BLACK'TEN
Kafayı yememe, delirmeme son bir nefes kalmıştı. Ellerim ayaklarım titriyor, kaç kilometre ormanlık alana doğru koştuğumu bilmiyordum.
Bir saate yakın bir süre koştuktan sonra dizlerimde derman kalmamış ve bir ağacın dibine çökmüştüm. Başımdaki balaklavayı sökercesine çıkartıp fırlatmıştım. Artık göz yaşlarımı tutamıyordum.
Hayatım boyunca ağlamayan ben, duygularının alındığını sanan, çelik zırhı olduğunu sanan ben şimdi hüngür hüngür ağlıyordum.
Daha birkaç saat önce yaşanan şeylerin bir kabus olduğuna inanmak istiyordum. Hayat bu denli acımasız olamazdı değil mi?
Kalbimin sancıyan yeri, rüyalarımın baş kahramanı, kokusunu, gülüşünü bir kez daha görebilmek için dünyaları karşıma alabileceğim kadın bugün karşıma baş düşmanım olarak çıkmıştı.
Eksik dualarımın sonucuydu bugün olanlar. Daha iki gün önce bir kez daha Lilya'yı görebilmek için Cihan'a dert yakınan ben değil miydim? Onu bir kez daha görebilmek için nelerimi vermezdim, diyen ben değil miydim? Bilseydim sonucunun böyle olacağını diler miydim? Hatırımda güzel bir anı olarak kalsın istemez miydim?
Kandırılmıştım. En başından beri ne de güzel getirilmiştim oyuna. Bilincim gidip gelirken beni arabamın içinden çıkaran heybetli adamı çok iyi tanıyordum. Çetin'di. Maskelerinin olması hiç önemli değildi, hepsini tanıyordum. Hastanede tanışmıştık onlarla. Ozan, Burak, Nadir, Hakan, Sezi...
Nasıl da oynamışlardı? Kim bilir ne kadar çok dalga geçmişlerdi arkamdan... Lilya'nın daha o çocuğu arabanın önünden çekip aldığı gün anlamalıydım, ailem diye tanıştırdığı insanların hiç bilmedikleri bir adamdan kendisini eve bırakmasını istediklerinde. Daha Lilya, hayatıma bir anda peydah olduğunda anlamalıydım. Şila'dan ödü koparken bir anda umursamayışından anlamalıydım. Günlerdir telefonu kapalı olduğu ve ona ulaşamadığım için numarasını sorgulattığımda kullan at sim kartlardan olduğunu öğrendiğimde anlamalıydım. Ona dair hiçbir şey bulamadığımda, sanayiyi tek tek kapı kapı gezip yıllardır bu işi yapmadığını öğrendiğimde anlamalıydım.
Çetin'in spor geçmişini araştırdığımda adının yasal olmayan dövüşlere karıştıktan sonra kayıplara karıştığını öğrendiğimde anlamalıydım. Göletin orada Çetin'le ilk çarpıştığımızda ve cüzdanımı tekrar göletin orada bulduğumda anlamalıydım. Şimdi parça birleşiyordu. O gün kuryenin Sezi olduğunu nasıl anlayamazdım?
Göz yaşlarım yerini öfkeye bırakıyordu. Önce bir süre oturduğum toprağı yumruklamış, hıncımı alamayınca da kalkıp yaslandığım ağacı yumruklamaya başlamıştım.
Her attığım yumrukta elimin acısı kalbimdeki sızıyı dindirir sandıkça, yediğim kazık daha bir belirginleşiyordu sanki. Artık tükenmiş bir halde yeniden yere çöktüğümde elimden şakır şakır kan akıyordu.
Üzerimdeki motorcu ceketlerine benzer koruma ceketimin iç cebinden telefonumu çıkarmış ve arama tuşuna basmıştım.
"Neredesin be abi? Kafayı yedik! Biz gelinceye kadar yok olmuştun. İyi misin? Neredesin sen?"
"Cihan, herkese iyi olduğumu söyle. Birazdan sana bir konum atacağım oraya yalnız gel. Benimle buluşacağını da kimseye söyleme."
Telefonu kapattığım gibi yürümeye devam etmiştim. Buradan uzaklaşabildiğim kadar çok uzaklaşıp Cihan'a konum atmıştım.
Cihan geldiğinde ve olanları bir çırpıda anlattığımda şok geçirmişti.
"Hadi oradan be! Daşşak geçme benle!"
Cihan'a attığım ölümcül bakışlardan sonra Cihan, olayın ciddiyetini kavramış olacak ki gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"Ee, Turan Başkan'a ne zaman diyeceksin?"
"Demeyeceğim."
"Ne?"
"O kadını tüm bu yaptıklarına pişman etmeden hapse tıktırmayacağım Cihan."
"Aklını mı kaçırdın sen? Tüm emniyet seferber oldu baskınlardır, yarışçılardır bilmem ne! Ne dediğinin farkında mısın sen? Mesleğinden olursun, mesleğinden!"
"Sikimde bile değil! O kaltak yaptıklarına pişman olacak. Kalbimin üzerinde tepinmek ne demek göstereceğim ona!"
"Sikinde mi değil? Yekta, iyi misin sen? Mesleğin? Senin biricik aşkın..." Cihan, arabayı durdurup tepkime bakmak için bana dönmüştü. "Yok, hayır sen ciddisin! Yekta ne dediğinin farkında mısın? Maske'nin kim olduğunu bildiğin öğrenilirse..."
Cihan'ın sözünü kesmiştim. "Hiçbir şey umurumda değil. Onu bulmak için ne kadar çabaladığımı sen biliyorsun. Yeniden görmek, gözlerinin içine bakarak ona sevdiğimi söyleyebilmek için kaç gecemi uykusuz geçirdiğimi sen biliyorsun. Sikerler gururunu... Bu gurur değil, ego değil... Bu intikam Cihan, intikam!"
"Peki planın ne?"
"Bu saatten itibaren Turan babanın el çekmesini sağlayacağım operasyonlardan."
"O nasıl olacak peki?" Cihan sanki dünyanın en mantıksız şeyini söylenişim gibi bir ifadeyle sormuştu.
"Ona Demo'nun salıverilmesinin bir hata olduğunu elli kez söylemiştim. Demo, linç edilecek. Çok yakında ölüm haberini alırız. Turan baba da olsa, yanlış kararlar verebiliyor insan. Ağzıma sıçacak ama kurul toplantısında onu köşeye sıkıştıracağım."
"Yapmaa..." Cihan'ın sesi yalvarır gibiydi.
"Maske bir süre baskınlar olmadan rahatça düzenine bir geri dönsün bakalım. Lilya'nın kafasının rahatlaması, eve geri dönmesi gerek. Biraz salıvereceğiz anlayacağın. Sonrası ise al mısırını izle. Çok keyifli olacak." Suratımda şeytani bir gülümseme vardı. Cihan korku dolu gözlerle beni izlerken delirmiş olmamdan korkuyordu sanırım.
Lilya, nasıl ki kalbimin üzerinde tepinmişti ben de onunkinde tepinecektim. Aşık edecektim kendime. Sik gibi onu ortada bıraktığımda ise kıçımla gülecek işte o zaman dostlarının bir bir tutuklanmasını izletecektim ona.
Kendisi yalvaracaktı bana, onu tutuklamam için... Zevkle takacaktım kelepçeyi. Ne de yakışacaktı bir zamanlar hayallerimi süsleyen bembeyaz tenine gümüş rengi kelepçeler...
X O X
HEYOOO! SONUNDA YEKTA'NIN DA KİM OLDUĞUNU ÖĞRENDİNİZ...
PEKİİİ BLACK'İN YEKTA OLDUĞUNU KİM TAHMİN ETMİŞTİ BAKALIM?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...