Derine indikçe her hatıra acıtır.
Ateş sarmış zihnimin duvarlarını başımı ellerimin arasına alarak sıkmak, sertçe bıraktığım her solukta ruhumu bir camın içinde çırpındıkça çığlık çığlığa güçsüz düşüren her şeye nefretle öfke kusmak istiyordum. Bacağım stresten sallanıyordu ve bu dizimin acıyarak artık dur emri verircesine hareketlerimi kesmeme neden oldu. Arabayı sinyal vererek kenara çektiğimde derin bir nefes döküldü dudaklarımdan. Kendimi o kadar gergin ve sebepsizce öfke dolu hissediyordum ki, bu araba kullanırken gözlerimin önünde belirsiz birkaç buğu ile dalgınlaşmama neden oluyordu. Biraz önce kaçıncı kez korna ile uyarıldım sayamadığım kadar çoğalmıştı bu durum.
Yüzümü sertçe sıvazlayarak başımı koltuğa yasladım, gözlerim kapanmış dudaklarım gözlerimin ardında beliren sızı ile boğazımı acıtırken yutkunmak eziyet olmuştu. Buz kesen ellerimle ensemi kavradığımda soğuk biraz için sakince nefeslenmem adına çareydi sanki. Lakin başımı öne düşürerek ellerimi kucağıma indirdiğimde bu kez yumuşak bir nefes vererek titreyen dudaklarım ile elimi kabanımın üzerinden usulca karnıma sardım.
Her defasında kalbimi tekleterek göğüs kafesimi acıtıyordu. "Yorgunluktan mı dersin?" kısıktı sesim, arabanın içine dağılırken ben dahi duyamayacak haldeydim. "Bilmem," dedim omuz silkerek. "umarım kötü bir şey değildir. Ama... korkuyorum." sesim titrekçe çıkıyordu. "Lütfen," diyebildim güçlükle. "sana alışıyorken lütfen gitme."
Bugün, okuldayken ders sırasında karnımda öylesine keskin bir sancı hissetmiştim ki geçen gün ki gibi, bu nefesimi kesmeye yetecek kadar şiddetliydi. Öğrencilerim korkmasın diye ufak bir mola vererek çıkmıştım sınıftan. Lavaboya gittiğimde ise kanamam olduğunu görmüştüm.
Bu, bu öylesine korkutmuştu ki, iki saattir içimi sıkıştırıp nefesimi kesercesine bir sancı ile baş etmeye çalışıyordum. Yüreğimi sızlatıyordu düşüncesi, öyle güçlüydü ve öyle ele geçirmişti ki her zerremi, kafamın içindeki sesler boğazımı bir urgan gibi sararak ayaklarımın altındaki tabureyi tekmeyle iterek boğuyordu, acıtıyordu. Olmaması gerekti, bu sancılar normal değildi, kanamam olmaması gerekti.
"Lütfen," daha yavaş okşadım karnımı, diğer elimi de sararak sarıldım ona, orada olduğunu bilerek, düşünerek, orada oluşuna alışarak, olmasını isteyerek. "sana alışıyorum, sana bağlanıyorum lütfen kötü bir şey olmasın." gözlerim acıyordu, ağlamamak için kendimi o kadar çok sıkmıştım ki boğazımdaki düğüm canımı yakar olmuştu. "Hem," dedim buruk bir tonda. "daha babana söyleyemedim, eğer..." dudaklarım titredi. "eğer sana bir şey olursa o da mahvolur." acırdı canı, sanırım. "İyi ol," avucumla okşadım daha yavaş bir halde. "lütfen. Yalvarırım iyi ol."
Göğsümün orta yerine dokunmuş bir kıvılcım sanki gözlerimden bir damla aksa harlanıp da alev alev yakacaktı bedenimi. Dolu doluydu gözlerim, kirpiklerim kırpışsa yanağıma sızacaktı damla. Korkuyordum. Daha birkaç gün olmuştu varlığını öğreneli, alışmaya çalışırken, onu sevmeye cesaret edebiliyorken bir şey olmasın. Yalvarırım. "Ben sana söz veriyorum bir daha ağlamayacağım diye, sen beni korkutuyorsun, hiç anlaşamıyor gibiyiz?" dokunmaya kıyamaz bir halde gezindi avucum karnımda. Gözlerimi çekemiyordum, sanki bakarsam hep orada olacak, başımı kaldırırsam kaybolacak gibiydi. Derin bir nefes vererek gözlerimin altını sildiğimde elimi karnımdan çekmeden yeniden çalıştırdım arabayı. Tek elle kullanmak hızımı olduğundan daha yavaşa düşürürken aldanmadım, elimi çekmektense iki saatte giderdim, yine giderdim.
Küçük küçük okşayarak tutunduğunu umut ederek, dudaklarımda beliren fısıltı gibi dua ile ne o yol bitti, ne de içimdeki korku dindi. Ellerim buz kesmiş ruhum sıkışıp kalırken canımda, verdiğim her nefes zehirdi sanki bana. Arabayı park ederek kolundaki saati kontrol eden Zerrin teyzem ile rahatlamaya çalıştığımda çantamı almış ve inmiştim. Beni gördüğünde ise yüzündeki gülümseme büyürken kollarımı sımsıkı sardım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLRUBÂ
Action"Yanlış yerdesin öğretmen hanım." hayal kırıklığı ruhumu parçalıyordu, lakin dinmiyordu belki de son kez akıtıyordu gözyaşını Ahu. "Yolun ben değilim, olmak istediğin yer yanım değil. Orası zaten birisine aitken, çıkmaz sokaklarda kayboluyorsun." ...