Düşünürken uyuyakalmışım.
Ve yine rüyalar alemindeydim.
***
İçeri gel...
En hülyalı ve gizemli havasını takınmış olan Serfin, odasında usulca oturuyordu.
Elvin içeri girdi.
Kapıyı çek...
Elvin söylenenleri tek tek yapıyordu, kapıyı da çektikten sonra içeri geçip oturdu.
Serfin, arkadaşına elindeki bir bardak soğuk şerbeti uzattı...
Şimdi şunu iç güzelce...
Neden? Bu nedir? diye sordu Elvin.
Soru sorma, kötü bir şey değil. Bir çeşit büyü ama zararsız. Ailenden ona karşı yazılmış bir dua, tılsım varsa ona zarar vermemesi için bunu içmen gerekiyor.
Elvin kocaman gözlerini arkadaşının gözlerine dikmiş, korku ve dehşet içinde bardağı aldı. Tam dudaklarına götürmek üzereyken birden geri çekti.
Ben emin değilim ya, korkuyorum..
Korka, bir şey olmayacak, dedi Serfin. Güven bana, hem onunla tanışmak isteyen sen değil miydin?
Elvin çaresizce bardağı yudumladı ve yavaş yavaş bitirdi.
Tamam mı? dedi.
Serfin gülümseyerek, evet diye fısıldadı.
Yaklaş... Odanın içerisinde büyükçe bir leğen vardı. Leğenin içi su doluydu, suyun içinde ise büyükçe bir hamam taşı. Hamam taşının içinde de su vardı.
Hadi, seyret dedi Serfin.
İki arkadaş leğeni film seyreder gibi seyretmeye başladılar. Leğenin içinde ne gördüklerine dair hiçbir fikrim yoktu, ancak Elvinin sorduğu soruyla birden irkildim:
