Cengiz'i garajdan kovduğumdan beri neredeyse bir hafta geçmişti. Dostlarım her anımda yanımda olmuş, taşınmak için gerekli her türlü ayak işlerini hızlandırmak adına ellerinden geleni yapmışlardı.
Eve bugün itibariyle yerleşmiştim. Ekip asıl plana dahil olmadan önce Yekta'nın güvenini kazanmalı hatta kendimi ona beğendirmeliydim.
Yekta'nın sosyal medyası olmadığı için ne tarz kadınlardan hoşlandığını bilmiyorduk. Fakat Sezi ile saatler süren konuşmalarımızın ardından Yekta'nın yardıma muhtaç, narin bir kadının üzerinden güç gösterisi yapmayı seveceği yönünde karar kılmıştık.
Yekta ile ilk karşılaşmamız Şila'yı yürüyüşe çıkardığında olacaktı. Bu nedenle evde hazır bir şekilde ekipten gelecek yönlendirmeyi bekliyordum.
"Lilya hazırlan. Yekta, köpekle birlikte çıkış yaptı. Tahmini yarım saat sonra dönecekler." Sezi beni aradığında kabusumuz olan adamla karşılaşmak için yerimi almıştım. Aynı zamanda hem heyecanlı hem de korkuyordum.
Spor kıyafetlerimi giymiştim. Güya sabah sporu için koşuya çıkacakken apartman kapısında Yekta'yla karşılaşacaktım.
"Sokak başında göründüler. Sen hazır mısın?"
"Beklemedeyim."
"Son dokuz, sekiz, yedi..." Sezi'nin sesini daha fazla duymamak için kulaklığımı çıkarmıştım. Terli avuçlarımı üzerime silip derin bir nefes almıştım. Tam apartmanın cam kapısında Yekta'yı gördüğümde daha o açmadan kapıyı ona ben açmıştım.
"Aaa, günaydın." Saçma sapan enerjik bir neşeyle karşımdaki adamı selamlaşmıştım.
"Günaydın?" Buz gibi bir ses tonuyla benim kim olduğumu ve gereksiz neşemi sorguluyordu.
"Ben yeni komşunuzum. Ne? O köpeği benden uzak tut! Ben... Ben çok korkarım." Oscarlık bir performans sergiliyordum. Aslında tam bir köpek insanıydım. Korkuyor gibi yaparken sağa sola kaçmaya çalışıyordum. Hareketlerimi görünce, dünyanın en şımarık, en arkadaş canlısı Golden Retriever cinsi bu köpeğin oyun sanarak heyecanlanacağını biliyordum.
Üzerime atlamaya çalışan Şila beni yanıltmamıştı. Bir yandan bağırıyor bir yandan kaçıyordum.
"Şila dur kızım!" Yekta ise köpeğini zapt etmeye çalışıyordu. Şu ana kadar her şey plan dahilinde ilerliyordu.
Yekta son bir güçle köpeğini çektiğinde boş bulduğum yerden Yekta'nın üzerine doğru atlamıştım. Yekta ise, bir anlık refleksle üzerine doğru atladığım anda, köpeğinden uzak tutmak için kollarının arasına almıştı. Kafamı kaldırdığımda burun burunaydık.
Gözleri arabam kadar simsiyah, gece karasıydı. Nefeslerimiz birbirine değiyordu. Beyaz sabun ve traş losyonu kokuyordu.
Tam o anda heyecandan yerinde duramayan Şila bir anda havlamıştı. Havlamayı duymamla birlikte çığlığı basmam ve Yekta'nın kollarına bayılmam bir olmuştu. Dedim ya Oscarlık bir oyunculuktu benimkisi.
Yekta ilk başta ne olduğunu anlamamışsa da saniyeler içinde ağır çekim kollarından kayarken beni kucağına almıştı.
"Ah, Şila! Şu düşürdüğün duruma bak beni!" Bir yandan hayıflanıyor bir yandan da sanki kollarındaki elli kilo bir kadın değil de kuş tüyünden yastıkmış gibi rahatlıkla merdivenleri çıkıyordu.
Şila ise yeni bir arkadaş edindiği düşüncesiyle oramı buramı çekiştiriyordu. Başka zaman olsa Şila'nın o oynak götünü ısırır, ağzını burnunu yerdim. Fakat şu an bayılmış rolü yapmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Aventura"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...