BORA

18 3 1
                                    

"Neyse, biz tabii Lilya'ya soruyoruz bu adam kim falan, hiçbir şey söylemiyor. Minik de kızını korumak isteyen baba gibi bir gün düştü adamın peşine. Adam ressammış. Kursu o veriyormuş. Belli ki Lilya'dan da baya hoşlanmış. Ama bizimki oralı değil. Hatta adamın ısrarlarına dayanamayıp o gün kendisini bırakmasına müsaade etmiş."

Sezi, yine Pençe'nin sözünü kesmişti. "Lilya, adamın ona olan ilgisinin bence farkında bile değildi Pençe ya. O kadar umursamıyordu ki... Adam da garibim Lilya'dan hiç yeşil ışık gelmeyince yavaştan vites küçültmeye başlamıştı."

Kurt bir anda Sezi'nin sözünü kesmişti. "Valla her ne kadar çiçeği Pençe de gönderse fikir Damat'ındı aslında."

Kollarımı göğsümde birleştirmiş, çatık kaşlarla dostlarımın daha fazla beni ne kadar utandırabileceğini düşünüyordum.

Damat ellerini teslim olur gibi kaldırmıştı. "Tamam yalan yok fikri ben verdim de verdiğim fikri senin üzerinde kullanacağını bilmiyordum. Bana genel olarak bir kadını yüreklendirmek, erkeğin farkında olmasını sağlamak için ne yapabilirim diye sordu. Ben de çok teferruatlı düşünme bir çiçek bile yeter dedim. Kadınlar netlik sever dedim. Yüz yüze konuşmaya cesaretin yoksa çiçek bile işini görür dedim."

Pençe yeniden kendine dönen oklar yüzünden açıklamasına devam etmişti. "Baktık Lilya, bu adama karşılık vermeyecek..."

"Baktık derken?" Minik çatık kaşlarla Pençe'yi uyarmıştı.

"Yani... Yani ben baktım. Minik'le Sezi'nin bundan haberi yoktu. Neyse işte, Lilya'nın Bora'yı fark etmesi için güzel, kocaman, çelenge benzer bir çiçek yaptırdım. Garaja yollattım. Üzerine de, utanıyorum sana açılmaya, eğer senin de gönlün varsa bana ufacık bir yeşil ışık bile yeter, çiçek bizim sırrımız olsun, gibi bir şeyler yazdırdım."

"Oha! Lilya'nın tepkisi ne oldu?" Ceren heyecanla sormuştu.

"Ya ne olcak Bora dışında Lilya'nın garajda oturduğunu bilen yoktu ki. Hemen Bora olduğunu anladı zaten. Ama öyle umursamadı ki çiçek geldiği gibi çöpe gitti. Ertesi gün resim kursuna falan da gitmedi. Biz de başının etini yemeye devam ettik, gitsin, çocuğa bir şans tanısın falan diye. Yok inat etti gitmedi..."

"Bu hikayenin sonunu çok merak ettim doğrusu. Peki madem Bora vites küçültmüştü, ee Lilya da gitmedi kursa nasıl Bora açıldı ki Lilya'ya?"

"O konuya hiç girmeyelim." Artık sabrım taşmıştı. Olayların bu raddeye kadar olan kısmı hadi bir nebze paylaşılabilir kısmıydı ama bundan sonraki kısmını düşündükçe bile başıma ağrılar saplanıyordu. Sinirden her bir hücrem kaynama noktasına geliyordu.

"Yaaa ama Lilya! Hikayenin en heyecanlı kısmı burası."

"Ya ne olacak anlatsak? Zaten hepimiz neden öyle yaptığını bilmiyor muyuz artık?"

"Hayır dedim!" Sinirlerim artık tavan yapmıştı. Fakat dostlarım öyle farkında değildi ki beni ne kadar sinirlendirdiklerinin oyunun neşesiyle dökülmeye başlamışlardı bile.

"Biz yine bir akşam Bora'ya yazması için Lilya'yı darlarken Cengiz bir anda patlayıverdi. Ağzına geleni bir saydı ama duymanız lazım."

"İşte Lilya kim ki de Bora gibi bir adam Lilya'ya baksındı..."

"Onun için yalnızca gönül eğlendirme aracı olurdu..."

"Bir gün bilemedin iki gün sonra hevesini alınca Lilya'yı salardı."

"Lilya'nın aklına boş fikirler soktuğumuz için biz haindik..." Dostlarım art arda Cengiz'in o akşam sayıp sövdüğü her şeyi dökmüşlerdi ortaya.

MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin