Feneri denize doğru tutuyorduk; Mümin abi yüzeyde, Hüseyin abi yüzeyde, Engin abi ve Kaya abi baygın şekilde yüzeydeydi fakat Rıfat görünürde yoktu.
Bir anda Rıfat'ın yokluğunu fark edince "Mümin abi Rıfat, Rıfat yok" diye bağırdım. Mümin abi bana bakıp merdivenleri işaret etti, merdivenlere bakınca Rıfat'ın merdivenlere sarıldığını ve oradan denizden çıkarılanları izlediğini gördüm ve derin bir oh çektim.
Bir kaç dakika sonra herkes geminin güvertesindeydi. Tüm ekip tekrardan beraberdi. Kaya abinin nabzı atıyordu fakat Engin abinin nabzı çok yavaş atıyordu sanki 1 saniye atıyor 3 saniye atmıyor gibiydi.
Bir şeyler yapmalıydık fakat yapamıyorduk, galiba Engin abiyi kaybedecektik.
O sıra size yaşadığım o duyguları anlatayım herkesin eli ayağı birbirine karışmış gibiydi. Hava kapkaranlık ve tek aydınlık dolunaydı.
Ah böyle gözyaşın gelir gibi oluyor fakat gelmiyor öyle bir duyguydu.
Mümin abi bize baktı "herkes gitsin uyusun, yarın yeni bir güne uyanacağız. Bir gönüllü Enginin yanında kalsın, Rıfat'ta babası Kayayla beraber kalsın" dedi.
Ben bunu duyunca Engin abinin kaybolmasının sebebinin ben olduğumu düşündüğüm için "Ben engin abiyle kalırım" dedim.
"Tamam" dediler ve herkes odalarına çekildi.
Engin abiyi bir battaniyeyle serdim üzerine bir yorgan attım ve geminin güvertesinde Engin abinin başında oturuyordum, arada sırada nabzını bakıyordum fakat durumu kötü gibiydi.
Saat gece 2 olmuştu. Engin abinin durumu iyice kötüleşiyordu. Nabzı durmuş gibi çok yavaş atıyordu. Ben ise yanında çaresizce oturuyordum.
Hava çok karanlıktı, tek aydınlık dolunaydan geliyordu, onun da önünü bulutlar örtünce iyice zifiri karanlık oluyordu.
5-10 dakika sonra el feneriyle birinin bize doğru geldiğini gördüm. Bu gelen Murat abiydi.
Selam verip yanımıza oturdu. Murat abi gelince çok sevinmiştim. Kendisi sürekli kazan dairesindeki sistemlerle ilgileniyordu, o yüzden geminin üstüne pek çıkmazdı.
Eliyle Engin abinin elini tuttu, bir şeyler okuyup sonra uzaklaşıp gitti. Selam vermesinden sonra hiç bir şey dememişti. Sadece engin abiye bir şeyler okuyup geri gitti.
Hemen Engin abinin nabzını kontrol ettim, nabzı düzene girmiş gibiydi.
O gece sabah 04:00 da Engin abi gözlerini açtı "Önderrr" dedi."Abi uyandın demek abim benim" dedim ve Engin abiyi öptüm.
"Önder beni dinle" dedi sesi çok kötüydü.
" Onlar hala gemide oraya gidin, geminin 3. Kapısından girin onların hepsi orada" dedi ve gözlerini geri kapattı.
Nabzına baktım nabzı yoktu, ciddi ciddi Engin abinin nabzı yoktu ve kalbi atmıyordu.
O Gece Engin abim kollarımda can verdi, son sözleri de bu oldu.
Sabah olduğunda o gemiye ben gidecektim ve 3. Kapıdan ben girecektim tüm sırrı öğrenecektim bunun ne olduğunu ben çözecektim, aklıma koymuşdum.
" O gece herkese haber verdim ve sabaha kadar ağladım, ağlarken uyumuşum. Uyandığımda Hava aydınlıktı 15.06.2011
Ertesi gün uyandığımda gözyaşlarım gözlerimde kurumuştu ve başım ağrıyordu, ağzım 2-3 gündür yemek yememişim gibi iğrenç kokuyordu.Uyandığımda etrafıma baktım kimsecikler yoktu ve bir kıyıdaydık.
Birkaç saat sonra yanıma Rıfat geldi "Önder, o gece için özür dilerim kusura bakma babam için korktum sana o yüzden vurdum" dedi ve bana sarıldı.
Bende Rıfat'a sarıldım ve beraber ağladık.
Rıfat'a sordum "Rıfat neden kıyıdayız yani dün kıyıya falan çok uzaktık bugün nasıl kıyıdayız?" dedim.
Rıfat yüzüme baktı "Ne dününden bahsediyorsun" dedi.
"Rıfat dalga geçme dün engin abiyi kaybettiğimiz gece" dedim.
"Ahh benim Önder kardeşim 2 gündür baygınsın ve uyanmıyorsun sürekli nabzını kontrol ediyoruz fakat normaldin kimse uyandırılmanı istemedi" dedi.
"Ne diyorsun oğlum sen benim yapmam gereken şeyler var" dedim.
Rıfat bana baktı "ulan deniz ortasında yapacak neyin olabilir" dedi.
Bir anda doğruldum ve gemiden çıktım ve deniz kenarına indim. Etrafıma bakıyordum amcamı arıyordum ve amcamı gördüm.
Amcama doğru giderken amcamda beni görmüş olacak beni süzdü "Önderr" dedi ve bana doğru gelmeye başladı.
Yanıma geldiğinde "korkuttun be oğlum" dedi.
"Amca beni boş ver biz nereye geldik" dedim.
"Bangladeş'e geldik oğlum, Engin'in naaşını uçakla göndereceğiz İstanbul'a, Kaya ve oğlu Rıfat'ta gidecek, sende git dedi.
Artık bu gemide duramazdım, tamam amca dedim. Hemen gemiden eşyalarımı alıp çıktım gemiden. Murat abiyle vedalaşmak istedim ama bulamadım onu ne kadar arasam da. Neyse gelince İstanbul'da görüşürüm dedim.
Sonun da İstanbul'a gelmiştim. Ertesi gün Engin abiyi defnettik. Gemidekiler hariç tüm firma çalışanları oradaydı.
Ama, benim aklımda hala denizdeydi...