Nihat'la Nergis bağın öteki tarafına doğru yürüdüler, ben de kızla yalnız kalmıştım. Daha adını bile bilmiyordum.
Merhaba ben Kerim diye elimi uzattım. Bende Büşra diyerek cevap verdi.
Konuşmaya başlamıştık; neler yapıyorsun vs. gibi. O gün çok güzel geçmişti benim için.Karanlık çökmeye başlamıştı, kızları evlerine bırakmaya gittik. Bir daha ne zaman buluşuruz diye sormuştum.
Biri görürse laf yaparlar bu köy biraz böyledir, biraz zaman geçsin tekrar buluşuruz cevabını alınca aslında biraz yüzüm düşmüştü.
Nihat'la evin yolunu tuttuk. Biraz uzaktı bizim köye evleri, karanlık da çökmüştü.
Nihat'a, Lan oğlum o ormanın içinden geçmesek olmaz mı, farklı bir yol yok mu dedim.
Oğlum ne korkak çıktın sende, başka yol yok oradan gideceğiz dedi.Yine o kasvetli yola gelmiştik, berbat bir yerdi, ürkütücü sesler geliyordu her yerden. 1-2 tane neredeyse sönmüş lambalardan başka hiç bir şey yoktu aydınlat amaçlı.
O akşamda eve sorunsuz varmıştım. Geceleyin beni uyku tutmadı, teras vardı oraya çıkıp yaktım bir sigara.
Tüm gece Büşrayı düşündüm, galiba çok fena aşık olmuştum.
Ertesi gün uyandım her şey mükemmel gidiyordu, aşık olmuştum daha ne olabilirdi ki?
O gün her şey normal geçti, ertesi gün olduğunda Nihat'la buluşmuştuk. Büşraların yanına gidecektik, fakat gitmeden önce tam hatırlamıyorum sanırım sigara almak için bakkala uğramıştık.
Her neyse kızlarla yine aynı yerde buluştuk, Nihat'la Nergis yine farklı bir yere gitti, ben Büşra'yla baş başaydım.
Büşra'da benden hoşlanıyordu, gözlerinin içi gülüyordu çok belliydi. Havada o gün hiç unutmam gerçekten sıcaktı.
Biraz dolaşmaya başladık. Elimi tuttum, kalbim yerinden çıkacaktı sanki.
Sıcaktan bunalınca bir ağacın kenarına oturduk. Büşra'yla göz gözeydik, nutkum tutuldu adeta. Dayanamayıp dudağından öpmüştüm bir kere.
Sonra ne olduysa Büşra tedirginleşti ve eve gitmek istiyorum demeye başladı "çabuk buradan gidelim ne olursun hemen gitmek istiyorum" dedi.
Benimde içime bir ürperti düştü, anlatamam o anı, tüylerim diken diken olur hala.
Nihat'a seslendim hemen durumu söyledim. Büşra ağlamaya başladı. Nihat bana, oğlum ne yaptın kıza lan, bir şey mi yaptın doğru söyle dedi.
Yok abi ne olduysa birden oldu dedim.
Kızları evlerine bıraktık eve döndüm bende, fakat içim çok rahatsızdı, acaba ne oldu da böyle davrandı diye düşündüm tüm gün.
Neyse gece oldu yattım bende. Aşırı uykum gelmişti yatağıma yattım ve bir rüya gördüm, fakat rüya değildi sanki.
Etraf çok fazla karanlıktı, 5-6 metre ilerimde bir adam vardı, ama sanki adamda değil kafası eğik yere bakıyordu hiç bir şey demeden.
Birden kan ter içinde uyandım, gerçek den çok korkmuştum, elimi yüzümü yıkadım tekrar yattım o gün başka bir rüya görmemiştim..
Ertesi gün uyandım gördüğüm rüyanın etkisindeydim, rüyamı hemen anneme anlattım ayetel kürsi okudu üstüme, biraz ferahlık inmişti sanki.
Anneme, çıkmam gerek deyip evden çıktım, Nihatlara doğru gittim. Giderken yine o ormanlık yoldan geçmek zorundaydım. Gündüzde olsa hiç geçmek istemiyordum.
Ormandan normalin üstünde bir derecede korkuyordum, fakat başka bir yol yoktu, en azından ben bilmiyordum.
Seri adımlarla yürüdüm, açıklık alana yaklaşırken bir garip ses duydum, arkamdan gelmişti ses, dönüp bakmaya açıkçası cesaret edemedim.
Hemen koştum Nihatların evine doğru. Kapılarını çaldım halam açtı, oğlum ne oluyor sakin ol dedi.
Hemen evin içine girdim gerçek den ürkmüştüm, fakat durumu halama belli etmedim, bir şey yok hala Nihat nerede dedim.
Nihat geldi üst kattan seri bir şekilde.
Hacı hadi yürü gidiyoruz. Nereye oğlum dedim. Sen gel, kızların yanına gidiyoruz, Büşra seni görmek istiyormuş dedi.
Tamda isabet olmuştu, zaten onu görmek için can atıyordum..
Bu sefer Nihat beni farklı bir yere götürüyordu, daha önce gitmediğim bir yerdi biraz köye uzak bir yer.
Bağa gitmiyor muyuz diye sordum, yok kızlar buraya gelecek dedi.
5-10 dakika sonra Büşra geldi, fakat tek gelmişti yanında Nergis yoktu, Nergis'i sanırım annesi salmamıştı.
Nihat'a, biraz bizi yalnız bırakmasını söyledim.
Büşra biraz utanıyor gibiydi, hiç konuşmuyordu. Haklıydı aslında birden dudağına yapışmıştım geçen gün.
Seni öptüğüm için kızgın mısın bana dedim. Hayır dedi. Peki neden öyle davrandın, sanki bir şeyden korkmuş gibiydin dedim.
Yok ya bir şeyden korkmadım sadece biraz utandım ondan öyle davrandım dedi. Bana hiç mantıklı gelmemişti ama bozuntuya vermedim.
Biraz yürüyelim mi diye sordum. Olur dedi yürümeye başlamıştık.
Bir kenara oturduk yükseklik den köyü izliyorduk. Başını omzuma yaslamıştı 30 dakika kadar öyle oturduk.