Kaan Bahadır 14

1.9K 56 3
                                    

"Bir bardak daha ister misin?" dedi Serap boş olan bardağıma bakarak. Duymamıştım, birkaç saniye sonra omzuma vurmasıyla irkildim ve "Çay diyorum? İster misin? " dedi.

"Evet, evet olur" dedim.

Mutfağa gitti ve bir kaç dakika sonra geri döndü. "iyi misin sen?" diye sordu. Kendimden geçmiştim, saçlarımı kaşıyarak "Evet, iyiyim" dedim

"İstersen daha sonra devam edebilir?" dedi. "Yok, hayır, iyiyim. Devam et lütfen" dedim.

Serap bardağında ki kaşığı çıkararak bir yudum aldı ve Kaan Bahadır'ın ağzından anlatmaya devam etti:

Annem ve babam geldi. Gördükleri karşısında şok oldular, annem ağlamaya başladı. Ben yerde uzanıyordum yavaş yavaş hareket edebiliyordum zaten kendime geldiğimde de hıçkıra hıçkıra ağladım.

Hocanın eşi geldi odaya, kocasını görür görmez ağlamaya başladı ve bana bakarak "Katil!" dedi. Çevredekilere bağırdı. Komşularına "Kocamı öldürdü bu kâfirler, yardım edin ne olur!" diye çığlık atarak ağlamaya devam ediyordu.

Babam derhal beni yerden alıp acele ettirerek dışarı çıkardı. Hocanın eşi arkamızdan bağırıyordu "Kaçmayın kâfirler, katiller!" diye.

Babam sürekli acele edin, koşun diyordu. Daha olayın şokunu bile atlatamadan kaçmaya başladık. Kapıdan çıktığımızda köylü halk ellerinde sopalarla, tırpanlarla, keserlerle önümüzdeydi.

Babam kapıyı açınca üstümüze doğru gelmeye başladılar. Babam bizi arkasına alarak köylülere "Biz bir şey yapmadık, durun!" diyordu.

Hocanın karısı yukardan "Bunlar kocamı öldürdü, katil bunlar, şerliler!" diye bağırıyordu. Annem ve babam sürekli biz bir şey yapmadık deseler de dinlemiyorlardı.

Babam kaçmamı söyledi, peşimden gelmeye çalıştı köylüler ama annem ve babam onları tutuyordu.

Evin penceresinden atlayarak koşmaya başladım. Evin arkası 2 dağın arasında ki nehire uzanıyordu. Bir kaç dakika ağlayarak hiç durmadan koştum, annem sürekli arkamdan bağırıyordu "Kaç!" diye.

Arkamı döndüğümde ikisini de köylüler bir ağacın dibine götürdüler. Ben nehrin ilerisinde bir taşın arkasında çökmüş, hıçkıra hıçkıra ağlayarak izliyordum. Ellerindeki aletlerle dövmeye başladılar anne ve babamı. Sonra birisi 2 tane ip getirdi. Evin arkasında ki uzunca ağaçtan geçirdiler ve anne, babamı astılar.

"Öldürdüler mi?" dedim gözlerimi büyüterek.

"Anlatılana göre, evet" dedi ve "Jandarmaya haber verilmiş, geldiğinde kimse böyle bir olayın olmadığını, aylardır köylerine buradaki halktan başka kimsenin gelmediğini söylemiş." dedi.

"Peki Kaan? O ne yaptı?" dedim.

"Bir çoban bulmuş onu. Jandarmaya götürecekmiş fakat bir kaç gün işi varmış köyde. Kaan bir kaç gün onunla kalmış ardından Jandarmaya teslim etmiş" dedi.

"Jandarma ile konuştun mu?" dedim.

"Evet, geldikten bir kaç hafta sonra, bunu anlattıktan sonra gittim. Çoban onu getirdiğinde 3 gün hiç konuşmamış, bir şey yememiş. Sürekli gece kâbuslar görerek çığlık atıp dışarıya koştuğunu söylüyordu" dedi.

"Bunları o yaşta ki bir çocuk nasıl yaşayıpta böyle güçlü kalabiliyor?" diye sordum.

Serap Hanım alaycı bir şekilde güldü ve "İlk zamanlar bende böyle düşündüm, çok sordum kendime fakat... Fakat o Kaan değil, yani ben öyle düşünüyorum, her kim bilmiyorum ama sadece bedeni Kaan, içindekinin, ruhunun temiz olduğunu düşünmüyorum" dedi.

"Sende mi? Yoksa cin mi diyorsun?" dedim.

Serap sinirli bir şekilde bana baktı ve "O kelimeyi besmelesiz bir daha sakın kullanma, hatta besmele ile bile kullanma" dedi.

"Ne yani inanıyor musun bu saçmalıklara? Hocalara?" dedim. Çünkü ben inanmazdım, cinlere değil, hocalara.

"Bir psikolog için bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum fakat inanıyorum çünkü bu bilim değil Ramazan Bey, bunu bilim açıklayamaz. Bu ilimdir" dedi.

"Peki Kaan'ın ailesi? Yok mu bir teyzesi, dayısı, amcası, ne biliyim herhangi bir akrabası?" dedim.

"Bende aynısını sordum Jandarmaya fakat hiç kimsenin gelmediğini, kimsenin onu tanımadığını söyledi." dedi.

"Nasıl yani? İnkâr mı etmişler?" dedim.

"Evet, maalesef" dedi.

"Sigaran var mı?" dedim. Gülerek içeri gitti ve paketi getirerek bir tane uzattı. Masanın üstünde çakmak ve küllük vardı. Sigaramı yakarak derin bir nefes çektim.

"Peki bunun doğruluğunu nereden biliyorsun? Yalan olma ihtimali yok mu?" dedim.

"Çocuklar yalan söylemez Ramazan Bey" dedi.

Düşünmeye başladım, düşündükçe kafamda ki soru işaretleri bir bir yok olmaya başlıyordu. Rahatlamıştım aslına bakarsanız, başımda belki büyük bir bela vardı ama yine de garip bir şekilde rahatlamıştım.

"Ee, şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?" dedi.

Elimle çenemi kaşıyarak "Bilmiyorum, üstüne gideceğim sanırım" dedim.

Serap Hanım tekrar güldü ve sigarasını yakarak "Ateş ile oynuyorsunuz. Mecaz anlam ile değil, gerçekten ateş ile oynuyorsunuz" dedi.

Gülmüştüm, böyle bir anda bile gülebiliyordum. Hatta o an fark ettim. Kaan geldikten sonra ilk defa gülmüştüm.

"Peki gördüğünüz kabuslar? Nasıldı?" dedim.

"Maalesef Ramazan Bey, o kabusları size anlatamam" dedi.

"Beni anlayış ile karşılayın lütfen, şuan da sizinle konuşarak, size yardım ederek zaten kendimi oldukça tehlikeye sokuyorum" dedi.

"Tabi, haklısınız" dedim.

"Kaan ile görüştünüz mü hiç?" dedi.

"Yok hayır, hiç aramadım asistanımı" dedim.

"Yarın mı döneceksiniz?" dedi.

"Şimdi gitsem daha iyi olur" dedim.

"Bu saatte, bu havada mı?" dedi.

"Sorun olacağını sanmıyorum" dedim.

"İsterseniz bugün burada kalabilirsiniz" dedi.

"Zaten yeterince rahatsızlık verdim" dedim.

"Benim için sorun değil, sizin içinde değilse tabi" dedi.

Aslında bende gitmek istemiyordum bu havada fakat daha fazlada rahatsız etmek istemiyordum onu ama "Peki madem, sağ olun" dedim.

" Ben size yastık ve yorgan getiriyim. " dedi.

Bir kaç dakika sonra elinde yastık ve yorgan ile geldi ve karşımda ki koltuğa koydu. Tam gidecekken "Bir şey sorabilir miyim?" dedim.

"Tabi" dedi.

"Kaan'ın... Anne ve babası? İsimleri neydi?" dedim.

"Canan ve Fatih. Neden sordunuz?" dedi.

"Hiç, merak ettim" dedim gülerek ve "iyi geceler" diye ekledim.

Serap bir kaç saniyetebessüm ederek baktı ve "iyi geceler" diyerekkapıyı kapattı. Üstümü çıkararak karşımdaki koltuğun üstüne attım. Telefonumabaktığımda saat 11 sularıydı. Yatağımı hazırlayıp uyumaya başladım. 

Üç Gölge Köyü ve Daha Niceleri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin