Bölüm 19 - Part 1

220 22 0
                                    

Bölüm 19 - Part 1

Ofisinde işleri biten genç adam hızlıca hazırlandı ve toplantıya gitmek üzere odadan çıktı. Bu toplantıyı aslında beklemiyordu, bir anda ortaya çıkmıştı. Birçok uluslararası çalışan ve adını duyurmuş firma ile çalışıyor olsalar da, Turizm Bakanlığından, gelen müşterilerden ve işin ehli eleştirmen ile gurmelerden, otelde konferans yapmış olan birkaç kuruluştan ödül almış, 5 yıldıza sahip olan ve şube sayısı da oldukça fazla olan bir otel ile daha önce çalışmamıştılar. Birkaç kez şu an kendilerine toplantı talebi gönderen bu şirket ile çalışmak istese de, talep göndermeyi düşünse de bunu yapmamıştı. Sahiplerini katıldığı bazı toplantılar ile konferanslarda görüyordu ve ne yazık ki onların kendilerini yüksek gören, kibirli olarak görüyordu. Onların bu tavrını görmekte tabiki çalışma isteğini düşürüyordu, onlarla çalıştığında biliyordu ki şirketinin adı duyulacaktı fakat genç adam kendini bir şey sanan, kibirli, herkese üstten bakan bir insanla çalışamayacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden hiçbir zaman teklif götürmeyi düşünmemişti, lâkin kendisine oradan teklif gelip toplantı için yönetim merkezinde beklendiği haberini alınca da gitmemezlik etmeyi bir an bile düşünmemişti. Madem kendisi ile görüşüp, çalışmak istiyorlardı genç adam sınırları dahilinde elbette bunu kabul edebilirdi, lâkin sınırları aşıldığı taktirde onlarla ilişkilerini de anında bitirirdi.

"Beni arayan olursa dışarıda olduğumu söyle. Ancak yarın gelebileceğimi de eklemeyi unutma. Toplantıdan sonra gelmeyeceğim ben, bu arada Borçlar Hukuku'na hâkim olan avukatlarımızdan biriyle de görüşünce bana mutlaka haber ver. Sözleşmenin üzerinden mutlaka geçmeliyiz, geciktirmek istemiyorum daha fazla. Yeterince zarar uğradık!" diyen adam ile masasında oturan genç sekreter kafasını hızla salladı.

"Elbette efendim!" diyerek genç adamı onayladı.

Sekreterden aldığı onay ile gönül rahatlığı ile asansöre binen adam yüzünde de hafif bir tebessüm vardı. İçi heyevan doluydu, yapacağı antlaşmanın kendisine uğurlu geleceğini hissediyordu. Üstelik bunun yanı sıra tanımlayamadığı bazı hislerde peyda oluyordu, bu hisleri tanımlamakta güçlük çekse de kendisini bomba gibi hissediyordu. Sanki kilometrelerce koşsa yorulmayacak kadar enerjik ve capacanlı. Garaj katına geldiğinde asansörden indi ve cebinden arabanın kumandasını çıkararak açma tuşuna bastı, yüzünde engel olamadığı bir sırıma ile hızlı adımlarla arabasına ilerliyorken derin derin nefesler alıp veriyordu.

"All izz well!" derken gözlerinin önüne gelen sahneler ile kıkırdamasını serbest bıraktı.

2009 yapımı, Five Point Someone kitabından uyarlanan Bollywood filmi olan 3 İdiots'ta geçen bir replikti az önce söylediği replik. Aamir Khan adlı hintli yapımcı, oyuncu ve senarist olana adamın oynadığı bir filmdi. Filmde diğerlerine göre çok fazla garip olan ve her şeyi sorgulayan bir karakter olan Ranço, düştüğü müşkül durumlarda bu cümleyi kullanarak kendini rahatlatmaya çalışıyordu. O filmi izlediği zamandan beri çoğu zaman bu repliği kullanıyordu, şu an çok farklı ve dinamit gibi hissettiği için de bu repliği kullanmayı seçmişti.

Arabasına binip, çalıştırdıktan sonra bileğindeki saate baktı ve daha vaktinin var olduğunu görünce rahatça arabasını çalıştırdı. Hızlı sürmek zorunda kalmayacaktı en çok buna seviniyordu. Genellikle trafik kurallarına uyan biriydi, şehir içindeyken sınır ne konulmuşsa onunla giden, kaza yapmaktan imtina etmeyi tercih ediyordu. Kazaların nelere sebep olacağına bizzat görmüş biri olarak buna mahal vermemek için elinden geleni yapıyordu. Lise yıllarındayken en yakın arkadaşının babası sırf bu yüzden felçli kalmıştı.

Genç adam her zamanki toplandıkları parkta banka oturmuş arkadaşlarının gelmesini bekliyordu, aynı zamanda da sabahki otobüsteki olayı düşünüyordu. Yüzünde oluşan istemsiz gülümseme yüzüne çok yakışıyordu ve bu da önünden geçen ergen kızların dönüp dönüp kendisine bakmasına neden oluyordu. Kızların kendisine baktığının farkında olmayan genç adam hâlâ sabahın etkisinden çıkamıyordu. Otobüste her zaman oturdukları en arka koltuğa oturmuşlardı ve otobüs dolu olduğu için ön taraflarda yer bulamayan, tahminen kendileriyle aynı yaşta olan veya bir iki yaş küçük olan bir kız yanına oturmuştu. Yanındaki iki serseri kızın olmasını umursamayıp rahatça küfürleşirken, genç adam bundan rahatsız oluyordu. O babasından bir bayanın yanında bırak küfür etmeyi, hakaretvari dahi konuşulmaması gerektiğini öğrenmişti.

DUHÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin