Resmen şok olmuş, kalakalmıştım. Çünkü içerideki kişi her kimse, musluktan su akıtmaya ve ıslık çalmaya kaldığı yerden devam ediyordu.
Kimsin lan sen! Diye bağırdım karanlığın güftesinde.
Sesim yankı yapıyordu, ama içerideki seslerde en ufak değişiklik yoktu. Belimdeki silahı çekmiş, kapıya doğrultmuştum şimdi.
Dışarı çık! Dışarı çık lan, diye bağırdım.
Fakat faydası yoktu. İçerideki sesler sanki bir teypten geliyormuş gibi, aynı istikrarla süreklilik arz ediyordu. Korku iliklerime kadar işlemiş, nefesim kelimenin tam anlamıyla kesilmişti.
Öte yandan mavi dosya için fazla vaktim de kalmamıştı. "Bununla uğraşmaya değmeyecek" dedim.
Gözlerimi ve de silahımı kapıdan ayırmadan, birer ikişer adımlarla muhasebe odasının önüne kadar geldim.
Gözlerim karanlığa, kafamı gözümü sağa sola çarpmayacak seviyede alışmıştı, ama yine de tam bir netlik söz konusu değildi.
Önünde beklemekte olduğum odanın muhasebe odası olduğu, tekrar tekrar ezberlediğim harita sayesinde varsayabiliyordum.
El yordamıyla oda tespit etmek, elbette kör bir insana renk beğendirmek kadar imkansızdı, ancak ezberlediğim harita sayesinde bulunduğum yerin, takriben de olsa doğru olduğuna inanıyordum.
Bir an durdum. Haritayla ilgili bir tuhaflık sezinledim. Evet, bir gariplik vardı, çünkü hatırladığım kadarıyla bu katta yalnızca bir tek tuvalet olması gerek, o da merdivenlerin başladığı yerde olmalıydı.
Oysa az önce su seslerinin geldiği yer, merdivenlerle uzaktan yakından alakası olmayan, kuytuda kalmış, hastane bahçesi cephesine doğru açılan bir odaydı.
Çok ilginç bir durumdu, fakat bunlarla kaybedecek vakit yoktu. 10 dakika çoktan bitmiş, vakit daralmış olmalıydı.
Kapıyı açmayı denedim, ancak zaten beklediğim üzere, kapı kilitliydi. Bir iki sert tekme de netice vermeyince, elimdeki silahın kabzasıyla bütün gücümle kapının koluna vurmaya başladım.
Kapıya silahla her vuruşum, binanın koridorunda inanılmaz bir yankı yapıyor, yürekleri ağza getirecek cinsten çınlamalar çıkarıyordu.
Nihayet dördüncü denemeden sonra, kilidi kırmayı başarmıştım.
İçeri adımımı attığım anda cebimde bir titreme hissettim. Hemen telefonumu çıkardım, gelen mesaj Burak'tandı.
"0927338452... " Karmakarışık rakamlardan oluşan bu mesajın en altında da: "Kasanın şifresidir. Acele et." yazıyordu.
Bir dakika, dedim. Bir saniye arkadaş, bu ne dakikliktir? Bu nasıl bir zamanlamadır?
Bugüne kadar Burak'ın böyle çok zamanlamasına şahit olmuştum. Öyle ki, her şeyi saniyesi saniyesine yetiştirebiliyor ve pek çok şeyin zaten hâlihazırda yerini de bilebiliyordu.
Bu özelliği sayesinde mükemmel planlar kurabiliyor ve tüm planlarını tıkır tıkır işletebiliyordu
Lakin bu seferki beni gerçekten şaşırtmıştı. Tam odaya girdiğim anı yakalaması inanılmaz diye geçirdim içimden.
Odaya girer girmez kapıyı arkamdan kapattım. Telefonun ışığı yardımıyla hemen kasanın numaralarını tek tek girmeye başladım.
Kısa süre içinde açılan kasanın içinden mavi dosyayı aldım. Fakat iş mavi dosyayı almakla da bitmiyordu, bitmeyecekti.
Mesele dosyayı Burak'a da kaptırmamaktaydı. Eğer bu şantaj malzemesine tek başıma sahip olabilirsem, Burak'a ihtiyacım olmadan ve birini öldürmek zorunda kalmadan şantajımı yapabilecek ve buradan kurtulabilecektim.
Birden kafamda şimşekler çaktı. Burak, kuzenimle telefonda benmişim gibi konuşmuş ve mezarlıkta buluşacağımızı söylemişti.
Büyük ihtimalle bunu sadece ama sadece, kuzenimin, benim buradan çıkacağıma inanması ve yapması gereken şeyi ciddiye alıp yapabilmesi için uydurmuştu.
Kuzenim şuanda şehir mezarlığında beni bekliyor olmalıydı.
Eğer bu binadan dışarı çıktıktan sonra da bir şekilde hastane duvarlarını aşmayı başarır ve arka kapının olduğu taraftan mezarlığa kaçabilirsem, orada kuzenimle buluşur ve mavi dosyayı ona emanet edebilirdim..
Hemen mezarlığa gitmek için kapıya doğru yöneldim, fakat neşeli ıslık sesleri, gittikçe çoğalarak içinde bulunduğum odanın, kapısının arkasında maksimum seviyeye ulaşmıştı.
Az önce ıslık çalıp kapıyı kilitleyen şey her neyse, şu an tam olarak içinde bulunduğum odanın, yani muhasebe odasının kapısının arkasında ıslıklarına devam ediyordu.
Odanın kapı kolu yavaşça çevrilmeye başladı.
DEVAMI BAYRAMDAN SONRA... ŞİMDİDEN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.