Dostlarım da bu yeni tanıdıkları kadının bize yapmış olduğu paha biçilemez jestin minnetini yaşıyordu.
Yeliz gittikten hemen sonra Minik ve Kurt'u Hilmi'nin evine göndermiştim. Tüm eşyalarımızı toplayıp evi buldukları gibi bırakmalarını tembihleyip takip edilmediklerine emin olduktan sonra buraya gelmelerini söylemiştim.
Minik ve Kurt da yanımıza katıldıktan sonra uykusuz ve sefalet içinde geçirdiğimiz iki günün ardından herkesi serbest bırakmıştım. Dağ evi o kadar büyüktü ki, evde herkes bir oda seçmiş olmasına rağmen boş kalan bir sürü oda vardı. Yeliz'in ekip arkadaşlarıyla kaldığı bu ev toplu yaşama uygun dizayn edilmişti. Bir sürü duş, bir sürü tuvalet... Lüks bir yurdu andırıyordu.
Hepimiz bir köşeye çekildikten sonra dahi beynim uykuya teslim olamamıştı. Yekta'yla karşılaşmayı istemiyordum. Kalbim hala kanıyor ve kabuk tutmamıştı. İyileşmem şu an için imkansız gibi geliyordu. Zaman... Zamana ihtiyacın var Lilya. Şimdi bunları düşünmenin sırası değil. Şimdi başınızdaki belayı def etmek için güçlerinizi birleştirme zamanı...
Beynimde yalnızca tilkiler değil tüm hayvanlar alemi tepişiyordu. Göz kapaklarım kendini rahat yatakta güvende hisseden bedenime teslim etmiş, dünya kararmaya başlamıştı.
"Lilya kalk! Gelen var!" Kurt'un telaşla sarstığı bedenim fişek gibi ayağa dikilmeme sebep olmuştu. Kurt'un bir elinde silah vardı.
Koşturarak aşağı kata inmiştik. Tüm dostlarım tetikteydi. Minik elindeki silahla pencereden bize doğru yaklaşan araca bakıyordu.
Araba dağ evinin bahçesinin önünde durduğu anda Minik evden çıkarak silahını arabaya doğrultmuştu. Arabanın penceresi açılmış bir el teslim olur gibi havaya kalkmıştı.
"Sakin olun! Benim! Cihan!" Sesi işitir işitmez Minik'in önüne koşmuştum.
"İndir silahını Minik."
Cihan tedirgin hareketlerle arabadan inmiş ve bagajına yönelmişti. "Çetin! Yardıma ihtiyacım var." Minik, elindeki silahı beline takıp Cihan'a yürümüştü. Birbirlerine bir süre sessizce baktıktan sonra dostane bir şekilde tokalaşmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKE - Pistlerin Sahibi (TAMAMLANDI)
Pertualangan"On dakikaya oradayım." "Ben temiz demeden gelme. Kendini riske atma. Duydun mu beni? Lilya?" Cevap vermeden kulaklığıma basarak görüşmeyi sonlandırmıştım. Kanım kaynıyor, direksiyonu kavrayan avuçlarım kaşınıyordu. Ağzım kulaklarımda, keyfime ise d...