Sezi ve Kaçak sayesinde kalbimde filizlenen umutla ilk kimin kapısını çalacağımı biliyordum. Sezi, Damat'ın konumunu attığında çoktan yola çıkmıştım bile.
Damat, yine beni şaşırtmamıştı. Konum İstanbul'un izbe bir gece mekanının önüne getirmişti beni. Dikiz aynamda şöyle bir kendime baktıktan sonra derin bir nefes alıp mekanın kapısından içeri dalmıştım.
İçerisi kulakları sağır edecek kadar yüksek müzikle inliyordu. Ağır ve basık hava pistte delirmişçesine dans eden insanların ter kokularıyla daha da boğuklaşmıştı.
Gözlerim Damat'ı localardan birinde üç yanını da kadınlar sarmışken bulmuştu. Yanlarına gittiğimde Damat'la göz göze gelmiştik. Birkaç saniye karşısında gördüğü kişinin gerçekten ben olup olmadığımı anlamlandırmaya çalışmış, emin olduğunda ise kucağında bana sırtı dönük bir şekilde kendisiyle oynaşmaya çalışan kadını kucağından kaldırmıştı.
"Gidin!" Elini kadınlara doğru sallayıp benimle göz temasını hiç bozmadan emretmişti. Kadınlar öfleyip püfleyerek yanımızdan ayrıldığında Damat'ın yüzünü kocaman ama samimiyetsiz bir gülüş kaplamıştı.
"Selam patron. Hayırdır? Arkamdan daha fazla dalga geçebileceğin bir şey kalmadı mı?"
"Damat, saçmalama. Gel konuşalım." Müzik sesinden kaynaklı ağızımız çıktığı kadar bağırıyorduk.
"Damat yok! Damat öldü! Ozan'ım ben yalnızca Ozan! Duydun mu beni?"
"Dama... Tamam, Ozan! Sen nasıl istersen ama önce beni dinle!"
Damat, geri çekilmiş arkasını dönerek locadan inip balkon demirlerine doğru yanaşmıştı. Dj kabinine doğru bir el hareketi yapmasıyla müzik durmuştu.
"Teşekkürler, Nancy!" Nancy diye seslendiği Dj kadına öpücük atmıştı. "Dostlarım, çoğunuz beni tanıyorsunuz. Size birini tanıştıracağım." Damat geri dönüp beni kolumdan sürükleyerek demirlere yaklaştırmıştı. "Bu kadın... Bu kadın bana ihanet etti." Kalabalıktan yuhalama sesleri yükseliyordu. "Hayır dostlarım, hayır. Gönül işi falan değil. Bu kadın benim ailemdi. Bana ihanet etmeden önce! Benimle konuşacakmış! Buraya gelip elini kolunu sallaya sallaya keyfimizi kaçıramaz değil mi?" Damat, bir eliyle kulağını kavramış diğer eliyle de yuhalayan kalabalığın ses yükseltmesi için işaret yapıyordu. "Evet haklısınız. Madem konuşmak istiyor o zaman şimdi onu düelloya davet ediyorum!"
"Ne?" Gözlerim ayrılmıştı. Kalabalığın sevinç nidaları kulaklarımı tırmalıyordu.
Damat bana dönüp yalnızca benim duyabileceğim bir ses tonuyla devam etmişti. "Hayatı her zaman sevdim, beni bilirsin. Şimdi ya benimle yarış, beni yen ya da siktir git buradan. Keyfimi kaçırma."
Damat beklediğimden bile daha öfkeliydi. Ben Kurt'un beni en çok zorlayacağını zannederken, karşımda duran adamı tanıyamıyordum bile. Yumuşak kalpli, duygusal, sevgi dolu arkadaşım gitmiş, yerine gıcık değişik bir şey gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...