Sahipli

2.7K 62 2
                                    

Hayatımın mahvolduğu yıllardı...

Size içimi dökeceğim; tamamen gerçektir, inanmayanlar ve korkanlar okumasınlar.

Lise hayatım nihayet bitmişti (2008), her ergen gibi yeni bir hayat, yeni bir düzen içine atılma peşindeydim.

Ailemle aram pek iyi değildi, fakat öyle çok da bozuktu diyemem, orta kıvamında geçinip gidiyorduk.

Kısmen fakir bir aile hayatım vardı, istediğim her şeye sahip olamazdım, fakat sahip olduklarımın kıymetini de pek bilemezdim.

Arkadaşım neredeyse hiç olmamıştı, aşk hayatım sıfırdı.

Her yaz mutlaka amcamlara giderdik veya onlar bize gelirlerdi.

Bu yaz biz onlara gitmiştik... Nereden bilebilirdim hayatımın, yaptığım bir hatadan dolayı alt üst olacağını? Geleceğe dair tüm planlarımın biteceğini, kendimi öldürmeyi bile düşüneceğimi?

Amcamlar ** şehrinin ** köyünde yaşıyorlardı, sadece onlarda değil halamlarda aynı köyde yaşıyorlardı.

Gittiğimizde en az 1 ay orada kalırdık. Köy nüfusu 100-150 geçmez, 2 dağ arasına kurulu ufak sayılabilecek bir köydü.

Ben hiç bir zaman pek gitmeye hevesli olmazdım, zaten asosyalin tekiydim, köyde ne işim vardı?

***

Köye varmıştık, eve yaklaştığımızda gözleme kokuları gelmeye başlamıştı bile, tüm aile toplanmış her yıl olduğu gibi bizleri bekliyorlardı.

Arabadan indik başta amcamın, tüm aile büyüklerinin ellerini falan öpme fasıllarını geçmiştik, zaten köye vardığımızda saat akşamın 9'u falandı.

Salona geçtik, her sene olduğu gibi aile sohbetleri yapıldı, hal hatırlar soruldu, sıkıcı sohbetler bilirsiniz.

Neyse yemek sofrası kuruldu yemeklerimizi yedik. Tüm gün yorulmuştuk yatma vakti gelmişti.

Ev pek büyük değil müstakil bir evdi, ben salonda yer yatağında tek uyuyacaktım.

Neyse o akşam zaten fazlaca yorulmuştum, yattım güzel bir uyku çektim.

Sabah erkenden kalktım kahvaltımızı yaptık, halamın oğlu var adı Nihat (adları değiştirerek yazacağım)

Nihat, benim belkide tek arkadaşımdı, belkide tek dostum. Çok güzel anılarımız vardı, güzel vakit geçirirdik.

O günde tıpkı eski günlerdeki gibi biraz gezmeye çıkmıştık, benim okulumdan söz açıldı,
okul nasıl gidiyor diye sordu. Bitti dedim sonunda, üniversite düşünüyorum.

Senden ne var ne yok?

Ne olsun be Kerim, aynı geçinip gidiyoruz.

Okumuyor musun dedim. Köy oğlum burası, ilk okulu zor bitirdim. Benim işim belli, babamın tarlasını sürerim, hayvanları beslerim. Başkada bir halt olmaz benden dedi.

Aslında Nihat hatırladığım kadarıyla küçükken okumaya meraklıydı, doktor olacağım deyip dururdu, ama onunda hayatı pek istediği gibi gitmemişti sanırım, belkide daha mutluydu böyle, bilmiyorum.

Ormanda geziyorduk, sohbet sohbeti açıyordu. Lan, senin bir kız vardı ne oldu, Nergis?

Nihat'ı bildim bileli nergisi seviyordu, Nergiste karşı köyden güzel bir kızdı, esmer güzeli derler ya hani.

Hala seviyorum oğlum, çocukluk aşkım bırakır mıyım, arada buluşuyoruz, yarın tekrar buluşacağız. Senide götürürüm, yanında takıldığı bir arkadaşı var tam sana göre dedi.

Tamam olur dedim.

Saat geç olmaya başlamıştı, hava kararıyordu hafiften. Eve dönelim, bizi merak etmesinler dedi.

Eve doğru yürüyorduk, ormanın içinden gecen bir yoldan. Zaten köy, 2 ormanın içine kurulmuş bir köydü, ürkütücü bir tarafı da vardı.

Eve vardık yine mis gibi gözlemeler yapılmıştı, hemen oturup karnımızı doyurduk. Sonra çaylar içilip sohbetler edildi geç vakte kadar.

Gece oldu benim yer yatağım hazırdı, herkes yatmış sadece ben ayaktaydım. Uyuyamıyordum, aklımda hep yarınki buluşma vardı.

Çocuk gibi heyecan yapıyordum, acaba nergisin yanında getireceği arkadaşı nasıl? Beni beğenir mi? İlk ne söylemeliyim diye aklımdan soruları geçiriyordum.

Sabah olmuştu, kahvaltı yaptıktan sonra babamlara; Nihat'la biraz işimin olduğunu söyleyip evden çıktım.

Köy kahvesine yakın bir yerde bulunan çeşmenin orada buluştuk. Nihat, nergislerle bizim bağın arka tarafında buluşacağız, yanında arkadaşını da getirecek sizi tanıştırırız dedi. Bende, iyi madem çok ısrar ettin diye cevap verdim. Artisttim ya hani..

Yola çıktık, bağa doğru giderken ormanlıktan geçmek zorundaydık. Her ne kadar daha hava aydınlık olsa da, ormanın ürkütücü bir yanı vardı, açıkçası tırsmıştım...

Bağa vardık, kızlar karşıda bizi bekliyorlardı. Ben baya bir heyecanlıydım, dün gibi hatırlıyorum.

Nergisle Nihat birbirlerine sarıldıktan sonra; Nihat, bu benim kuzenim Kerim, ** şehrinden yeni geldiler vs. diye beni anlatmaya başladı.

Nergisi zaten tanıyordum, fakat yanındaki arkadaşını ilk defa görmüştüm.

Çok güzel biriydi, hayatımda ilk defa aşık olmuştum. Hani ilk bakışta aşk derler ya, aynı öyle, ama her şey istendiği gibi gitmiyor işte...

Üç Gölge Köyü ve Daha Niceleri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin