Gizemli Orman 5

1.4K 49 0
                                    

Başımdan geçenleri uzun uzadıya bir de ona anlattım. "Bu gece de gidecek misin oraya?" dedi.

Ben, "bilmiyorum, sence gitmeli miyim hocam?" diye ona sordum.

"Hayır, önce bazı şeyler yapalım sana yardımcı olacağım" dedi.

Ben de ona bizim eve gitmemizi teklif ettim. Zira oranın bana huzursuzluk verdiğini söyledim.

Tamam diyerek bazı kitaplar alması gerektiğini söyledi ve geri gitti.

15-20 dakika sonra yanıma gelerek yola koyulduk. Yol boyunca çoğunlukla hoca konuştu. Bunun nasıl bir ilim olduğundan bahsetti.

Kendisine gelen hastaların ise çoğunluğunun maalesef psikolojik sorunları olduğundan ve onlara aslında bir şey yapmadığından onlara verilen muskaların sadece kendilerini güvende hissetmesi için verildiğinden bahsetti durdu.

Ben de bu işin aslında bir sahtekârlık olduğunu söylediğimde, "hayır" diye karşı çıktı, "bak ben onlara aslında üzerinde büyü veya musallatlık bir durum yok desem içleri rahat etmeyecek ve arayışlarına devam edecekler.

Oysa ben onların sıkıntılarını giderdim diyerek ve onların bu işi ciddiye almalarını sağlamak amacıyla paralarını aldığımda kendilerinin tam bir inançla psikolojilerinin rahatladığını ve birçoğunun tamamen rahatlayıp kurtulmalarına vesile oluyorum," dedi.

"Yani anlayacağın bir nevi psikoterapist görevi görüyorum," dedi.

Ama gerçekten sıkıntı çekenler geldiğinde onlardan zaten para almadığını, onların problemlerinin çözümünü sağladığında da inançlarının da, daha da sağlamlaştığından ve bunun ona bağlı olan hizmetlisi ile aralarında bir anlaşma olduğundan bahsetti.

Hizmetlisi dediği Cin ona yardım etmeyi kabul etmek için hocadan bazı istek ve şartları olmuş.

Bu şartlardan birisiymiş söylediğine göre.

Fakat benim durumum çok farklıydı. Hocada ilk defa senin gibi birisi ile karşılaştım dedi bana. Hizmetlisi olan Cin bana yardım etmemi ona şart koşmuş. Yoksa onun hizmetinden çıkacakmış.

Bu ise onun için çok büyük bir tehlike arz etmekteymiş. Bu Hoca aslında detaylı bir şekilde yaşadıklarımı anlattığım ve bana inanan tek kişiydi.

Eve geldiğimizde çantasından bazı Havas kitapları çıkardı. O Gece bu ilmi o kısacık zamanda anlayabileceğim kadar anlattı durdu.

İlk yaptığımız ise yine bir havas kitabında yazılmış olan bu tür şeylerden doğan korkularımın kaybolması için, bir nevi büyü veya dua ritüeli oldu.

Bana Yarın tekrar geleceğini ve yanında hizmetlisinin de olacağını söyledi. Sonra da ormana gidecektik.

Ertesi gün iş yerinde çalışma arkadaşım, "gittin mi hocaya" diye sordu.

O'na bir an şu boynundaki muskanın bir işe yaramadığını söyleyecek oldum ama vazgeçerek, "hayır gitmedim" dedim.

O gün yine patronlar iş yerine gelmemişlerdi. Eve geldiğimde hocayı beklemeye başladım. O sırada telefon çaldı arayan eşimdi. Bana nasıl olduğumu sordu. Ben de ona çok iyi olduğumu kendisini ve çocuklarımı çok özlediğimi söyledim.

Özlediysen çıkıp geleyim hemen deyince, birden telaşla, "Hayır" sakın gelme dedim.

Sonra kendime hâkim olmaya çalışarak, daha yeni gittiniz biraz tatil yapın, özleminizi giderin sonra nasılsa uzun bir süre daha gidemeyeceğini söyleyip ikna ettim.

Telefonu kapattığımda büyük bir pot kırdığımı ama onun tam olarak ne düşündüğünü anlamaya çalışırken kapı çaldı ve hoca geldi.

Az biraz hoş beş ettikten sonra hizmetlisi olan Cin'in neden gelmediğini sordum.

"Nasıl yani dedi görmüyor musun? O zaten yanımda" dedi.

Buna ikimiz de bir anlam veremedik. Hizmetlisi olan Cin'i göremiyordum. Neden bilmiyorum ama bu hocaya karşı güvencem tamdı.

Gece geç vakit olunca yola çıktık. Elime yine gece dürbünü ve feneri de aldım.

Yolda her zaman ki gibi yine köpekler bize eşlik etmeye başlamıştı. Fakat bu sefer bizden uzak duruyorlar ve sürekli havlıyorlardı.

Hoca onların cinleri hissettiklerini ve yanımızda hizmetlisinin olduğu için köpeklerin havladıklarını söyledi.

Yıkık dökük terk edilmiş eve geldiğimizde, "işte burası" dedim. Hoca ise bana evde bir şey olup olmadığını sordu.

Yok, ev bomboş neden diye sordum.

Hizmetlisinin o eve giremediğinden bir şeyin ona engel olduğundan bahsetti. Aklıma duvarda yazan yazıları söylemediğim geldi.

Onları da kısaca anlattım ve eve girdik beklemeye başladık. Ben sürekli ormanı gözetliyordum. Hoca ise bir şeyler okuyordu, yine aynı saatlerde görünmeye başladıklarında, "bak işte oradalar" dedim.

Hocadan ses gelmeyince hocaya dönerek baktım ama hoca pür dikkat kesilmiş ve duvarda beliren yazıları okuyordu.

"Bunlar" dedi. "İşte bunlar cinlerin eve gelmesini engelliyor ve hatta senin cinleri görmene sebep olan şeyler de bunlar" dedi.

Yazıların cinlerden kurtulmak için yapılmış bir büyü olduğunu söyledi.

Muhtemelen bu evi terk edip gitmelerinin sebebi de burada yaşayan insanların da bazı şeylerden şüphelenip bu yazıları yazdırmaları, ama daha sonra dayanamamış olacaklar ki terk edip gitmişler dedi.

Sonra beraberce cinlerin O günkü seanslarını izledik. Hocaya bir şey yapmayacak mıyız dediğimde, "hayır bu kadar büyük bir şey olacağını tahmin dahi etmemiştim. Bu yüzden hazırlıksızım sadece anlamaya çalışalım bugünlük yeter" dedi.

Sabah ezanlarında oradan ayrıldık ve ertesi gece için anlaşıp onu uğurladım. 

Üç Gölge Köyü ve Daha Niceleri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin