Halil kafa lambasını yakıp makineyi hazırlamaya koyuldu, biz de birer sigara yakıp çöktük.
Makineyi hazırlayınca Akif'in gösterdiği yere gidip arama faaliyetine başladık. Çok zaman geçmemişti ki, Halil makineyi aynı yerde daire çizerek gezdirmeye başladı ve "Tam burası olmalı." dedi.
Ben eğilip gösterdiği yerdeki çeri çöpü el yordamıyla temizledim. Halil çantada kazma var getiriver dedi. Gidip kazmayı çantadan aldım. Kazma çantaya sığmaz elbette ama hem bel hem kazma sapı uzayan acayip bir aletti.
Nereden buldun lan bunu dedim. Gülerek İnternet'ten dedi. Üçümüz de heyecana kapılmıştık.
Kafa lambalarını yaktık üç lamba da aynı noktaya bakıyordu. Akif kazmayı elimden aldı ve sertçe yere vurdu. Kazma yere batmamıştı. Taş var herhalde dedi ve tekrar daha sert bir şekilde vurdu.
Bu defa da kazma sanki traktörün arka lastiğine vurmuş gibi sekti ve Akif'in elinden kurtulup üstünden aşarak üç adım geriye düştü.
Akif fesuphanallah diyerek kazmayı yerden aldı, eline tükürdükten sonra ovuşturup tekrar yere vurdu.
Bu defa daha beteri olmuştu. Kazmanın ağzı yere vurunca tekrar geri sekti ve arka kısmındaki sivri yer Akif'in gözüne saplandı.
Akif kanlar içinde çığlıklar atarak yerde kıvranmaya başladı.
İkimiz şok olmuş vaziyette ne yapacağımızı şaşırmıştık. Halil yere eğildi Akif'in omuzlarından tutup yere bastırdı ve gözünü kontrol etmeye başladı.
Akif kendinden geçmek üzereydi o kadar yüksek sesle bağırıyordu ki iniltisi etrafta yankılanıyordu.
Halil nefes nefese ve ağlamaklı bir sesle "Herifin gözü akmış, gözü çıkmış!" diye söyleniyordu.
O an gözüme incir ağacı takıldı. Kocaman yapraklardan birini alıp Akif'in kanlar içindeki gözüne bastırdım.
Çok kan kaybediyordu. Halil Akif'i sırtıma yükledi, kendi de malzemeleri aceleyle topladı koşar adım tepeden az önceki yola indik.
Arabaya yürüme on dakika mesafe vardı. Ben sırtımda kıvranan herifle ilerlerken Halil önden hızla arabaya koşuyordu.
Bir dakika koştum koşmadım tıkandım kaldım. Halil nasıl olsa arabayı getirir diye Akif'i sırtımdan indirip beklemeye başladım.
Akif sırtüstü yerde uzanmış hala bağırıyordu.
Bir iki dakika geçmişti incir yaprağını kaldırıp gözüne bakayım dedim. Lambayı Akif'in yüzüne çevirip yaprağı kaldırınca ne göreyim! Akif'in az önce akan gözü yerli yerinde duruyor ne yara var ne kan vardı.
n style='f�\>a�2