İsmim ekranlarda yanıp sönüyor, seyircilerin kulak tırmalayan bağırışları, tezahüratları, her bir hücremi heyecanla kavuruyordu. Ekibime, dostlarıma duyduğum gurur öyle büyüktü ki, maskemin altından yanaklarımdan şırıl şırıl akan gözyaşlarım maskemi sırılsıklam etmişti.
Hepimiz nefes nefese olacakları bekliyorduk. Sunucu yine eline kurallar kitabı olduğunu düşündüğüm küçük, eski kitabı almış karıştırıyor, yarış yöneticileri oradan oraya koşturuyor, jüri belli ki puanlama yapıp yapamayacağını kararlaştırmak için tartışıyordu.
Ekranlardaki Domino yazısı yanıp söndükçe, bekleme süresi arttıkça seyirci içinden çıkılamaz bir şekilde hep bir ağızdan Maske, diye tezahürat yapmaya devam ediyordu.
Sunucu yeniden eline mikrofonu aldığında gürültü bir anda kesilmişti. "Kurallar kitabında ekipçe yarışmaların puanlanıp puanlanmayacağı hakkında da herhangi bir kural yok sayın seyirciler..." Sunucunun anonsu yarım kalmış seyirciler tarafından yuhalanmaya ve ıslıklanmaya başlamıştı.
"Sakin olun. Sakin olun daha bitirmedim." Sunucu elini yukarı kaldırmış kalabalığı sakinleştirmeye çalışıyordu. Kalabalık bir nebze olsun sakinleşince devam etmişti. "Sayın seyirciler, kurallar kitabında her ne kadar buna dair bir kural olmasa da bir konuşma yapmak için alkışlarınızla Kaya Bey'i kürsüye davet ediyorum." İzleyiciler Kaya'nın ismini duyduğu anda çılgına dönmüştü. Sunucunun bahsettiği adam kürsüye usul usul yaklaşırken seyirciler Kaptan, diye tezahürat yapmaya başlamıştı.
"Kaya kim? Bilen var mı?" Minik'in sesi kulaklığımda yankılanmıştı.
Biz daha herhangi bir cevap vermeden, Timuçin'in sesini duymuştuk. "Kaya... Vay canına! Yarışlarda Kaptan'ın en büyük rakibiydi. Eski toprak..."
Timuçin'in söylediklerini daha tam anlamlandıramamışken Kaya denen yaşlı adam eline mikrofonu almıştı. "Bu geceyi mümkün kılan Kaptan'a şükürler olsun..." Kaya'nın sözleri bir yıkım etkisi yaratmıştı. Kalabalık şu ana kadar duymadığımız bir şiddetle Kaptan, şeklinde yakarıyordu.
Kaya, birkaç saniye gökyüzüne bakmış ve devam etmişti. "Sevgili çocuklar, çocuklar diyorum kimse alınmasın. Malum ben altmış beş yaşına gelmiş yaşlı bir adamım." Kaya'nın yüzünde buruk bir tebessüm vardı. Derin bir nefes almıştı. "Kaptan ve ekibi bu yarışların kurallarını yazarken eğilip bükülmez kurallar olarak değil, yol gösterici kurallar olarak yazdılar. Kaptan'ın bu yarışları puanlayacak kişilerin jüri olması gerektiğini, ancak bu şekilde hakkaniyetli bir sıralama olacağını söylediği gün, dün gibi benim için. Aynı zamanda jüri göreceğimiz sürprizler karşısında kurallar kitabında yazmayan boşlukları gönül rahatlığıyla doldursun, izleyicilerin aldığı zevke göre bir puanlama yapsın istedi. Aynı bu geceki sürprizler gibi..." Kaya'nın gözleri üzerimizde geziniyordu. "Hoşgeldiniz çocuklar. Bizlere harika bir şov sundunuz. Ne yalan söyleyeyim ömrünü pistlerde geçirmiş bir adamın heyecanlanması pek zordur. Bu gece heyecanlandım..." Kaya'nın sözleri yine seyirciler tarafından Maske, tezahüratlarıyla bölünmüştü.
"Bilirkişi olarak beni kürsüye davet ettiniz. Sağ olun, var olun. Fikrimi soracak olursanız, Kaptan'ın özellikle itibar yarışları için orijinalliğe bu kadar önem vermesindeki sebep yarışçıların sürekli kendini geliştirmesi, diğer yarışçılardan bir şeyler öğrenebilmesi içindi. Kaptan'ın amacı sıralamadan ziyade birlik, beraberlik, görseli yüksek şovlar ve bilgiydi. Jürinin kararına saygı duymakla birlikte, Kaptan burada olsaydı hanım kızımızın gösterisinin dahi puanlanmasını isteyeceğine eminim." Kaya işaret parmağıyla Ceren'i gösteriyordu. "Tabii ki, yine Kaptan burada olsaydı jürinin söylediği sözün üzerine de söz söylemezdi. Velhasıl kelam jüriyi etkilemeden fikrimi belirteyim itibar yarışları farklılıkların değerlendirildiği bir yarışsa şayet ki öyle, bu misafir ekibin şovu da benim gözümde değerlendirilmelidir." Kaya son sözlerini söylerken kalabalık yine çıldırmışçasına tezahüratlarına devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Aventura"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...