Üstümü değiştirip kahvaltımı yaptım. Kalp ritmi tamamen düzene girmiş, kolumdaki serumu çıkarmışlardı.
Her ihtimale karşılık 1 gece daha kalın hastanede dedi doktor bey.
Çok kötü ve karmaşık bir rüya görmüş, dizilerin en heyecanlı yerinde bittiği gibi, benim rüyamda en heyecanlı yerinde bitmişti.
Gece olup uyuduğumda, acaba rüyanın devamını görüp, suçumun ve vebalimin ne olduğunu bilecek miydim?
Geceyi dört gözle bekliyordum. Uyumak ve rüya görmek, sorumun cevabını öğrenmek istiyordum.
Ve gece olmuştu. Tekrar rüya görebilme umuduyla yatıp, gözlerimi kapadım.
Yine uykunun bağrında, bu tuhaf rüyanın koynundaydım.
***
Artık sabah olmuştu, dışarı çıkıp çıkamayacağımı bilemiyordum. Bulunduğum yer onlara karşı mühürlüydü, ama dışarısı da aydınlıktı.
Hava açmıştı, ya hani korku da kalmıyor hava aydınlık olunca.
Kendimle ikilemde kaldım, ne yapacağımı bilemiyordum. Biraz hava almanın daha iyi geleceğini düşündüm ve dışarı çıktım.
Güneş gözüme vuruyordu ağaçların arasından. Ormanın içindeydim, gözle görülür bir şey yoktu.
Balta girmemiş bir orman gibi düşünün burasını.
Bulunduğum ağaç kavuğunun üstüne birçok simge kazılmıştı. Her halde mühüre ait simgelerdi bunlar. Ağacın etrafında bir yuvarlak çember vardı, güç çemberi gibi...
O çemberi geçmedim, o kadar da yemiyordu. Hava kararana kadar orada bekledim. Belki gidip yardım çağırsam benim için hayırlı olacaktı. Fakat nasıl yardım çağırayım dedim. Ulan rüyadayım ben şimdi.
Akşam olduğunda kavuğun içine tekrar girdim, bağdaş kurup Alas'ı beklemeye başladım.
Bir türlü gelen giden bir şey yoktu. Bir müddet sonra yerin titrediğini hissettim. Korkuyordum yine onlar gelecek diye.
Mühür kırılmış olabilirdi.
O titreme ile birlikte yerin altından çıkan duman ile birlikte Alas geldiğini belirtti.
![](https://img.wattpad.com/cover/110206373-288-k428676.jpg)