Bölüm 20 - Part 3

201 19 0
                                    


Bölüm 20 - Part 3

Karşısındaki adamın bu pişkin hâli gerçekten çıldırtıcıydı, koç olabilirdi ama bugüne kadar kendisine hiçbir katkısı olmayan sözde koçtu. Üstelik burada olan gençlere de hiçbir katkısı yoktu, onların yaşındayken onlardan daha gelişkin ve daha ileri seviyedeyken, kendilerine gelen hoca yüzünden ne yazık ki kendisiyle aynı olan gelişimi göstermiyordular. Başka bir hoca gelmesi onlar için daha iyi olabilirdi, yetkin ve bilgili bir hoca en iyisi olacaktı onlar için. Genç adam ununu elemiş, eleğini asmış biri olarak çok fazla hocaya ihtiyaç duymasa da henüz daha kariyerlerinin başında, çiçeği burnunda olan delikanlıların çok iyi ve eğitici yöneti kuvvetli olan bir hocaya ihtiyacı vardı. Aslında kendisine bırakılsa kesinlikle burada onları eğitir, burayı da geliştirirdi lâkin kendisine böyle bir şans tanınmadığı için gençlerde şanssız oluyorlardı.

"Bakıyorum ve karşımda bir hiç görüyorum, at gözlüklerini takmış, kendini dünyaya kapatmış biri var! Sen bana bir şeyler öğretmiyorsun! Ben olan bilgilerimle sadece antrenman yapıyorum, hazırlanıyorum! Sanki bu zamana kadar beni sen getirmişsin gibi konuşmayı kesmen gerekiyor, ne bu kibir?" dedikten sonra çenesi ile ileride ringde karşılıklı durmuş kendilerine bakan iki genci işaret etti.

"Ben onların yaşındayken onlardan daha ileri seviyedeydim! Bir de onlara bak! Benim olduğum seviyenin yarısına bile gelemediler! Üstelik yaptığın düzensiz planlar, düzensiz çalışmaların yüzünden onlar doğru düzgün eğitilemiyor bile! Ve sen şimdi kalkmış bana hocalık mı taslıyorsun? Kendini ne sanıyorsun? Üstelik federasyondan doping yaptığı için ve rüşvet aldığı için atılan, kariyerine devam edemeyen biri bana hiçbir şey söyleyemez, beni eleştiremez de! Bilmem anlatabildim mi? Üzerimde baskı kurmaya çalışmaktan, benim hocammış, benden üstünmüş gibi davranmakta vazgeç! Senin baskın bana işlemez, benim üzerimde de otorite falan kuramazsın sen!" dedikten sonra -en ukala benim- bakışları atarken, dudağında da müstehzi bir gülümseme eşlik ediyordu bakışlarına.

"Sen.. sen...-" derken genç adam istihzalı bir kahkaha atarak adamın sözünü kesti ve kendisi yine devraldı.

"Ben, ben ne ben?" derken aynı zamanda da adamın taklidini yapıyordu.

"Defol git buradan! Derhal git!" diye sesi kısılana kadar bağıran adamın yüzüne bakarak gülümsedi ve kafasını salladı.

"Sen kimsin ki beni kovuyorsun? Burası senin mekânın değil, beni kovamazsın! Sen sadece Kâzım hocanın ikâmesinden başka bir şey değilsin! O yüzden bana burada boş artistlikler yapma anladın mı?" tek kaşını kaldırmış, karşısındakini öldürmek isteyen bakışları ile bakıyordu adama. Kaşını indirip, bakışlarını eski hâline getirdikten sonra sırıttı ve yeniden konuştu.

"Gidiyorum ama sen kovduğun için değil! Ben gittiğim için de sen pişman olacaksın ama bunun dönüşü olmayacak!" dedi ve bir süre kendinden emin olan bakışları ile adama baktı. Ardından bakışlarını adamdan ayırıp, arkasını döndü ve soyunma odasına doğru ilerledi.

Soyunma odasına geldiğinde hızla üzerini çıkardı ve kendini duşa attı. Yarından itibaren başka bir salona gitse iyi olacaktı, zamanı azdı ve çalışması gerekiyordu, başında kendisini yönlendirmese bile destekleyecek birine ihtiyacı varken; karşısına çıkan kişi destekleyen türden değil, köstek olan cinsindendi! Böyle insanlar ile çalışmak her türlü zordu şekil A'daki gibi böyle kavgalar, tartışmalar çıkma olasılığı yüksekti. Hele karşınızda bulunan bu kişi hiçbir şeyi başaramamış, başarısızlığının ezikliğini de içinde yaşayıp, bunu gidermek ve kendini başkalarına kanıtlama hırsı ile onlara baskıcı ve otoriter davranmaya çalışıyorsa işler daha da çıkmaza düşebiliyordu. Baskın bir karaktere sahip olduğu için üzerinde otorite kurulması zor ve baskıya gelemeyen bir yapısı vardı, bu yapısı yüzünden de çoğu zaman insanlarla tartışmalara girebiliyordu. Her insanda egolarını tatmin etme isteği ile karşısındaki kişi de baskı kurma isteği olabiliyordu ya da kendini kanıtlamak, etrafa bakın ben böyleyim demek için de bu yola başvurabiliyorlardı; baskın karakteri olmayanlar bu davranışlara boyun eğip, katlanabiliyordu ve onlar da egolarını tatmin ettikleri için keyifleri yerinde, kendilerini kanıtlamış biri olarak varlıklarını sürdürüyorlardı.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin