KALABALIK

30 3 1
                                    

Turan'ın açıklamasından sonra beş gün geçmişti. Açıklamasından hemen sonra Pepsi bizimle irtibata geçmiş ve fikrini değiştirdiğini bize yardım edeceğini söylemişti.

Yekta, bu süre zarfında iki tane daha polis arkadaşını ikna etmiş biz de üç yarışçıyı daha dahil etmiştik.

Yekta'dan uzak kalmak odak noktamı tamamıyla bu işe verebilmeme vesile olmuştu. Şimdi daha net düşünebiliyordum. Her ne kadar sayımız giderek çoğalıyor da olsa yavaş ilerliyorduk ve şimdiden yirmi beş günümüz kalmıştı.

Önümde tuttuğum listede Sezi hariç Maske, Cihan, Ceren ve Yekta'yla birlikte on yedi yarışçı, Volkan, Güneş ve sonradan katılan iki polisle birlikte de dört polis vardı. Yine yatağımda oturuyor önümdeki kağıt tomarına elimdeki kalemi vuruyordum. Yüzlerce yarışçının olacağı artık kesindi. Şu beş gün içinde yarışa kayıt yaptıranların sayısı şimdiden iki yüzü geçmişti. Haberleri sıkı sıkıya takip ediyor, bu sayının yarışa kadar beş yüz olacağını tahmin ediyorduk. Beş yüz yarışçıdan en az yüz elli, bilemedin iki yüzü daha önce yarışmamış, farklı bir şey yapacağını düşündüğü için aksiyon ve macera meraklıları olacağını düşünüyorduk. Nitekim internet forum yazılarında birçoğu bundan bahsediyordu.

Resmen tüm şehrin çevresinin dolaşılacağı, hatta bireysel yarış pisti de düşünülürse tüm kıyı şeridi boyunca devam eden bir başka şehrin sınırlarına kadar uzanan devasa bir yarış güzergahından bahsediyorduk. Hem teçhizat konusunda sıkıntı yaşayacağımız hem de bu kadar büyük bir güzergah olmasına rağmen yarışçı sayısının fazlalığı nedeniyle öngörülemez kazaların meydana geleceği aşikardı.

Bize gerekli olan tüm malzemeleri daha ilk gün listelemiş, daha önce yaptığımız modifiyeleri revize etmiştik. Bu haftanın sonuna kadar gereken malzemeleri temin edeceğimiz düşünülürse tek düşünmemiz gereken daha fazla iyi yarışçı bulabilmekti.

Oturduğum yerden salonda büyük bir gürültü olduğunu, konuşma seslerini ve kahkahaların arttığını duyabiliyordum. Merakla kapıya yöneldiğimde karşımda gördüğüm yüzü anlamlandırmakta zorlanmıştım.

"Naber ya? Ay bu halin ne? Hiç aynaya bakmıyor musun sen?"

"Tümer? Burada ne işin var senin?"

"Ülke çalkalanıyor kızım. Yardıma ihtiyacınız olduğunu düşündüm." Karşımda duran ukala adamı gördüğümde bu kadar sevineceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.

Boynuna sarıldığımda sanki tiksinç bir şey varmış gibi yüzünü buruşturmuştu. "Ay hiç sevmem böyle cıvık vıcık şeyleri. Hadi aşağı gel. Sana bir sürprizim var."

Tümer yalandan yüzüne takındığı tiksinç ifadeyi söndürmüş ve koluma girmişti. Beni sürükleyerek aşağı götürdüğünde karşıma gördüğüm yüzler bir kez daha şaşırtmıştı beni.

"Timuçin? Semih?"

"Aşkolsun Lilya beni unuttun!" Aykan, omuzlarını düşürmüş, çocuk gibi trip atmıştı.

"Ya siz nereden çıktınız? Gel buraya..." Çocuk gibi küsen Aykan'a doğru kollarımı açtığımda o da beni bekletmeden sarılmıştı.

Daha sonra Semih'le kucaklaşmış ve Timuçin'e dönmüştüm. Yüzünde utangaç bir ifade vardı, ne diyeceğini ne yapacağını bilemez haldeydi. Belli ki, Yekta ile yapmış oldukları son münakaşa sonrası benim tavrımdan fazlasıyla çekiniyordu.

Sonuç olarak ne Yekta'nın ne de Timuçin'in duygularını mertçe söylemek yerine iki ergen gibi yumruklaşmalarını tasvip etmesem de şu an Timuçin buradaydı ve yardıma gelmişti. Kollarımı boynuna doladığımda gergin vücudunun gevşediğini fark etmiştim.

MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin