207- SONSUZLUK YOLCULUĞU
KAÇAK'TAN
"Turan Bey lütfen izin verin ben de yarışayım."
"Artık sinirlerimi bozmaya başladın Kaçak. Bu konuyu daha kaç kez açacaksın? Benim bir konu hakkında ikinci kez konuşmayacağımı hala öğrenemedin mi?" Turan, önündeki evraklardan kafasını kaldırmadan cevaplamıştı.
Umutsuzlukla omuzlarımı düşürmüştüm. "Kusura bakmayın. Ben en iyisi gideyim."
"Defol." Turan'ın ters cevapları artık canımı eskisi kadar sıkmıyordu.
Yarışması için Cengiz'e izin verirken, bana vermemesine anlam veremiyordum. Yarış alanına saatler önce gelmiştik. Turan, onun için kurulmuş prefabrik odasında çalışırken son kez cesaretimi toplamış ve yarış için izin istemiştim ama yine aynı cevapla karşılaşmıştım.
Belki de, Turan niçin bu yarışta bu kadar çok yarışmak istediğimin farkındaydı. Turan, zeki bir adamdı. Ben bile daha yeni yeni bir şeylerin farkına varıyorken, belki de o daha ilk bunu teklif ettiğimde anlamıştı. Bilemiyordum.
Yarış alanına daha izleyiciler alınmaya başlanmamış, son düzenlemeler yapılıyordu. Ekranlar ayarlanıyor, ses kontrolleri yapılıyordu. Turan'ın yanından çıktıktan sonra amaçsızca yarış alanında dolanmaya başlamıştım. Ayaklarımın beni tribünlere götürdüğünü sonradan fark etmiştim.
Tribünlerden yarış alanını izlemeye ve düşünmeye başlamıştım. Uzun zamandır düşüncelerimden deli gibi kaçtıktan sonra düşüncelerim bile bana yabancılaşmaya başlamıştı. Neredeydim, ne yapıyordum, ben kimdim, amacım neydi?
Üç gün öncesine kadar iyi bir karar verdiğim konusunda kendimi kandırırken artık hata yaptığımı görmüştüm. Kendi kulaklarımla duymuştum. Aslında daha en başından yanlış tarafta yer aldığımı söyleyen iç sesimi susturmak için büyük bir çaba harcamıştım. Tırabzanlardan tutan ellerim demirleri öyle bir kavrıyordu ki, ellerimden kan çekilmişti.
Üç gün önce, Cengiz ve Turan'ın konuşmasına şahit olmuştum. Hem de asla duymamam gereken bir konuşmaya...
O gün, ilk defa yarışmaya katılmak için izin istemiştim aynı bugün olduğu gibi. Turan'ın cevabı kısa ve özdü. Yarışmaya asla katılmamı istemiyordu. Üzülmüş fakat ikiletmemiştim. Odasından çıktıktan sonra Turan'ın beni gözlerden uzakta tutmak için ayarladığı bir nevi hapis hayatı yaşadığım eve gitmek için tam yola çıkacaktım ki, aklıma başka bir sorun takılmış ve onu görüşmek için yeniden Turan'ın yanına gitmeye karar vermiştim.
Turan'ın peşime taktığı ve beni sadece tuvalette yalnız bırakan iki adama haber verip Turan'ın yeniden odasına doğru ilerlemiştim. Turan'ın odasının kapısı yılıktı. Kapıyı çalmak üzereydim ki, Cengiz'in kahkahasını işitmiştim.
"... Ne kadar geri zekalı biri bu? Demek yarışmak için izin istedi hı?"
"Aynen öyle." Turan'ın sesi alaycı geliyordu. Benden bahsettiklerini hemen anlamış daha da kulak kabartmıştım.
"Ben Maske'deyken de salaktı. Hatta grubun en salağı olduğunu söylemem yanlış olmaz."
"Niye onu seçtim sanıyorsun? En zayıf halkaydı da ondan... Ben neden yarışmak istediğini anlamadım mı sanıyorsun? Her neyse zaten işim onunla bitmek üzere. Daha sonra da ondan kurtulacağım. Böyle adamlar işleri bittiğinde faydadan çok zarar getirir. Ayak bağı olmasını istemiyorum. Bir an önce kurtulacağım ondan." Turan'ın sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi bahsettiği şey benim ölüm fermanımdı. Gözlerim şaşkınlıkla açılmış, boğazıma sanki öküz oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...