Bölüm 5 - Part 2

704 43 8
                                    

Bölüm 5 - Part 2

Biz odadan içeri girince kafasını kaldırıp şöyle bir bize göz attıktan sonra, tekrar başını elindeki kağıda çevirdi. Bizde az önceki yerimize oturduğumuzda, Andıç kafasını baktığı kağıttan kaldırmadı. Biz elimizdeki dosyaları incelerken, Andıç'ta elindeki mektupları kontrol etmeye devam ediyordu. Dosyada okuduğum bir yere dalmıştım ki Akçın'ın tikimin olduğu yere dokunması ile korkuyla yerimde sıçradım, ve başımı okuduğum dosyadan kaldırdım. Akçın'ı kızgın bakışlar atarken, bir yandan da kucağımdan düşmek üzere olan dosyayı tutmaya çabaladım. Bu kız cidden sorunluydu, biliyor hassas noktalarımı tabii. Bazen onu gıcık ettiğim zamanlarda tikimle oynuyordu geri zekâlı!

"Andıç Bey sana sesleniyor bir saattir, nereye daldıysan duymuyorsun!" deyince son bir kez ona kızgın bakışlarımı atıp, kafamı Andıç'a çevirdim. Az evvelkinin aksine ona daha yumuşak bir şekilde baktım.

"Kusura bakma, ne söylüyordun?" diye sordum merakla.

"Çilay müşterilerin şikayetçi oldukları noktalar genel olarak ulaşım, yiyecekler ve personellerin tavırları. Tüm bunlar marka imajını düşürüyor, incelediğim dosyalarda çok daha iyi şartlarda sunulan sözleşmeler, teklifler varken neden şartları bu kadar berbat olan bir sözleşmeyi imzalamışlar anlam veremedim." demesi ile ben tam bir şey söyleyecekken Akçın dahil oldu.

"Çok haklısınız Andıç Bey, bende incelediğim birkaç firma sözleşmelerinde genelde hizmet ve lojistik şartları, sizinle şu an iş yapan işletmeden daha iyiydi. Rakamlardan çok anlamasam da, buraya konulan mali tablolara şöyle bir göz attığımda; şu an iş yapılan işletme yerine, teklif veren diğer işletmelerden herhangi biriyle iş yapılsaymış kâr oranı artacakmış gibi geldi." dedikten sonra bana döndü ve "Biliyorsun muhasebeden pek anlamam ama anladığım kadarıyla öyle geldi, sen yine de bir incele istersen!" dedi. Daha başka bir şeyler söyleyeceğini bakışlarından anladığım için;

"Devam et!" dedim. Kafasını onaylar biçimde salladıktan sonra söyleyeceği şeyleri, söylemeye başladı.

"Üstelik, okuduğum şikayet mektuplarında ben de hep ulaşım, personellerin hizmet kalitesi ve yiyeceklerden şikayet edildiğini okudum." dedi kafası karışmış bir şekilde. Kaşlarımı çatarak ona baktım, neden kafası karışmıştı ki?

"Ne oldu? Ne düşünüyorsun?" dedim merakla. Sormasam söylemeyeceğini gayet iyi biliyorum, başkalarının işine karışmamak gibi bir huyu var. Karşısındaki kişi izin vermediği sürece onun işleri ile ilgili yorum yapmaz, çünkü aynı şeyin kendisine yapılmasından haz etmezdi.

"Ya bu otel zinciri değil mi? Nasıl oluyor da bu kadar lüks otelden müşterilerin böyle şikayetleri oluyor, anlayamadım. Sonuçta bu seviyeye gelmek için o kadar uğraşmışlar verdikleri hizmetler kaliteliymiş ki bu seviye ulaşmışlar. Şimdi neden böyle bir düşüklük baş göstermiş anlayamadım?" dedi düşünceli bir şekilde.

Kafamı sallayarak Akçın'ı onayladım, haklıydı gerçekten. Türkiye'de bir sürü otel vardı, bir sürü turizmci vardı ve bunların çoğusu bu kadar kaliteli olarak anılmıyordu. İnternette girdiğim bir çok sitede bloggerlar bu otelin ismini öneriyorlardı. Otelde çalıştığım zaman yoğunluktan, öğle arasına çıkacak vakit dahi bulamıyorduk mesela. Bu kadar zirvede olan bir otel zincirinin böyle bir seviye düşüklüğü yaşaması ciddi anlamda üzücü. Akçın dosyayı uzatırken ekledi.

"Şu yevmiye kayıtlarına baksana, 770, 780 ve 255 kalemindeki aşırılığa. Bunların bu kadar fazla olması benim kafamı karıştırdı. Hesapların işleyişlerini tam olarak hatırlamıyorum ama bence bu kadar fazla olmaması gerekiyor, eğer fazlaysa ve otelin seviye düşmesi bana mantıklı gelmiyor!" dedi.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin