Minik, Kurt, Damat, Sezi ve Pençe yemekten önce konuştuğumuz gibi ayrı ayrı Joker, Yakışıklı ve Pepsi'yle görüşmek için evden çıkmışlardı.
Pepsi'yle sabaha karşı görüşecekleri için uzunca bir süre Damat, Minik ve Kurt gelmeyecekti. Tahminimce Sezi ve Pençe ise üç saate dönmüş olurdu.
Akşam yemeğinden kalan bulaşıkları makineye yerleştirirken arkamdan bana seslenen Ceren'i duyunca doğrulmuştum. "Keşke bana da söyleseydin birlikte yapardık. Ben herkes çıktı sanıyordum."
Ceren'e hala baktığımda günahını aldığım için vicdan azabı çekiyordum. İstemsizce gözlerimi kaçırmam da bu yüzdendi.
"Biraz konuşabilir miyiz?" Ceren fazlasıyla çekingen davranıyordu.
"Ben de seninle konuşmak istiyordum. Bir kahve yapayım da konuşalım." Aslında amacım tamamen vakit kazanmaktı. Nasıl kalkar da kızın yüzüne sen derin bir depresyondayken seni yalnız bırakma sebebim senin Yekta'yla kırıştırıyor olduğunu düşünmemdi diye... Diyemezdim. Fakat sanırım zaten Ceren bir şeylerin de farkındaydı. Şu an bana sayıp sövse ağzımı açıp tek kelime diyemezdim. Haklıydı da...
Kahveleri yapıp masaya koyduğumda Ceren sessizliği bozmuştu. "Bayadır kafamda kuruyorum nasıl cümleye başlayayım diye. İzin verirsen önce ben başlayayım olur mu? Zaten yeterince cesaretimi zor topladım."
Duyacaklarımdan korksam da olumlu anlamda kafamı sallayınca Ceren derin bir nefes almış ve başlamıştı. "Biliyorum seninle hiç güzel bir başlangıç yapamadık. O zamanlarda olanlar yüzünden hala arada bana yaklaşmadığının farkındayım. Kızmıyorum sakın yanlış anlama. Senin yerinde kim olsa çok daha fazlasını yapardı." Ceren ne söyleyeceğini bilemez halde gözlerini önündeki kahve bardağına indirmişti. "Özür dilerim Lilya. Minik'le el ele herkesin önünde dikilmeden önce bu konu hakkında önce seninle konuşmam gerekirdi. Senden onay alıncaya kadar beklemem gerekirdi. Onay vermediğin takdirde de uzak durmam gerekirdi. Ama..."
Ben şaşkınlıkla duyduklarımı anlamlandırmaya çalışırken Ceren yeniden gözlerini bana çevirmişti. "Ama sevmeye ve sevilmeye öyle ihtiyacım vardı ki... Minik elimden tuttuğunda bir daha bırakmak istemedim. Tüm dünya duysun istedim. Sonunda ben de aşıktım ve aşık olduğum adamla birlikteydim. Biliyorum şu an bana çok kızgınsın, dostunu üzeceğimi düşündüğünün de farkındayım. Ama sana söz veriyorum Minik'i asla üzmeyeceğim." Ceren'in umutla dolan gözleri yaşarmaya başlamıştı. "Beni affedebilir misin bilmiyorum ama yeniden özür dilerim."
O ana kadar kalbime çöreklenen vicdan azabım daha da şiddetini arttırmış gerilen sinirlerim bir anda gevşediği için ağlama krizim tutmuştu. Ceren'in karşısında hüngür hüngür ağlarken ne zaman bu kadar kötü bir insana dönüştüğümü sorguluyordum. Kız karşıma geçmiş benden ilişkisi için onay almadığından kaynaklı özür diliyordu, ben ise daha günler önce onu öldürme planları yapıyordum. Ne zaman bir hemcinsime bir erkek yüzünden kin beslemeye başlamıştım ben? Nasıl olmuştu da böyle kötü düşünecek kadar kirlenmişti kalbim?
Ceren, telaşla oturduğu yerden kalkmış bana sarılmıştı. "Ben... Ben yanlış bir şey mi dedim? Lilya çok özür dilerim. Sakin ol lütfen."
Daha çok gözyaşı daha çok hıçkırıklar... Sonunda kendimi biraz olsun konuşabilecekmiş gibi hissedince kafamı ellerimin arasından kaldırıp Ceren'e bakmıştım. Fazlasıyla endişeliydi benim için.
"Özür dileme benden Ceren. Hele de benim gibi birinden. Biraz sonra söyleyeceklerimi duyduğunda eminim ki nefret edeceksin benden."
Ceren'i yeniden karşıma geçip oturması için yönlendirdiğimde Tümer'in kulisinde olanlardan tut da Minik'le konuşmamıza, sabahında onu Yekta'yla yakalamaca oynarken nasıl delirdiğime kadar her şeyi anlatmış, odamdan niçin çıkmadığımı ve dolayısıyla depresyonda olduğu süreçte ona niçin destek olmadığımı açıklamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...