ESKİSİ GİBİ

13 1 2
                                    

YEKTA'DAN

Biraz önceki saçma diyaloglardan sonra Lilya'nın hiçbir şey söylemeden bir anda işimiz var, deyip sorduğum hiçbir soruyu yanıtlamaması beni delirtiyordu. Bir yandan babamın hala yarışçılarla dost olduğu gerçeğini sindirmeye çalışırken bir yandan da bu yeni yeni tanıdığım camianın farklı düzenleri bana ağır geliyordu.

Ben daha Turan'ın ihanetini bile kabullenememişken, ailemin katilinin Turan olduğunu öğrenmek, babamın aslında Umut Korkmaz'la dost olduğunu bilmek ve bu yeni tanıdığım insanların da babamı yakından tanıdığını öğrenmek gerçek dışı geliyordu.

Turan'ın ihanetiyle tepetakla olan hayatım bir türlü rayına oturmuyordu. Ben polis olmak için doğmuştum. Benim mayama polis olmak katılmıştı. Daha bir bebekken yarışçıların kötü olduğuna inandırılarak büyümüştüm. Polis olmamın en büyük nedeni de tüm ülkeyi kötü ve ailemi elimden alan yarışçılardan temizlemekti. Ya şimdi? Hiç tanıma fırsatımın olmadığı, özlemleriyle yanıp tutuştuğum ailemin hem ahlaklı birer polis olduğunu hem de yarışçı dostları olduğunu öğreniyordum. İkisi aynı anda mümkün müydü? İyi yarışçılar da vardı ve ben bunu Turan'ın ihanetiyle zor yoldan öğrenmek zorunda kalmıştım.

Gözlerim, Alaca Çay'dan yola çıktığımızdan beri gözlerini yoldan ayırmayan Lilya'ya kaymıştı. "Lilya, artık söyleyecek misin nereye gittiğimizi? Bir yarışçı muhabbeti daha kaldıramam ben? Ne işimiz var" Küçük çocuklar gibi mızmızlandığımın farkındaydım ama elimde değildi. Lilya haklıydı, direncim düşüyordu. Takır takır titrememek için zor tutuyordum kendimi de erkekliğime bok sürdürmemek için bir şey demiyordum. Sabrım da yoktu, takatim de... Tek istediğim rutubetten göz göz küflenmiş tek oda köy evimdeki küf kokulu yatağıma yatmaktı.

 Tek istediğim rutubetten göz göz küflenmiş tek oda köy evimdeki küf kokulu yatağıma yatmaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Demek yarışçı muhabbeti kaldıramazsın. Peki..." Gözlerim Lilya'nın ciddi olup olmadığını anlamak için yüzünü tarıyordu. Dudağının köşesinin hafif yukarı kıvrıldığını görünce yalandan trip attığını anlamıştım.

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun. Ama benim hiç keyfim yok Lilya. Hadi beni aldığın yere bırak."

Lilya'nın kaşları çatılmıştı. Yandan yandan attığı kaçamak bakışlar da fazlasıyla sinirli olduğundan kaderime boyun eğip koltuğuma gömülmüştüm. Şimdi ağzımı açıp biraz daha itiraz etsem belli ki bu işin sonu tartışmaya dönecekti, ben de susmayı tercih etmiştim. Küf kokulu yatağım beni biraz daha bekleyebilirdi.

Bir süre sessizce çevre yolundan ilerlemişsek de Lilya'nın şehir içine girdiğini anlayınca gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı. "Ne? Dur! Yanlış döndün! Şehir içine giriyorsun!"

Lilya'nın yüzündeki gülümseme büyümüştü. "Biliyorum."

"Biliyor musun? Yakalatacak mısın bizi, Lilya? Ne yapıyorsun? Şuradan U yap." Kemerimin verdiği ölçüde Lilya'ya doğru eğilmiştim.

MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin