Dün gece yaptıkları ziyaretlere aldırış etmeden uyumuştum. Yarım yamalak bir uyku ile uyanıp dün geceki adam ile konuşmaya gittim.
Bir kafede buluştuk, o benden önce kafeye gelmişti bile.
"Dün gece rahat bırakmadılar değil mi" dedi gülerek. "Bilirim, zordur" dedi.
"Pencereden beni izlediklerini hissedebiliyordum" dedim.
"Bahadır bu anlaşma kağıdında bir rakam var, dikkatimi çeken... 23" dedi.
"Evet ne olmuş 23'e" dedim...
"Sen 23 yaşına girdiğin zaman onlar seni kendilerine alacak... " dedi.
Ben 23 yaşındaydım.
"Yanlış anlamazsan bir soru daha soracağım" dedi.
Dinliyordum.
"Annen ve baban Yalova'ya gittiğinde tarih neydi?" dedi.
Düşündüm... "23 Aralık 2005" dedim.
Söylediği her şey doğruydu. Korkmuştum.
Ortada bir büyü, bir anlaşma vardı ve kurban verilen beden benim bedenimdi.
Peki 23 yaşında ne zaman girdin diye sordu. Annemlerin gittiği günden 1 hafta önce doğum günümün olduğunu söyledim.
Ailene suç atmak istemem ama bu tarihlerin bu kadar denk gelmesi sence tesadüf mü? Ailen sana sırt çevirmiş olamaz mı? Dedi.
Böyle bir şeye ihtimal vermediğimi söyledim, o da çok üstelemedi.
Artık kurtulmak istediğimi söyledim. Onlardan kurtulmak istiyorsan istedikleri şeyi onlara ver, en kolay kurtulma yolu budur dedi...
Bunun imkansız bir şey olduğunu söyledim, elbette başka bir yol vardı.
Çayından bir yudum aldıktan sonra "bu gece bu işi açığa çıkaralım, çok tehlikeli olabilir ama yine de bunu yapmak zorundayız" dedi...
O lavaboya gitmek için izin isteyip kalkmıştı, ben de bu sefer direk babamı aradım.
Telefonu sinirli bir şekilde açmıştı... "Rahat bırak artık bizi" demişti.
Sessiz bir noktaya geçip konuşmaya başladım...
"Baba yarın Yalova'ya geliyorum her şeyi tek tek anlatacaksınız" dedim.
"Biz Yalova'da değiliz. Amcanlarla birlikte başka bir yere gidiyoruz. Eğer olanları öğrendiysen artık bizim peşimizi rahat bırak. Biz seni yaktık, ama sen bizim yaptığımız hatayı yapıp bizi arama" dedi.
Şok olmuştum, RA bu konuşmaları arkadan dinliyordu, haklı çıktığını anlamıştı.
"Dur bir dakika, annemi ver" dedim... "Annem bana bunu yapmaz. Ulan herkes satar ama annem yapmaz" diyordum.
"Onlar bize para verdi, güç verdi. Ben belki onların sağladıkları şeyler sayesinde tekerlekli sandalyeden kurtulup tekrar yürüyebileceğim. Affet bizi oğlum" dedi. Telefonu kapattı.
Mekanın masalarını, sandalyelerini yumruklamaya başladım. Hayatımda ilk kez sinir krizi geçiriyordum.
O güne kadar her gece türlü şerler yaşamıştım ama hiç biri bu telefon görüşmesi kadar bana koymamıştı.
Şu an en çok güvendiğim adam iki gündür tanışık olduğum RA'ydı.