Gizemli Orman 2

1.6K 52 8
                                    

Bu olayın tamamen imkansız olduğunu eşime sonra anlatmaya çalışsam da nafileydi. Neyse ki çocuklarımda büyük sıkıntılar yoktu.

Bu işe anlam veremediğim için o gece çocukları yatırdıktan sonra, bütün gece cam kenarında oturup, ormanın gittiğimiz kısmına doğru baktım ve olaylara anlam vermeye çalıştım.

Sabah ezanlarına yakın, ormanda o zifiri karanlıkta bir ışık seli oluşmaya başladı. Hayretle bakıyordum, rengârenk ışıklar adeta dans ediyordu. Bu ezan okunmaya başlayıncaya kadar devam etti.

O zaman yaşadığımız bu olayın benimle alakası olmadığına kesin olarak inandım. Sonraki günler bu olayı çözebilmek için ilmiyle kuvvetli olduğunu duyduğum hocalara falan sordum ama nafileydi. Kimse bana inanmıyordu.

Artık gözüm hep ormandaydı. Aradan neredeyse bir ay kadar geçmişti ki polis arabaları ve ambulansların siren sesleriyle ormana doğru gittiklerini gördüm. Genç bir çocuk ölü bulunmuş ormanda ve gece halkın söylentilerine göre köpekler çocuğu parçalamış.

İster istemez kafamda bin türlü senaryoyla olayları birbirine bağlamaya çalışıyordum.

O gece ormana gitmeye karar verdim. Çocuklar uyuyunca evden sessizce çıkıp oraya doğru gittim.

Ama gece yarısı ormana girmeye bir türlü cesaret edemeyip, etrafta dolaşmaya başladım.

O sırada bir kavga gürültü sesleri ve ardından yine silah sesleri gelmeye başladı. Sesler yaklaşmaya başlayınca etrafta uzun zamandır yarım bırakılmış bir gecekonduya sığındım.

Girdiğim bu viranenin, içeriden yapılmış bir merdiveniyle bodrum katına indim. Sesler evin önüne kadar geldi ve bir silah sesi daha geldi. Aynı anda koşuşturma sesleri başladı.

Bir süre sonra bir hırıltı sesinden başka bir şey kalmayınca, yavaşça üst kata çıkıp etrafa bakındım.

Orman ile aramızda sadece evin girişini yapabilmek için açılmış küçük bir patika vardı ve yerde bir adam yatıyordu.

Çıkan hırıltı adamdan geliyordu. Çıkıp yardım etmeyi düşündüm ama o sırada ormandan aynı o gün duyduğumuz gibi bir rüzgar ve uğultu koptu.

Ardından çalıların arasından bir şey uzandı. Ayın parlaklığı çok fazla olmasına rağmen net göremiyordum, ama adeta dev bir pençe adamın kafasını tuttu ve ormana çekti.

Çok korktum elim ayağım titremeye başlamıştı.

Hemen tekrar bodruma koştum ve sabah ezanlarını duyuncaya kadar bir duvar kenarında sessizce beklemeye başladım.

Ezanlar okununca bir anda koşmaya başlayıp hiç durmadan eve kadar koştum. Kapıyı hızlıca açıp içeri girdim ve bütün ışıkları yaktım...

Eşim uyandı ve "hayırdır nereden böyle bu saatte," dedi. Ne diyeceğimi bilemedim ve "namaz, namaz kılmaya camiye gittim," dedim.

Eşim ise "demek namaza başladın bak bu çok iyi," dedi.

O gün eşime, namaza başladığımı söylediğim için yalancı çıkmamak adına öğle vaktinde tekrar hazırlandım ve camiye gideceğimi söyledim.

Eşim bu durumdan memnun olmuştu, çünkü o zaten benden uzun zaman önce namaza başlamış ve bana da sürekli bunu telkin ediyordu.

Ancak yine de bana; "yüzün çok iyi görünmüyor. Sanırım hasta olmuşsun, istersen bu hafta sonu dışarı çıkma evinde kıl namazını," dedi. Ama ben gece bir cinayet ve ardından da doğaüstü bir yaratığa şahit olduğum için böyleydim.

Dışarı çıkıp, belki mahalle halkından bir şeyler öğrenirim diye düşündüğüm için, "yok iyiyim ben," diyerek dışarı çıktım.

Camiye gittiğimde umduğumdan daha kalabalık bir cemaatle karşılaştım. Meğer, hafta sonu öğle namazından sonra sohbet veriliyormuş. Ben de bu sohbete katıldım.

Sohbetin konusu ise dinde büyünün hakikat olduğu, büyülerin bir çoğunun cinlerle yapıldığı ancak büyü yapanın da yaptıranın da cehennemlik olduğu idi.

Benimde gece şahit olduğum yaratığın, bir cin olduğu aklıma yatmıştı.

Öyle ya bu kadar büyük bir pençe dünyada yaşayan bir yaratığın olamazdı, bir uzaylı olması da bana çok ters ve imkânsız geliyordu.

Bir ara hocaya anlatmak istedim, ama çocuklarımla yaşadıklarımı anlattığımda insanların bana inanmadığı aklıma geldi ve vazgeçtim.

Artık bir karar vermiştim, elimde kesin bir delil olmadığı sürece, hiç kimseye hiçbir şeyden bahsetmeyecektim. Bunun içinde bu olayların üzerine gitmeye kararlıydım.

Cami çıkışında mahalle halkının toplandığı yerlere gitmeye başladım ve dünkü olaylardan hiç bahseden var mı diye araştırdım.

Ama daha önce de bahsettiğim gibi bu tarz silah seslerine ve kavga gürültüye herkes alışık olduğundan olsa gerek, en ufak bir şekilde bile, bu konuda konuşan duymadım.

Eve dönerken mahalle pazarının içinden geçtiğim sırada, bir satıcının tezgâhında gece dürbünü ve fener gördüm.

Bu ürünlerin çalıntı bir mal olduğu, bu pazar yerinde satılmasından belliydi ama işime yarayacağımı düşündüğüm için hiç âdetim olmasa da, mecburiyet karşısında çok ucuz fiyata bunları da buradan almış oldum.

Eve döndüğümde, eşime hastalığımı bahane ederek çok uykum olduğunu söyleyip hemen yattım.

Maksadım gece yine ormana gitmekti. Akşam olunca çocuklarımla biraz vakit geçirdim. Onlara olan sevgim, bana dünyadaki her şeyi unutturuyordu. Bu da kendimi toparlamama sebep olmuştu.

Gece yarısı yine herkes uyuyunca dürbünü ve feneri yanıma alıp yine aynı yere gittim. 

Üç Gölge Köyü ve Daha Niceleri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin