Maske - Pistlerin Sahibi toplamda yayınlanmış 72 bölüm oldu.
72 bölümdür takip eden, okuyup beğenen herkese teşekkür ederim. Birkaç tane yorumsuz oysuz hayalet okuyucum olduğunun da farkındayım. Ricam odur ki, gösterdiğiniz her destek karşısında daha büyük bir şevkle yeni bölümleri ekliyorum, bu nedenle oylama ve yorumlarınızı bekliyorum.
Bir kez daha nsamiloglu 'na teşekkür ediyorum. Zira şu an gecenin biri olmasına rağmen beni şevklendiren yegane insandır kendisi...
Öyleyse herkese keyifli okumalar diliyorum...
YEKTA'DAN
Benim için de Ceren'i gördüğüm an sürprizdi. Karşımda Ceren maskesini çıkardığı anda yutkunamamış ne yapacağımı bilememiştim.
Ceren'le son görüşmemizde çok büyük bir kavga etmiştik. İntikam planlarım Cengiz'in söyledikleriyle evrilmeden önce Ceren'le çarpık ilişkimizi sonlandırmak için gerçekten kararlıydım. Lilya'ya dediklerim gerçekti. Gerçekten de Ceren yıllık izine çıkmıştı ve onunla konuşmak için dönmesini bekliyordum.
Ceren'in yıllık izine çıkmadan önce kendi evinde vermiş olduğu davette Çetin'e aleni bir şekilde yazması zaten kopmaya yüz tutmuş bağlarımızı tamamıyla koparmıştı. Ceren de bunun farkındaydı ki, sonucu geciktirmek için hiç beklemeden yıllık izine çıkmıştı.
Fakat işlerin Cengiz'in anlatıklarıyla değişmesiyle birlikte Ceren'i izni bittiği gün evime çağırmıştım. Ceren valizini bile evine bırakmadan benim ısrarlarımla evime gelmişti. Ona kızacağım, aramızdaki ilişki demeye bin şahit isteyen değişik durumu bitireceğim korkusu yaşarken bir anda ruhsal değişimimi tabii ki anlamlandıramamıştı. Fazlasıyla sevinmiş, aramızın yeniden düzeldiğini sanmıştı.
Ne yazık ki aynı boku Ceren'e yapmıştım. Öyle ya da böyle bu kadın arkadaşımdı. Yıllarımızı birlikte geçirmiştik. Cengiz'in anlattıklarıyla o kadar gözüm dönmüştü ki Lilya'ya intikam adı altında Ceren'i de harcamıştım. Ceren her şeyden habersiz mükemmel bir gece geçirdiğini sanmıştı.
Kötü bir insan değildim. İnsanların duygularıyla oynayacak kadar ne ara eşekleşmiştim ben de bilmiyordum. Aklım başıma geldiğinde ise her şey için çok geçti. Ceren her zamanki Ceren'di ve işlerin rayına girdiğini düşünüyordu. Ertesi sabah Lilya ve elindeki valiziyle karşılaştıktan hemen sonra Ceren'le işe gitmiştik.
Gün boyu Ceren'den kaçmıştım. Farklı departmanlardaydık ama öğlenleri Cihan, ben ve Ceren birlikte yemeğe çıkardık. Çıkmamıştım. Aramalarını açmamıştım, mesajlarına dönmemiştim. Başımda Turan gibi ne yaptığını daha tam olarak anlamlandıramadığım bir bela varken Ceren'e gerçekleri anlatmakta da özür dilemekte de çok geç kalmıştım. Evimi hala terk etmediğim günlerde Ceren bir gün evime çıkagelmişti.
Bana niçin ondan kaçtığımı defalarca sorduğunda artık daha fazla kaçamayacağımı anlamıştım. Her şeyi baştan sona anlatırken sessizce beni dinlemişti. Hayal kırıklığına uğramıştı. Bizim ilişkimizde kimse kimseye yalan söylemezdi. Şeffaftık. Görüşmek istersek görüşürdük, istemezsek aylarca uzak kalırdık.
Eminim ki, Ceren'in karşısına geçip Lilya'ya olan hislerimi adam gibi anlatmış olsam yalnızca elinden oyuncağı alındığı için yaşayacağı bir boşluk olurdu ama ne hayal kırıklığı yaşar ne de şu anda dahi acısını hissettiğim güçlü bir tokat savurmazdı.
Ceren kendini kullanılmış gibi hissetmişti. Binlerce kez özür dilemiştim. Eğer intikamım olmasa da aramızdaki şeyi bitirmek istediğimi, Çetin'e yaptığı şeyin doğru olmadığını söylemiştim. Ceren'i sessiz sedasız bir şekilde gözlerinde hayal kırıklığıyla evimi terk ettiği günden beri görmüyordum. Beni bir kaşık suda boğmak istediğini düşünürken şimdi yardım etmesine dahi şaşırıyordum. Gerçi Cihan'ın anlattığı kadarıyla özgürlüğü için onun da savaşmaktan başka çaresi kalmamıştı.
Hayatını mahvettiğim iki kadınla aynı çatı altında kalıyordum. Kendime ne kadar küfürler de etsem, dövünsem de fayda etmezdi. Biri aşık olduğum kadındı biri yıllarımı paylaşmış olduğum her şeyden öte dostumdu...
İşlerin ne ara bu raddeye geldiğini anlayamıyordum. Bu bokları yerken kendimde bunları yapmakta ne kadar da haklı olduğumu söyleyip durmuştum. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda keşke diyordum. Keşke...
İş işten çoktan geçmişti. Şimdi aşık olduğum kadınla bir geleceğimin olmayacağını her şeyden öte beni asla sevmemiş olmasını kabulleniyordum. Ceren ise nereden başlayacağımı nasıl toparlayacağımı bilemediğim bir konuydu.
Kendime o kadar kızgındım, o kadar öfkem dolup taşıyordu ki daha fazla odamda oturamamıştım. Çetin'in kullanmadığını umarak kimseye görünmeden üst katlara çıkmıştım. Çetin'in biraz kum torbasında çalışmama kızacağını sanmıyordum. Aklım kendime o kadar küfretmekle meşguldü ki odanın köşesinde yere oturmuş soluklanan Çetin'i odanın ortasında gelince fark etmiştim.
"Ben... Rahatsız etmek istemedim. Boşsa biraz çalışacaktım sadece." Kendimi o kadar uzun zamandır sığıntı gibi hissediyordum ki, yaşadığım mahcubiyet de bu yüzdendi.
"Zor bir gün ha?" Çetin'in hala bana neden iyi davranmaya çalıştığını anlayamıyordum. Benden nefret etmesi için bir sürü nedeni vardı. Beni çok rahatlıkla da dövebilirdi. Neden? Neden hala benimle sağlıklı bir iletişim kuruyordu? O kadar kaşımama rağmen neden kavga çıkarmıyordu?
"Neden?" Ağzımdan aklımda sıralanan soru çıkıvermişti öylesine.
"Ney neden?" Minik çöktüğü yerden kalkmış odanın bir diğer köşesinden bana bandajları fırlatmıştı. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Sorduğu soruya cevap vermediğimi fark edinde devam etmişti. "Neden hala seninle insanca konuştuğumu mu soruyorsun?" İnsanca derken bastıra bastıra söylemişti. Kafamı sallamakla yetinmiştim.
"Adamım... Yaptığın hiçbir şeyi onaylamıyorum. Hoş karşılamıyorum. İntikam adı altında yapmış olduğun şey benim için fazlasıyla karaktersizceydi." Tepkimi ölçmek için durmuş ve yüzüme bakmıştı. Daha sonra yeniden kum torbasına vurmaya devam etmişti. "Ama... Ama seni anlayabiliyorum. Geçmişte benim de pek övünmediğim hatalarım oldu. Bir kadın yüzünden..."
Bandajlarımı bağlamayı bitirmiştim. Çetin'in sözleriyle durmuş yüzüne bakıyordum. Çetin yeniden konuşmaya başlamadan önce kum torbasına vurmam için geri çekilmişti. "Senden hala nefret ediyorum. Ama birlikte yaşamaya da alıştım. Varlığın eskisi kadar rahatsız etmiyor beni."
"Sağ ol ya!" Bir yandan kum torbasına vuruyor bir yandan da yalandan memnuniyetsizliğimi ifade ediyordum. Ama yaktığı yeşil ışığın da farkındaydım.
Bir süre sonra kum torbası bir benim bir Çetin'in yumrukları arasında mekik dokumaya başlamıştı. Öyle hınçla vuruyoruz, öyle keyif veriyordu ki ikimizin de yüzünde bir gülümseme oluşmuştu.
Çetin haklıydı. Nefret belki bakiydi ama birlikte yaşamaya ben de alışmıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...