Adrese ulaştığımda 2 katlı bir müstakil ev buldum. Dış demir kapıyı çaldığımda kapı yavaşça aralandı ve ne istediğimi soran birisi çıktı karşıma.
Bende hocanın adını söyleyip kendisi ile görüşmek istediğimi söyledim. Kapıyı açarak içeri soktular beni.
O ufacık bahçede bekleyen 5-6 kadar daha kişi vardı. Bana sırayla içeri aldıklarını söylediler. Bende beklerken hayretler içinde diğer kişilere bakıyordum.
Bu tür şeyleri duymuştum ama kendim ilk defa böyle birinin yanına gelmiştim.
Beni içeriye çağırınca ne diyeceğimi düşünmeye başladım, diğerlerinin hastalıklardan veya musallatlardan sıkıntıları vardı ama benim durumum farklıydı.
Sıra bana geldiğinden kimse kalmamıştı ve tedirginlikle içeri girdim.
İçerisi loş ışıklarla aydınlatılmış her yerde nazar boncuklarının asılı durduğu garip bir dekorla süslenmiş ve oldukça hatta fazlasıyla kalabalık döşenmiş eşyalarla doluydu.
Bana masasının önündeki sandalyeyi göstererek, "gel otur anlat bakalım" dedi.
Bende oturdum, masada oturan hoca dedikleri kişinin hemen arkasında da heybetli başka biri ayakta bekliyordu.
Herhalde her türlü insanın buraya gelmesinden dolayı kendine bir de koruma tutmuş diye düşündüm.
Sonra tekrar, "söyle bakalım sıkıntın ne?" dedi.
Bir an düşünüp cinlerin konuşmalarını nasıl anlayabileceğimi ve onlara nasıl gözükmeden yanlarına yaklaşabileceğimi sordum.
Hoca gülümseyerek "bunu neden istiyorsun, onlar sana zarar mı verdiler" dedi.
"Yok hayır?" dedim.
"Ama ben onlardan korktuğum için yanlarına yaklaşamıyorum, onları çok uzaktan seyrediyorum" dedim.
Adam daha çok gülümseyerek, "demek onları görüyorsun bak sen şu işe. Tamam sen rahat ol biz şimdi bu olayı hallederiz, bir daha onları görmezsin hem zaten ne yapacaksın ki yanlarına gidip?" dedi.
Ardından da; "ben şimdi sana bir muska yazacağım sıkıntılarından kurtulacaksın" diyerek arkasındaki kalın kitaplardan birini çekip aldı.
Sonra eline beyaz bir kart alarak onunla rast gele bir sayfa açarak okumaya başladı.
Bende, "hayır" dedim, "ben böyle bir şey istemiyorum, sizin muskanızı istediğimi söylemedim. Bana onlara gözükmeden yanlarına yaklaşabileceğim bir şeyiniz var mı? yoksa ben gideyim," dedim.
Adam, "tamam madem muska istemiyorsun, benim de sana yapabilecek bir şeyim yok gidebilirsin" dedi.
Yerimden kalktım tam gidecektim ki dönüp tekrar sordum, "peki o arkadaki kitaplar havas kitapları mı? onları kaça satıyorsun?" diye sordum.
Bu sefer sert bir ifadeyle satılık kitabım yok, hem onlar havas kitabı falan da değil diyerek çıkıştı.
Oysa dikine dizilmiş o kitapların birinin sırtında kenzül havas yazıyordu ve o arkada dikilen adama, "kenara çekilsene sen, bak orada kenzül havas yazılı bir kitap var" dedim.
Birden hoca ayağa kalktı ve "sen ne dedin?" diye bana sordu.
Bana kızdığını düşündüğüm için hiçbir şey demeden ve buradan da bir şey elde edemeyeceğimi anlayarak çıkmak için kapıya yöneldim.
Tam gidecekken o arkadaki iri yarı adam nasıl olduğunu anlamadan önüme geçti. Hızına şaşırmış ve bana saldıracağı korkusuyla, "tamam bir şey istemiyorum kenara çekil de çıkayım" dedim.
O zaman arkamda kalan hoca, "sen onu görüyor musun? dedi.
"Bu zebani gibi adamı görmemem mümkün mü ki" dedim.
Bir sorun çıkmasına gerek olmadığını söyleyip sadece gideceğimi söyledim. O zaman hoca bana önümde duran kişinin ayaklarına bakmamı söyledi.
Ayaklarına doğru eğilip bakınca, ayaklarının ters olduğunu görüp korkuyla geri sendeledim ve kalktığım koltuğa düştüm.
"Bu nedir, neler oluyor?" diye odanın diğer tarafına kaçtım.
Masada ayağa kalkan hoca, "sakin ol" dedi ve yanıma geldi.
"Sen bu ilmi nereden aldın?" diye kolumdan tutarak bana sordu. Ben ise ona cevap veremiyordum.
Ayakları ters olan adamın yanımıza doğru geldiğinde, hızlıca kapıya doğru koşup dışarı çıktım.
Bahçe kapısı kapalıydı ve üzerinden atlanamayacak kadar yüksek olduğu için en köşeye kadar korkuyla kaçarak beklemeye başladım.
İçeriden çıkan hoca, "korkmana gerek yok" diye söyleye söyleye yanıma yaklaştı.
Sonra, "hadi sakinleş artık" diyerek tekrar koluma girdi ve bahçede bekleme sandalyelerine beni oturttu.
Ben oraya kabul edilen son kişi olduğum için başka da etrafta kimsecikler yoktu. Sonra bana, "anlat bakalım sen neler gördün, neler yaşadın böyle?" diye sordu.
Daha sakinlemiştim. Ama içeride böyle bir şeyin bizi izlediğini düşündüğüm için, "dışarı çıkmak istiyorum" dedim.
"O içeridekinden korkuyorum" dedim.
"Sen onun bir Cin olduğunu anladın mı?" diye sordu.
Ardından, "korkma O da bir Cin ama benim yardımcım sayılır. Sana yardım etmem gerektiğini de bana o söyledi. Bu bir nevi karşılıklı anlaşma" dedi, ardından dışarı çıktık.