Bölüm 7 - Part 1

428 24 3
                                    

Bölüm 7 - Part 1

Akçın'ın sözlerini söyleyip ardından da arabaya doğru ilerleyince, onun arkasından hüzünle bakan Andıç'a üzgün gözlerle baktım. Ben söylemiştim demeyeceğim çünkü bunun onu üzeceğini biliyorum ama arkadaşımı da biliyorum. Onu kırmamak için yaşadığı hayat tarzını da söylemeyerek reddetmesi bir nevi rahatlatıcı bir sebepti. Kimi zamanlar kendisine teklifte bulunanların yüzüne yüzüne istemediğini de vurmuştu, hem de en ağır sözlerle. Gerçi onlarda elbette hak ediyordu, çünkü hayırdan anlamayan ve zoru oynayan kız gözüyle bakıyorlardı.

Birkaç yıl önce birlikte yurt dışına çıkmıştık, zaten ben yurt dışında okuyordum o da tatil için yanıma gelmişti ve bulunduğum ülkenin dışında bir ülkeye gitmiştik. Eğlenmek amaçlı canlı müzik yapan bir kafeye girmiş ve sahneye yakın bir masaya oturup hem müziği dinliyorduk hem de kendi aramızda sohbet ediyorduk. Biz daha ne olduğunu anlamadan önce önümüze kırmızı bir şarap, ardından da çikolatalı bir pasta gelmişti.

"İlerideki masadaki beyefendilerin ikramı!" diyerek yanımızdan ayrılacakken, Akçın hırçın bir tavırla garsonu durdu. Suçlu sanki garsondu! Bunu elbette gözlerimden anladı ve garsona daha nazik davrandı, çünkü benim ne kadar takıntılı olduğumu biliyordu bu konularda. Çalışan ve emek veren her bir kişinin bir birey olduğunu, onlarında bizler gibi insan olduğunu ve sinirimizi, öfkemizi başkasından çıkarmayıp onlardan çıkarabileceğimizi, onları azarlayabileceğimizi düşünen insanlardna nefret edip, tiksinti duyuyordum. Her ne kadar onlar işleri gereği o an bize hizmet etmek durumunda olsalarda, onlar da bir insan bizden hiçbir farkı olmayan belki de mecburiyetten belki de çok sevdikleri için yaptıkları mesleklerine ve şahıslarına saygı duymak zorundayız. Garsonla daha nazik şekilde konuşarak, ikramları kabul edemeyeceğimizi söyledi. Garson ikramları alıp, götürdükten sonra bir başka garson bizim siparişlerimizi getirdi. Ben bol sütlü, bol şekerli kahvemi ve muzlu çilekli pastamı tüketirken, Akçın'da sade kahvesini ve çikolatalı kurabiyesini seviyordu.

Kahveyi şekersiz içmesine aşırı hayranım, bir türlü ben şekersiz içemem. Hep acı gelir ve midemi bulandırır bu yüzden kahvemi ve çayımı çok şekerli içmeyi tercih ediyorum. Biraz sonra çalan müzik ile ikimizde gülümseyip, kısık sesle müziğe eşlik ederken gülüşüyorduk. Bu şarkıyı her duyduğumuzda, gülme hissimiz ağır basıyordu, anısı vardı. Sean Paul'un Got2 love you şarkısı, lise zamanındayken mahalledeki ablalardan birine takık olan bir serseriyi hatırlatıyordu bize. Okuldan sonra genellikle bize çalışmaya gidiyorduk, otobüs durağından eve yürürken atıştırmalık birşeyler almak için yolumuzu uzatıp, Hasan Amcanın kahvesinin oradan gidiyorduk, market oraya daha yakın oluyordu. Hasan Amcanın kahvesinden beş, otobüs durağından iki sokak ötede olan market; Nilgün ablaların evinin hemen çarprazındaydı. Uzun bir sokak olduğu için, sokağın başından bu şarkıyı açıp şahini ile sokak boyu yavaş yavaş giden bir abi vardı. Adını hâlâ hiçbirimiz bilmiyoruz, çünkü bizim mahallenin sakinlerinden olmadığını biliyoruz. Nilgün ablaya kafaya takmış bu abi, Sean Paul'un bu şarkısı ile arabasını yanımızdan geçirir ve Nilgün ablaların evine çok yaklaşmadan marketin önünde durarak, camları açık bir şekilde tüm sokağa dinletirdi.

Bunu her gün yaptığı için artık tüm mahalle kanıksamıştı ve kimseden ses çıkmıyordu. Nilgün abla ona yüz vermese de maalesef ki o yılmadan devam ediyordu. Yine bizim markete doğru gittiğimiz bir gün, bu abi Sean Paul'un o şarkısını açmış yanımızdan yavaş yavaş gidiyordu, marketin önünde durarak camları sonuna kadar açtı ve Nilgün ablanın penceresine bakmaya başladı. Akçın ve ben ise kahkaha atıyorduk, müziğin sesinden bizim kahkahamızı duymadığı için bu kadar rahattık. Markete birkaç adım kala, arabadan indi ve Nilgün ablanın camının altına doğru yürümeye başladı, daha önce böyle bir şey yapmadığı için, Akçın ve ben şaşkınlıkla bakıyorduk, eğer Harun amca burada olsaydı yapacağını bilirdi. Zaten onun yüzünden Harun amca, Nilgün ablayı neredeyse okuldan alacaktı, teyzemle beraber birkaç komşu teyze ve amcanın konuşması ile Harun amca ikna olduda okula devam etti.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin