlamış ve tamirhaneye giriş yapmıştık.
Tamirhaneye girdikten yarım saat sonra da Timuçin yanımıza gelmişti. Dostlarım hala merak içinde fikrimi merak ederken Timuçin'in de aramıza katılmasını beklemiştim.
"Timuçin, Turan'ı ara. Onunla görüşmek istediğimi söyle."
Timuçin, birkaç saniye anlamsız gözlerle bana baksa da dediğimi yapmıştı. "Başkanım, müsaitseniz eğer Domino sizinle görüşmek istiyor."
Timuçin telefonu elime verdiğinde hoparlörü açmıştım. Ben daha bir şey söylemeden Turan söze girmişti. "Sözünü tutmadın sevgili Domino. Birinci olamadın, büyük yarışın reklamını yapmadın."
"Ne? Benimle dalga mı geçiyorsun sen? Elimizden gelenin fazlasını yaptık! Bunu bildiğini biliyorum!"
"Elinizden geleni yapmamışsınız sevgili Domino. Yoksa birinci olurdunuz değil mi?"
"Seninle bu konu hakkında konuşmak için aradım zaten. Yarışta şike yapıldı. Bu yarışları düzenleyen kişilerin bilgilerini bu peşimize taktığın Timuçin denen polis bilir. Yıllardır bugün birinci olan çocuk birinci oluyormuş. Bu çocuk olduğu sürece kazanma ihtimalimiz zaten yoktu." Derin bir nefes almış ve devam etmiştim. "Sürekli sen anlaşma sunuyorsun, şimdi de beni dinleyeceksin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...