Bölüm 21 - Part 3

198 27 0
                                    


Bölüm 21 - Part 3

"Kendini ne sanıyorsa haspam! Dün geldi, bugün patron kesildi başımıza!" diyen sarışın bir kızdı, ee devam et canım başka?

"Öyle söylemeyin! Daha tanımıyorsunuz bile! Hem işletmemizin prestiji için o da elinden geleni yapmak istiyor. Siz de farkındasınız son zamanlarda harcamalar arttı ama gelirler azaldı!" diyen ise sabah ve dün beni karşılayan sekreterdi. Demek ki bu güzel kız işini hakkıyla yapan biriydi.

"Ama ne hakla maaşlarımızın %75'ini kesebilir? Yıllardır biz burada çalışıyoruz, emek veriyoruz! Oysa dün gelip burada bize patronluk taslıyor ve hakkımız olanı vermiyor!" diye itiraz eden ise bir başkasıydı, kim olduğunu görmeye çalıştığımdaysa göremedim çünkü konuşması çoktan bitmişti.

"Üstelik Yavuz Bey kaç yıllık çalışan, emektar neredeyse ve onu herkesin içinde azarladı! Kendisinden kaç yaş büyük insan!" diyen bir erkekti, kumraldı ve üzerinde kareli bir gömlek vardı.

"Merve Hanım'ı da azarladı, Ar - Ge müdürünü de azarladı! Kadın sanki azarlamaya gelmiş buraya!" diyen bir başkasıydı ve esmer bir kadındı. Düz saçları ve siyah eteğini görebilmiştim henüz.

"Demek ki işini iyi yapmamışlar ki azarlamış! Buradan bakmıyor musunuz? Şirketin işletim vekâleti kimdeydi? Yavuz Bey'deydi! Kimse kusura bakmasın ama toplantıda olanlar olaylarda Çilay Hanım çok haklıydı! Adam kardeşinin şirketi ile anlaşma yapmış, siz sözleşmeyi gördünüz mü? Maddelerini okudunuz mu? Ben okudum çok bir şeyler anlamasam bile birazcık tecrübem ile o sözleşmenin zarar verebileceğini anladım! Kadın buraya parasını yatırdı boşa mı gitsin paraları? Üstelik Yavuz Bey hakkaniyetli bir şekilde işini yaptı mı? Ya Merve Hanım? Yok tanıdığının kızı, yok arkadaşının kuzeni diyerek işi bilmeyenleri doldurdu! Peki ya siz hiç müşteri dilekçelerini okudunuz mu? Ben okudum, her gün otelin resmi sayfasına girip baktım! Tüm bu şikayetlerini Yavuz Bey'e ve Merve Hanım'a da bildirdim, onlar ne yaptı? Dikkate aldılar mı?" derken ses tonu kızgındı, sanırım şirketin bu kadar kötüye gitmesine o da kızgındı. Biraz daha kalayım bakayım neler olacak? Ne konuşacaklar?

"Olsun yine de böyle davranmasını gerektirmez!"

"Bence de gerektirmez, bizim evimiz var geçindirmemiz gereken!"

"Bu ay tatile gidecektim maaşımla, ama çeyreğini aldığım için gidemeyeceğim!"

Birbiri ardına şikayetler gelirken ben sadece gözlerimi kısıp olayları anlamaya çalışıyordum. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve az önce beni canla başla savunan sekreterin ne diyeceğini beklemeye koyuldum.

"Neden gerektirmiyormuş ki? Siz de Yavuz Bey, Merve Hanım, Ar-Ge müdürü, Pazarlama ve Satış müdürü gibi işlerinizi savsaklamadınız mı? Baştan savma yapmadınız mı? Geciktirmediniz mi? Aman nasılsa patron yok deyip boş vermediniz mi? Hadi Çilay Hanım burada değildi görmedi, peki ya ben? Ben de görmedim mi sizin nasıl çalıştığınızı? Sen Esra, işlerini yapmak yerine saatlerce sevgilinle hem mesajlaşıp hem de facetime yapmadın mı? Elektrik bedava diye saçının maşasını, düzleştirmesini buradan yapmadın mı? Telefon faturası buradan ödeniyor diye, saatlerce şirket telefonundan arkadaşlarınla dedikodu yapmadın mı?" derken bir kıza çevirmişti bakışlarını. Hangi kızdı bilmiyorum çünkü buradan görmek pek mümkün değil ama bayağı bir dolmuşa benziyor.

"Peki ya sen Betül? O tatili gerçekten hak ediyor musun? Sen burada hakkıyla çalıştın mı da şimdi bu isyan? Sen de Esra'nın yaptığı gibi yapmadın mı? İşleri yarım yamalak yaptınız, yapmadıklarınızı bana kakaladınız, siz erkenden çıkarken ben ise geç saatlerde çıkmak zorunda kaldım! Benim ailem yoktu çünkü, benim sevgilim yoktu çünkü, benim özel hayatım yoktu çünkü değil mi? Bir sizin hayatınız vardı, bir sizin istekleriniz vardı! Sizden başka kimsenin hayatı yok değil mi? Sizden başka kimse de çalışmıyor, yorulmuyordu zaten! Sizin eğlenme hakkınız vardı ama başkasının yoktu öyle değil mi? Yıllardır burada çalışıyorsunuz diye ve yeni gelen ben olduğum için her şeyi üzerime yıktınız siz benim! Bir şey olduğunda da sorumluluk almak yerine suçu bana attınız! Sizin gibi karaktersiz olan Yavuz Bey'de elindeki yetkiyle beni işten atmakla tehdit etti! İş bulamasam nasıl geçinecektim? Mecburen katlandım! Az önce diyordun ya Hakan 'geçindirmemiz gereken evimiz var' diye adam gibi çalışsaydın da bu muameleye maruz kalmasaydın! Sen karınla eğleneceksin diye ben kaç gece burada mesai yaptım haberin var mı? Senin geçindirmen gereken ailen vardı da benim yok muydu? Sizin gibi karaktersizlere bu yüzden katlanmak zorunda kaldım ben! Geçindirmem gereken ailem olduğu için!" diye bağırırken herkes sanırım şaşırmış durumdaydı.

Anladığım kadarıyla sessiz sakin bir yapısı vardı, çok fazla kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadığı için işlerini kakalayacak bir onu bulmuşlar, patronlar da kendileri gibi olunca kızın da itiraz etme lüksü kalmamış. Sahi ismi neydi? Hiç ismini sormamıştım, bu olaydan sonra en iyisi onunla konuşup ismini sorayım, hakkında biraz bilgi sahibi olayım. Onunla işlerim daha kolay olacak gibi üstelik şu izansızların da gitmeleri gerekiyor, işlerini hakkıyla yapmadıkları yetmiyormuş bir de kalkıp şirket faturaları ödüyor diye böyle yapıyorlarmış öyle mi? Bu konuşmayı dinlediğim iyi oluyor, diğerlerinin neler yaptıklarını öğrenip ona göre önlem alacağım, öncelikle de şubeler arası hariç ve şirket dışına telefonu kapatmam gerekliymiş bunu öğrenmiş oldum.

"Ayren neler diyorsun sen? Ne saçmalıyorsun?" diyen bir erkek ile kızın adının Ayren olduğunu öğrenmiş oldum acaba ne anlama geliyordu? Kaynaştığımız zaman elbette soracağım ona değişik ve hoş bir ismi vardı.

"Neler mi diyorum Okan? Gerçekleri söylüyorum! Siz burada çalışmak yerine sefa sürerken ben sizin üzerime yüklediğiniz yükleri yapmaya çalışıp bir de eve gidiyorum evimle ilgileniyorum! Bir kere bile sordunuz mu bana 'Ayren bir şeye ihtiyacın var mı?', 'Ayren bir işin var mı?', 'Ayren bugün müsait misin?' sormadınız! Ayren yapar, Ayren eder! Çünkü Ayren insan değil makine öyle mi? Ayren'in hayatı yok! Ayren hiçbir şey yapamaz! Ayren eğlenemez! Ayren tatile çıkamaz! Ayren dinlenemez! Kendinize gelince bu kadar yüklenmiyorsunuz da bir garip Ayren'e neden bu kadar yüklendiniz? Sizin yüzünüzden neler kaçırdım haberiniz var mı? Yok! Peki bunları umursuyor musunuz? Hayır! Sizin suratınıza işeseler 'Aaa karşı daha çise yağıyor!' diyecek karakterde insanlarsınız! Bencil, karaktersiz, sorumsuz, umursamaz, izansız! Daha çok sayacağım şey var ama kendime saygımdan tutmaya çalışıyorum! Burada mükemmel iş çıkarıyormuş, işlerinizi hakkıyla yapıyormuş gibi davranmayın! Hiçbiriniz işini hakkıyla yapmadı, hepinizin arkasını toplamak zorunda kalan ben oldum! Şimdi çeyreğe düşen maaşınıza haksızlığa uğramış gibi konuşmayın çünkü siz o parayı bile hak etmiyorsunuz! Burada haksızlığa uğrayan biri varsa o da benim! Sizin gibilerin yüzünden ben de maaşımdan olacağım, sizin gibilerin yüzünden ben evimi geçindiremeyeceğim! Bir de hâlâ haklıymışsınız gibi yüzsüzce kanuşuyorsunuz ya yazık! Ne kadar da utanmazsınız!" dedikten sonra sustu.

Yüzünün kızarıklığını ve gözlerinin dolmak üzere olduğunu buradan bile fark etmiştim. Bu insanlar nasıl bir insandı ki hepsi bir olup o kızcağızı ezmişti? Üstelik bir de yüzsüzce bana mı laf söylüyorlardı! Eğer şu şirkette maaşını tam alacak biri varsa kesinlikle karşımda kendini savunan ve had bilmez izansızlara haddini bildiren Ayren'di. Tabi körü körüne gördüğüm bu sahneye inanmayacağım, öncelikle ofiste olan ama çalışanların haberinin olmadığı o kameraları kontorl edeceğim. Ah, siz de bilmiyordunuz değil mi? Benim çalıştığım dönemde çok önemli birkaç dosya kaybolmuştu ofisten ve kimin yaptığı belli değildi Tuna ile Furkan da bu durum karşısında hem çok zor bir duruma düşmüşlerdi hem de çok öfkelenmişti ve hiçbir çalışanın haberi olmadan, bir hafta sonu ofisin her yerine kamera taktırmışlardı. Uzunca bir süre ofistekilerin neler yaptığını o kameralardan gözlemlemişlerdi bunu da çalışanlardan gizlemişlerdi, o zamanlar Tuna ile ilişkim olduğu için ben biliyordum elbette, hatta kameraların yeri neresi onları bile çok iyi biliyordum. Dosya çalanın kim olduğu da belli olunca tabi gereken ceza verilmişti, bu açıdan bu kameralar çok iyi olacak. O görüntüleri izleyip ondan sonra karar vereceğim Ayren'nin hakkında ve diğerlerinin hakkında. Eğer Ayren'in söylediği gibi ise havada bulut ofistekiler tam ya da yarım maaşı unut, ama Ayren'in söylediği gibi değilse de hmmm o zaman bakacağım bunun çaresine. Evet, aynen öyle yapacağım!

"Sen ne hakla bizimle böyle konuşursun? Kendini ne sanıyorsn?" diyen bir erkek elini kaldırmış ve Ayren'e doğru ilerliyordu.

Vay be! Demek ofis içi şiddet, hem de kendisinden güçsüz bir kadına şiddet! Senin o kalkan elini kırarım ben ama! Evet çıkma zamanı geldi hadi bakalım Çilay, göster kendini! Şu geri zekalının da kalkan elini kır. Ellerimi birbirine çarparak alkış yaptım ve onlara doğru ağır adımlarla ilerlemeye başladım. İlerlerken alkışlamayı da kesmemiştim, benim alkış seslerime herkes dönmüş ve elini kaldıran o şahsiyette eli havada dönmüştü. Herkes kenara çekildiğinde, eli havada bekleyen izansıza ilerledim ve havadaki elini tuttuğum gibi çevirdim.

"Senin o kalkan elini kırarım!" diye bağırdım birden. 

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin