Hakkını Helal Et Final

1.1K 44 14
                                    

Zeynep mi yalan söylüyordu, yoksa Ece evden çıkmak için, Zeynep yalanını atmıştı ortaya.

Zeynep tüm olayı, Ecenin ailesine anlattı, onlarda savcılığa gidip durumu bildirdiler. Ecenin mezarı açılacak ve cesetten DNA örnekleri alınacaktı. Bir hafta sonra mezarının kazılmasına ve cesetten örnekler alınmasına karar verildi.

Aradan günler geçiyordu. Ama katil daha bulunmamıştı. En ufak bir ipucu bile yoktu elimizde.

İnşallah DNA'lardan bir sonuç çıkar diye umuyordum. Çünkü katilin DNS'ı üstünden çıkabilirdi.

Her gece onu düşünerek uyuyor, çoğu zamanda rüyamda Eceyi görüyordum.

Yine bir rüyamda.

***

Okulun iki arka sokağında, yıkık binaların olduğu yerde, (Ecenin ölü bulunduğu yer) biraz kafamızı dağıtmak için dolanıyorduk, yanımda Ecede var. Ne gariptir ki sokak bomboş, sadece ben ve O..

Gökyüzüne baktım, gece çoktan kadifemsi zifirine bulanmış bile. Ne işimiz vardı gecenin bu saatinde bu ıssız sokakta..

Ece bir anda yanımdan uzaklaşıp kayboldu. Daha önce hiç demediği kelimeyi söylüyor giderken.

Beni kurtar, bana yardım et...

Ece neredesin, nereye kayboldun diye bağırdım arkasından. Fakat yoktu, kayıplara karışmıştı.

***

Fırlayarak uyandım yataktan, Ece rüyama girmişti yine. Acaba gerçekten yardıma mı ihtiyacı vardı. İçimdeki sesi dinleyerek, saatin kaça geldiğini umursamadan, gittim Ece'nin bedeni gibi küçük mezarının başına.

Mezarın yanına vardığımda, mezarın eşelenmiş olduğunu gördüm. Mezarın kenarlarında çizme izleri vardı ve izler daha bozulmamıştı. Hemen izin fotoğrafını çektim.

İzleri bozmadan mezarı incelemeye başladım. Biraz inceledikten sonra, Ecenin mezarından çıkarılıp, kaçırılmış olduğunu anladım.

Ece kime ne yapmıştı ki, dirisiyle işleri bittikten sonra, ölüsü bile rahat vermiyordu, bu eli kanlı psikopat katillere.

Polisi çağırmalıydım, topraktaki çizme izleri bozulmadan örnekler alınmalıydı.

Fakat çok geçti, çoktan esmişti rüzgâr ve bozmuştu çizme izlerini. Sadece telefonumla çektiğim tek fotoğraf kalmıştı geriye, delil olarak.

Hemen ayrıldım mezarın başından, yoksa bu olay benim başıma yıkılabilirdi. Direk rüyada gördüğüm sokağa koştum, zaten mesafe fazla yoktu, 5 dakikaya vardım oraya.

Gündüzleri bile ıssız olan bu virane yerde, gecenin bu saatinde tinerciler bile kalmamıştı.

Bakındım sağa sola, Eceye ait en ufak bir şey bulamadım.

Yol kenarda yıkık vaziyette olan evinlerden birinin içinde girdim. Tam bir çöplük yuvasıydı. Tinercilerin ve sevgililerin buluştuğu lanet yerlerden biriydi.

Biraz araştırdıktan sonra, Eceye ait olduğuna kesin emin olduğum bir parça buldum, mavi bir bez parçası, üzeri hafiften kanlı. Evet, her zaman severek giydiği mavi kazağının bir parçasıydı bu.

Demek ki, gördüğüm rüya ile buranın bir bağlantısı vardı. Ece burada öldürülmüş, arbede anında da kazağı yırtılmıştı.

Koşarak çıktım oradan, direk eve gidip yatağıma girdim. Bu olay boyumu aşıyordu.

Günler birbirini kovalarken Ece'nin 40'ı çoktan çıkmış, ailesi Ece'nin kaybolmuş bedeninin hüznüyle iyicene çökmüştü.

Yemekten bir gün önce yine rüyama girmiş ve yeme onun getirdiklerini demişti Ece. İlk önce anlamamış ne demek istediğini, ama sonra herkes anlayacaktı.

Evet, yine okulda oluyordu Ece'nin yemeği. Yine saolsun Ali abi halletti her şeyi. Geçinki gibi kıymalı pide, birde ayrandı genç kızın 40. günü yemeği.

Kimse yemeği düşünmüyordu zaten, herkesin içinde aynı acı, aynı yoksunluk. Bende yavaş yavaş kaybetmiştim Ecenin katilini arama hırsına kapılmayı. Beni çok aşıyordu bu iş..

***

Ece aramızdan ayrılalı 6 ay oldu. Okuldan mezun oluyorum. Son kez gidiyorum karne almaya, son kez göreceğim Ecenin bastığı betonu, son kez..

Ve yine son kez bineceğim Ali abinin emektarına.

Ecenin öldüğü ilk gün ki soğuk rüzgâr, yine vurdu suratıma. Parladı Ali abinin emektar arabasının emektar farları. Adımımı attım, tam binecekken telefonum elimden düşüp arabanın altına gitti.

Eğildim arabanın altına, telefonu almak için. Biraz ileriye düşmüş telefon, iyice girdim ilerlere doğru. Arabanın altında bir bez parçası vardı, cıvataya takılmış bir vazıyette duruyordu.

Mavi bir bez parçası...

Bu bez parçası, o eski yıkık evde gördüğüm bez parçasının aynısıydı. Yani ecenin kazağının diğer yarısıydı.

Meğersem her gün, ama her gün gözümün önünde duran gerçeği açığa çıkaramamışım. Ne kadarda aptalım.

Aliye bir şey belli etmeden, arabanın altındaki bez parçasının da fotosunu çektim, yere düşen telefonumla.

Okula vardık ve son kez sıraya girdik. Ali yan tarafta, solmuş çimleri çöküp, yeni çimleri dikiyordu. Ayağında çizme vardı ve çizmenin izleri de hiç yabancı değildi...

***

Polisler yaka paça aldılar Aliyi. Teker teker her şeyi ötmüş sonunda.

Evet Ali çarpmış Eceye, zaten ilk de öldürdüğü kız değilmiş Ece.

Klasik sapık, genç kız fetişti katillerdenmiş bu bizim Ali. Kıza tacizlerde bulunmuş, bir kaç çıplak fotosunu çekmiş.

Eğer akşam harabe eve (rüyada gördüğüm yere) gelmezsen fotonu herkese atarım diye tehdit etmiş.

Bizim genç Ecede mecbur kabul etmiş. Zeyneplerde ders çalışmaya gidiyorum diyerek çıkmış evden.

Harabe evde cinsel saldırıda bulunmuş şerefsiz, zorla sahip olmuş Eceye.

Ecede, bunu herkese söylemekle tehdit etmiş. Sonra şerefsiz eceyi orada dövmüş, bayılan eceyi de arabasıyla ezmiş ve kaçıp gitmiş.

Peki, Ece'nin cesedi nerede diye sorduklarında cevap vermemiş Ali.

Evlerine gidince öğrenmişler her şeyi, Ecenin parçalanmış vücudu Ali'nin lanet buzdolabındaymış. Cesedin bazı parçaları yokmuş...

Nasıl bir vahşettir bu...

Evet, 40.gün yemeği demiştim ya, kıymalı pide ve ayran diye...

Ece'nin son parçalarını o gün indirmişiz hiçbir şeyden haberi olmayan küçük midelerimize.

Hakkını helal et Ece...


Okuduğunuz için Teşekkürler.

18_Murat_18



Üç Gölge Köyü ve Daha Niceleri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin