Bölüm 28 - Part 2

178 18 4
                                    

Bölüm 28 - Part 2

1 Ay Sonra

Bahadır ile yaptığımız anlaşma sonrasında bir ay içinde kendimize bir program çıkarmıştık, ben teyzeme anlatmıştım Bahadır'ın isteğini ve ilk başta teyzem karşı çıkmıştı, Bahadır'ın neden böyle yaptığını anlattığım da ise biraz yumuşamıştı ardından Bahadır'ın neden böyle bir olayın üzerine düştüğünü öğrendiğindeyse tamamen izin vermişti çünkü yüreği kaldırmamıştı. Aslında tüm bunları kimin yüreği kaldırırdı ki? Ancak vicdansız olanların ve bir ruha sahip olmayanların kalpleri dayanır, göz yumarlardı ne yazık ki ben ne kalpsizim ne de ruhsuzum benim kalbim böyle bir şeyi kaldırmaz, göz yumamam.

Bahadır'ın anlattığına göre İstanbul Yolça Oteli'nde reşit olmayan kızları kaçırıp zorla fuhuş yaptırıyorlar, Bahadır'ın amirinin yanı sıra, birçok arkası sağlam olan üst düzey memurlarda bu fuhuşa hem göz yumuyor hem de ortak oluyorlar, otelin sahibi de fuhuş işinden pay aldığı için otelinde fuhuşa göz yumuyor. Asıl girişler müşterilerin girdiği yer değil arka tarafta otelin sahiplerinin kendileri için yaptıkları vıp girişten giriyorlar ve otelin dışından belli olmayan ama personel harici girilmez yazan kapıların arkasında yapılan odalarda fuhuş işi gerçekleşiyor.

Kızların çoğu köylerden ya da yurtdışından okumak üzere şehre gelmiş ve burs alacaklarına inanan kişilerdi, tehdit ve şantaj yüzünden zorla tutuluyorlardı ve her gün kaç saat sürdüğü belli olmayan, yaş aralıkları değişen erkeklerin tecavüzüne uğruyorlardı, içerideki yolsuzluk yüzünden de müdahale yoktu.

Teyzem beni yetiştirirken en çok bu tarz olayların başıma gelmesinden korkmuştu, birinin beni kandırabileceğini, kaçırabileceğini ve başıma tecavüze uğramak, organlarımın satılması, öldürülmek gibi kötü olayların gelebileceği var sayımıyla beni özgür bırakmamıştı ki zaten özgürlük anlayışı bana tuhaf geliyor. Bence ben zaten özgürüm, hem o dönemde de özgürdüm, hem de bu dönemde özgürüm. Teyzeme nereye gittiğimi ve kimlerle olduğumu söylediğim sürece teyzem bana asla gitme demedi, asla saat sınırı dışında başka bir sınır koymadı. Arada bir tanıştığı arkadaşlarımı yorumlayıp onlardan neden uzak durmam gerektiğini anlattı, o zamanlar gençtim ve kanım deli akıyordu diğer arkadaşlarım gibi bazen asilik yapmak istiyordum ama onların ailelerinde yaşadıkları hiçbir sorunu teyzem bana yaşatmamıştı. Sanırım teyzeme tek asilik yaptığım şey saat ve görüşmemi istemediği arkadaşlarım olmuştu, bunları da teyzemin kaybetme korkusu olduğunu öğrendiğim andan beri yapmayı bırakmıştım.

Teyzem bu duruma elbette memnun oldu, sürekli sorun çıkaran biri olmasam da saat konusunda ve arkadaş konusunda sorun çıkarmıştım, aslında başıma gelen bir olaydan sonra sorun çıkarmayı bırakmıştım. Ah, teyzemden sakladığım ikinci bir olay!

Lise üçüncü sınıftayken, teyzemin görüşme dediği bir iki arkadaşım vardı o gün yine teyzemi dinlememiş ve onlarla görüşmek üzere kavga ederek evden ayrılmıştım. Buluştuğumuz zaman ilk başta hiçbir sorun yoktu, hepimiz gayet yaşımızın gençliğin de eğlenip gülüp konuşuyorduk, bir kafede geniş bir masada yaklaşık on kişi olarak oturuyorduk. Kafede kahveler içip pastalar yedikten sonra teyzemin kesinlikle görüşmemi istemediği İzem bir fikir attı ortaya, hep birlikte Kumla sahile gidecek ve eğlencenin dibine vuracaktık, ateş yakıp dans edecektik. Bu fikir ilk başta bana hoş gibi görünse de içten içe yapmamam gerektiğini hissediyordum, yine de İzem ve Şeyma'yı kırmayarak gitmeyi kabul ettim, kötü hissediyordum, teyzemin sözleri aklıma doluyordu ama onların şen hallerini ve zarar vermeyen taraflarını gördükçe de bir türlü geri dönesim gelmiyordu, içimde büyük bir muharebe mevcuttu ve hangi yanım kazanacaktı bilmiyordum, kızlar benden cevap beklerken beynimden teyzemin sözleri ile Akçın'ın sözleri dönüyor, gözümün önündeki kızların gülüşmeleri o sözleri un ufak edercesine kılıçtan geçiriyordu. Ve kazanan gözümün önündeki kızların eğlenişleri oldu.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin