Daha bir kere bile çalmadan eşim açtı telefonu. Sesi titreyerek konuşuyordu.
Tam bende seni arıyordum. Çok kötü bir rüya gördüm, sürekli ormanın içine girip kayboluyordun. Ne kadar yalvarsam da dinlemiyordun beni. En sonunda girdin ve bir daha geri dönmedin.
Eşimin sesi çok kötü geliyordu. Ben ise ondan daha çok korkmuştum aslında.
Ben iyiyim korkma, sadece kabus görmüşsün. Hadi biraz su falan iç kendine gelmeye çalış dedim.
Canım tekrar İstanbul'a taşınsak, burada bir iş bulup çalışsan olmaz mı dedi.
Aslından bende buradan artık gitmek istiyordum, çünkü bu iş çığırından çıkmak üzereydi.
Tamam canım bende senin gibi düşünüyorum deyip vedalaştık ve telefonu kapattım.
Daha tam güneş doğmamıştı, çok fazlada uykum vardı, fakat yine rüya görürüm diye korkudan uyuyamadım.
Yine kapı çalınacak, yine beni bir şeyler ormana çekecek diye ödüm çıkıyordu.
Masanın üstünde okuduğum kitabı kapatıp, kaldırdım kitaplığa. Rüya görmeme bu kitap bile sebep olabilirdi, bilemiyorum.
Biraz T.v ti açıp izledim. Güneş doğduktan sonra dışarı çıkıp hava aldım. İçimden bir ses hoca gidip durumu almam gerektiğini söylüyordu. Öylede yaptım.
Hocanın evine varıp kapıyı tıklattım. Hoca açtı kapıyı, içeri buyur etmeden kendisi dışarı çıktı. Bahçede bulunan sandalyelere oturduk.
Halimden korktuğumu anlamış olacak ki, ne oldu neyin var dedi.
Gece gördüğüm rüyayı harfiyen anlattım.
Biraz düşündükten sonra... Seni ormana çekmek için rüyana girmişler evlat. Belkide sen rüyada da değil, gerçekten gitmişsindir oraya dedi.
Olabilir miydi.
Yok hocam, çok yerlerde süründüm, üstüm başım kirlenmesi gerekirdi. Fakat hiç bir yerim kirlenmemişti.
Yine insaflıymış seninkiler. Aslında sana söylemedim korkma diye. Gece vakti evinden çıkıp ta, sabah ormanın en ücra köşelerinde ölü bulunan nice insana şahit oldum ben.
Hocam, bu ormanda, diğer ormanlarda olmadan başka bir şey var, fakat az çok sizde biliyorsunuz ve bana sözlemiyorsunuz dedim.
Evladım, bu ormanlar tekin bir yer değil, yani senin daha önce gezip piknik yaptığın ormanlar kadar masum değil.
Ben sadece senin merakını gidermek ve azda olsa seni onlardan korumak için yardım ettim. Lakin benim ilmin onlarla baş edecek kadar değil dedi.
Orası, büyük bir kafir cin kabilesinin merkez üssü gibi bir yerdir. Onunlarla baş edemezsin. Oraya giden insanlar, onlardan habersizdir. Sen nasıl olduysa veya ne yaptırsan bunun farkına varmışsın dedi.
