Yekta ve Ceren, Çelik'in kafama dayadığı silahla ne yapacağını bilemez haldeyken bir anda sayı olarak üstün olmamızı fırsat bilip bize doğru bir adım daha yaklaşmışlardı.
"Yaklaşmayın! Tek bir adım daha atarsanız yemin ederim çekerim tetiği." Çelik'in sesinde korku yoktu. Aksine sanki bu tehlikeli durumdan zevk alıyor gibiydi. Timuçin ve Yekta'nın birbirlerine kaçamak bakışlar attığını fark etmiştim.
Arkadan gelen Minik ve diğerleri de fark ettirmeden usul usul çemberi daraltıyorlardı.
Üstünlük bizdeydi. Her türlü üç adama karşı, sekiz kişiydik. Tek sıkıntı kafama dayalı olan silahtı. Erken sevindiğimi belli edercesine hemen arkamızdan bir adamın sesini duymuştuk.
"Çocuklaaar, çocuklar insan misafirlerine böyle mi davranır? Ben size böyle mi öğrettim?"
Çelik, sesin geldiği yöne doğru dönünce, benim de görüş açıma sesin sahibi girmişti. Adamın uzun kürkü, kovboy çizmeleri, altın dişleri ve büyükçe bir yüzüğü vardı. Pis bir sırıtışla bize doğru geliyordu. Arkasında ise neredeyse bir ordu adam vardı. Korkuyla titriyordum. Kesinlikle kendim için değil, dostlarım için endişeleniyordum.
Adam bize doğru yaklaştıkça Çelik'in yanındaki diğer iki adam hazır ola geçmişti. Belli ki karşımızda duran adam patronlarıydı.
Adamın gözleri önce bana daha sonra dostlarıma kaymıştı. Kalabalığın içinden Timuçin'i seçtiğinde ise durmuştu. "Demek misafirperverliğimizi sevmedin... Üzdün ama bak şimdi beni..."
"Onu bırak. Bunlarla alakası yok Korhan."
Adam iğrenç bir kahkaha atmıştı. Ön dişlerindeki altın kaplamalar güneşte parlıyordu. Güldükçe çatallaşan sesi bir anda kesilmiş gözleri bir şahini andırmaya başlamıştı. "Oradan bakınca salak birine mi benziyorum ben, Timuçin?! Hı?" Adam başı ağrıyormuşçasına alnını tutmuştu. Yeniden kafasını kaldırdığında aynı iğrenç sırıtış vardı yüzünde. "Sence bu insanların dün yarışlarda ortalığı birbirine katan Maske olduğunu bilmiyor olabilir miyim?"
Adam birkaç saniye söylediklerini anlamlandırmamız için susmuşsa da gözlerini bana çevirmişti. "Adamlarıma yalan söylediniz küçük hanım. Yok balayıydı, yok eşimle tatildi... Sizce arabamı itibar yarışında gördüğümde tanıyamam mı sandınız?"
"Açıkçası itibar yarışını izlemeye gelmezsin sanmıştık." Boğazımı sıkan eller sesimin rahat çıkmasını engelliyordu.
Adam söylediklerimle gülmeye başlamıştı. "Çelik elini biraz gevşet, küçük hanımı boğmaz istemeyiz değil mi?"
Çelik istemeyerek de olsa boğazımı hafifçe gevşetmişti. Yeniden derin derin solurken ciğerlerimden gelen öksürüğe engel olmaya çalışıyordum.
"Arabanı getireceğiz Korhan. Bırak herkesi. Bizden alabileceğin başka bir şey yok. Ha illaki ben can almak istiyorum diyorsan, bak ben buradayım." Timuçin bir adım öne çıktığında tüm silahların namlusu ona çevrilmişti.
Yüreğimiz ağzımıza gelmişken Korhan denilen adam, ateş edilmemesi için adamlarına işaret verdiğinde hepimiz bir oh çekmiştik. "Canını ne yapayım ben senin be? Ama şurada yanılıyorsun, sizden alabileceğim çok güzel bir şey var."
"Ne? Ne istiyorsun?" Minik, arkadan seslenmişti.
Korhan, Minik'i görmezden gelerek Timuçin'e bakmaya devam etmişti. "Ben parama bakarım memur bey! İster yarışta birinci olup ödül parasını alın, ister başka bir yerden bulun beni ilgilendirmez. Yarış sonuna kadar araba sizde kalmaya devam edecek, yarıştan sonra bana arabayla birlikte iki yüz bin lira getireceksiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Adventure"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...