Bölüm 14 - Part 2

237 25 0
                                    

Bölüm 14 - Part 2

Karşımda Audi markasının Q8 modeli olan bir araba duruyordu. Araba birkaç santim daha ilerlemiş olsaydı bana çarpması yüksek olasılıktaydı.

"Seninkinin mavisi bak!" diyen Akçın'la gülümsedim, benimkisi Matador Kırmızısı iken, karşımdaki aracın rengi Galaksi Mavisi'ydi. Arabamı almak istediğim zaman o rengi çok istemiştim lâkin aldığım galeride bu rengi yoktu, rengin olmadığını duyduğumda ise renkten soğumuş ve bu rengi almak istememiştim. Araçların arasında gezerken gözüme çarpan Matador Kırmızısına aşık olmuş ve Audi'nin Q8 modelinin Matador kırmızısı olan rengini almıştım.

Arabadan inen adamı görünce ben de indim, kavga etmek istemiyordum, o ruh hâlinde değildim ama benimle kavga etmek isterse de içimdeki tüm negatif enerjiyi üzerine boşaltacağım. Derin bir nefes aldım ve sana doğru gelen adama doğru gittim, aramızda birkaç adım kala, ikimizin arabasının kaportasının arasında birkaç santim kala olan aralıkta karşılıklı olarak ben de, o da durduk.

"Kusura bakmayın, sizin aracınızın geldiğini görmedim, telefondaydım." dedikten sonra ikimizin aracının kaportasına baktı. "Aracınızda bir sıkıntı yok, ben başka bir yere park edeyim, kusura bakmayın yeniden, korkuttuğum için üzgünüm." diyen adama hafif bir tebessüm ettikten sonra konuştum.

"Önemli değil, korkmadık sadece anlık bir heyecan yaşadık o kadar, ilginiz için teşekkür ederim." derken tebessüm ediyordum.

Kafasıyla selam verdikten sonra kendi arabasına ilerleyince ben de kendi araba döndüm. Şoför koltuğuna oturduktan sonra, onun arabasını çekmesini bekledim. Arabasını çektikten sonra yanımdan geçerken başıyla selam verdi, selamına karşılık verdikten sonra inmeden önce kapattığım kontağı yeniden çalıştırdım.

"Bir an kavga çıkacak sandım ben ama adam çok nazikti! Üstelik ilk ben geldim, başka yer bul gibi bir tavra bürünmedi! Böyle erkekler var mı ya?" derken sesi hülyalı çıkıyordu. Kısa bir kahkaha attım ve onun söylediklerine cevap verdim.

"Açıkçası bende arabadan inerken gardımı almıştım, içimdeki ruhsuzluğu, ona aksettirecektim. Ama adamın nazikçe hatanın kendisinde olmasını söylemesi, özür dilemesi beklediğim bir şey değildi. Biliyorsun birçok maganda bu tarz olaylarda önce hakkın kendisinde olduğunu iddia ederek kavga çıkarıyor, kavgayla da çözüme ulaşamadı mı şiddete başvuruyor. O duruma düşmekten içten içe korktum, bunu ne kadar yansıtmamaya çalıştım. İnsanlar, karşısındaki insanın kendisinden korktuğunu görünce iyice üzerine giderek onu daha çok korkutmaya çalışıyor. Eğer onlara korkmadığını belli edersen, çetin ceviz olduğunu anlıyorlar, yine üzerine geliyorlar ama bu defa senin korkmadığını görüyorlar. Ne demişler bilirsin 'Kork korkmayandan, utan utanmayandan!', korkmadığını gösterirsen korkabilirler." dedim. Bu söz buraya uydu mu bilmiyorum ama ben uydurduysam, uydu. Bir anda ağzımdan kahkaha firar ediverdi. Akçın nedenini anlamadığı için bana şaşırarak baktı.

"Ne oldu kız?" diyen sesi ile kıkırdayarak ona döndüm.

"Özlü söz kullandım ya, o oraya uydu mu acaba diye düşünürken aklıma Kemal Sunal geldi. Birçok filminde atasözlerini yanlış ve yerinde kullanmıyor ya, ben söyledim oldu, uydu diyor birde. Ona güldüm." deyince o da bir kahkaha koyverdi.

"Benimde aklıma Zeynep Ergül geldi kanka, o da hep özlü sözler kullanıyordu ya. O an gözümün önünde gerçekten Müge Anlı'daki hâli geçti." dedikten sonra yeni bir kahkaha koyverdi. Onunla beraber ben de kahkaha attıktan sonra.

"Ana başa taç imiş her derde ilaç imiş kişi bir olsa da anaya muhtaç imiş!" dedikten sonra bir kahkaha koyverdim, Akçın da bana eşlik etti. Bir süre gülüp sakinleştikten sonra "Artık park edeyim. Şimdi yine biri gelir bu defa kavga kesin çıkar, hiç gerek yok!" dedikten sonra ayağını debriyajdan hafifçe kaldırıp, gaza bastım. Düzgün bir şekilde boş alana arabayı park ettikten sonra, kontağı kapatıp arka koltuktaki poşetleri ve çıkardığımız kabanlarımızı, çantamızı alıp indik. Kapıları kilitledikten sonra giriş kapısına ilerledik.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin