TÜMER

30 5 4
                                    

Açıkçası biz de Tümer'e güvenmiyorduk. Bizi yarış sonrası tebrik etmiş olabilirdi veya bunca zaman boyunca haksızlıkları dile getirdiği için canıyla tehdit ediliyor da olabilirdi fakat bizi tanımıyordu. Doğruyu söyleyip söylemeyeceğinden asla emin olamazdık. Ayrıca bizi satmayacağından da... Bu yüzden Yekta, tamirhaneye giden yolu es geçmiş ve ıssız bir yer buluncaya kadar sürmeye devam etmişti.

Yekta, kontağı kapatır kapatmaz arabadan önce Tümer inmişti. "Dökülün bakalım! Benden ne istiyorsunuz?"

"Osman ve Sabri'nin yarışlarda şike yaptığını biliyoruz." Minik söze girmişti.

"Onu sağır sultan bile biliyor..." Resmen gıcıklık abidesiydi bu adam. Minik'in bir gözünün seğirdiğini görebiliyordum.

 Minik'in bir gözünün seğirdiğini görebiliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(TÜMER)

"İki saniye susar mısın?" Minik'in siniri sesine de yansımıştı.

Tümer'in bundan korktuğu söylenemezdi aksine ukala tavrını sürdürmeye devam ediyordu. Sanki lütfetmişçesine devam etmişti. "Tamam öyleyse, buyurun koca adam sizi dinliyorum."

Minik'in her zaman mantıklı yanını görmeye alışık olan Yekta, Minik'in Tümer'in üzerine atılmasını son saniye durdurmuştu. Minik'le göz teması kurmaya çalışarak ağzının içinden, "Sakin ol." demişti.

"Şehirdışından geliyoruz. Yarışlarda izledin zaten bizi. Biz buraların kurallarına da güç dengesine de yabancıyız." Üç adamın ortamı gerim gerim geren enerjisinden sıyrılmak için söze ben dahil olmuştum. Sesim biraz önce kurşun yağmuruna tutulan biri için ve bu ortama nazaran fazlasıyla uysaldı. Tümer tek kaşını kaldırmış gözlerini bana dikmişti.

"Buraya para kazanmak için geldik. Bizim şehrimizdeki yarışlar şu an için durduruldu..."

Tümer sözümü kesmişti. "Sebep?"

Gözlerim önce Yekta'ya daha sonra da Minik'e kaymıştı. Bu soruyu nasıl yanıtlarsam yanıtlayayım Tümer'in bizi satması halinde zaten yeterince yüzlerimizi göstererek risk almıştık.

Derin bir nefes alarak devam etmiştim. "Özetlemek gerekirse, bizim şehrimizdeki yarışlar, sizin şehrinizde yapılan yarışların daha illegal, daha tehlikeli hali. Ve sizin adınıza ne mutlu ki emniyetle işbirliği içinde sürdürebiliyorsunuz bu düzeni. Bizim öyle değil..." İstemsiz bir şekilde arap saçına dönen ilmek ilmek işlediğimiz eski hayatlarımızı düşününce sesim burulmuştu. "Konu zaten bu da değil, bizim şehrimiz fazlasıyla karıştı. Yeniden bir düzen oturtulmaya çalışıyor. Kartlar yeniden dağıtılacak, güç dengeleri şu an stabil değil. Ve bunun içinde emniyet de var. Bu yüzden güçlenebilmek, yeniden devam edebilmek için paraya ihtiyacımız vardı. Biz de buraya geldik..."

Tümer, samimi açıklamalarım karşısında şaşkınlığını gizleyemiyordu. "Tamam, anladım ama bunun benimle ne ilgisi var?"

"Öncelikle, Osman yarışları kazandığı müddetçe biz para kazanamayacağız..."

"Delirdiniz mi siz? Siz daha rahat para kazanın diye beni riske attığınızı mı iddia ediyorsunuz?"

Bu sefer benim de kaşlarım çatılmıştı. "Yedi aylık mısın sen Tümer? Bitirmeme müsaade eder misin?" Tümer belli ki benden böyle sert bir çıkış beklemiyordu. Devam etmem için sustuğunda yeniden söze başlamıştım.

"Öncelikle, Osman yarışları kazandığı müddetçe biz para kazanamayacağız, ikinci olarak yarışı kazanamazsak eğer arkadaşımızı kurtaramayacağız..." Konuya nasıl gireceğimi, nasıl devam ettireceğimi bilemez haldeydim. Karşımızdaki insan fazlasıyla gıcık biriydi. Başka bir ipucumuz olsa bir saniyemi bile bu adamla harcamazdım fakat elimizdekiyle yetinmek zorundaydım. "Korhan... Araba kiralama şirketi... Tanıyor..." Sorumu tamamlamama gerek yoktu. Tümer, bir anda ellerini saçlarından geçirmiş volta atmaya başlamıştı.

"Yeniden başlıyoruz... Lanet olsun! Siktiğimin hayatı neden kaçıyorsam onu karşıma getirip duruyor!" Tümer ufak çaplı bir histeri krizine girmiş olabilirdi. Kafasına vuruyor, kendi kendine söyleniyordu.

"Tümer? Yardımına ihtiyacımız var. Korhan denilen adam arkadaşımızı rehin tutuyor. Sabri ve Korhan'ın aralarındaki bağı çözmeye çalışıyoruz. Korhan bizden iki yüz bin lira istedi. Eğer kazanamazsak arkadaşımızı alamayacağız. Ve üstüne üstlük yaralı... Şike yapıldığı müddetçe de kazanabilme ihtimalimiz yok. İki ucu boklu değnek anlıyor musun beni? Şikeyi kanıtlasak bile eğer Korhan, Sabri için çalışıyorsa zaten arkadaşımız tehlikede demektir..." Hızlı bir şekilde tüm olanları sıralamaya başlamıştım.

"Dur! Dur, bir saniye! Ne?" Tümer bir anda gözlerini bana dikmişti.

"Durum bundan ibaret. Hem arkadaşımızı kurtaracak hem şikeyi ortaya çıkaracak aynı anda bir plan yapmamız gerek..."

Tümer hepimizi tek tek tarıyordu. Kafasında bir şeyleri tarttığını anlayabiliyorduk. "Ne yani bu adamlardan korkmuyor musunuz?"

"Ne?" Yekta'nın sesi alaycı çıkmıştı.

"Belli ki, siz hala neyle uğraştığınızı tam anlamadınız. Yoksa..." Tümer, işaret parmağını Yekta'ya uzatmıştı. "Bu şekilde kendinizi bir bok sanmazdınız."

"Tümer!" Artık sabrımın son demlerindeydim. "Senin için mert biri dendi. Enerjini bizi kaşımaya çalışmak yerine ortak düşmanlarımıza mı yöneltsen?"

Tümer'in omuzları düşmüştü. "Anlamıyorsunuz... Ülkenin en zengin ilk beş ismini düşünün... Düşündünüz mü? Hah, Sabri o beş isimi bile ikiye katlar. Fakat korkmanız gereken şey parası değil, bu adamlar tehlikeli, acımasız. Saltanatlarını nasıl kurdular sanıyorsunuz? Niçin Osman'ın şike yaptığını söylediğim günden beri kaçıyorum sanıyorsunuz? Bu adamların bu tarz bir şeyin dile getirilmesine bile tahammülü yok anladınız mı?"

"Yok, sen bizi anlamıyorsun. Korhan denilen adam iki yüz bin karşılığında dostumu rehin aldı!" Yekta'nın siniri kasılan çenesinden anlaşılıyordu.

"Bize yardım et Tümer. Korhan ve Sabri'nin arasındaki ilişkiyi çözmemiz ve Osman'ın şike yaptığını kanıtlamamız lazım."

"Bu işten benim karım ne?" Tümer, kollarını göğsünde birleştirmişti. Aykan'ın anlattığı gibi biri asla değildi. Ya da insanları gıcık etmekten zevk alıyordu, bilemiyorum.

Minik ani bir refleksle Tümer'in yakasına yapışmıştı. "Kar mı istiyorsun? Özgürlük gerizekalı! Özgürlük! Bir fare gibi yaşamamak, beşinci sınıf bir pavyondan deli danalar gibi kaçmamak!"

Tümer yavaşça ellerini Minik'in ellerine koymuş ve yakasından çektirmişti. Yakasını düzeltip devam etmişti. "Siz de şakadan hiç anlamıyorsunuz ya."

Sinirlerimiz harap olmuştu. Tümer'in böyle biri çıkacağını bilseydik buraya kadar gelir miydik, kurşun yağmurundan götünü kurtarır mıydık, bilemiyorum. Bildiğim tek bir şey varsa o da, burada oyalandıkça şansımızın azaldığıydı.

"Yardım edecek misin?"

Tümer kafasını sallamıştı. "Edeceğim, edeceğim ama bir söz vermeniz gerek."

"Ne?" Yine laubali bir tavırla, saçma sapan bir şey söylemesini bekliyorduk.

Fakat... Tümer'in tüm ukalalığı uçup gitmiş, gözleri nefretle parlamaya başlamıştı. "Benimle Sabri'yi devirmek için yola çıkan herkes onun götünü öptü! Benimle bu yolun sonuna kadar gideceğinize, kaypaklık yapmayacağınıza söz vereceksiniz!"

İstemsiz boğazımdan bir kahkaha kopmuştu. "Sen bizi hala tanımıyorsun!"

X O X

Tümer karakterini nasıl buldunuz?

Sizce Maske, bu durumdan da kurtulmayı başarabilecek mi?

MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin