Bölüm 53 - Part 3
"Merhaba." dedim boş sandaleyelere ilerleyerek, benim ardımdan sevdiceğim de selam verdi herkese.
"Merhabalar." Kimsenin sesi soluğu çıkmıyordu sadece bizim birleşen ellerimize bakıyordu, masanın sonunda boş kalan üç sandalyeye doğru ilerledik, baştaki koltuğa sevdiğimin oturması için pazarlama müdürünün yanına, Andıç'ın da karşısına oturdum, sevdiğim de hemen benim yanıma oturdu.
"Geç kaldık kusura bakmayın." diyerek konuşmaya girdi sevdiğim, o konuştuğu için ben konuşmaya gerek duymadım açıkçası.
"Daha dikkatli olmanızı öneririm Duhâ Bey, hepimizin zamanı kıymetli." diyen Akif'in -bu adama Bey hitabını kullanmak istemiyorum bildiğin Akif diyeceğim- sesi azarlar tonda çıkıyordu.
Azarlar ton?
Kimi azarlıyorsun sen adam?
Kimse benim sevdiceğimi azarlayamaz, hele bu kadar çalışanın önünde bunu yapamaz!
Yapana da haddini bildirmesini bilirim, hem de çok iyi bir şekilde!
"Haklısınız Akif Bey zaman kıymetli lâkin bizim gibi birçok ortaklığa sahip olan insanların da ne yazık ki zaman sıkıntısı oluyor. Oradan oraya gitmek kolay değil, eh sizin tek bir şirketiniz ve o şirkette de küçük bir hakkınız olunca bizim kadar yükü çekmiyorsunuz doğal olarak." dedim yapmacık ve alaycı bir gülümseme ile.
"Neyse, biz o zaman toplantının sebebine başlayalım." dedi Furkan araya girerek.
Biliyor sivri dilimin herkesin canını yakacağını o yüzden araya girip müdahale ediyor, yoksa ortam aşırı gergin olacak ve sınırı olmayan benim de ortamı yumuşatacağım söz konusu değil.
"Başlayalım elbette Furkan Bey, daha öncesinde neden bildirilmedi toplantı olduğu?" diye sordu sevdiceğim araya girerek.
"Aniden gelişen bir toplantı oldu." deyince kaşlarımı havaya kaldırarak baktım.
"Peki sebebi nedir bu aniden gelişen toplantının?" diye sordum kollarımı göğsümde birleştirerek.
"Sebebi ne mi? Her ikinizin de bu işletmeye yeterince ilgi göstermemeniz olabilir mi? Hepimiz buraya her gün gelirken sizin gelmiyor olmanız olabilir mi? Hepimiz bu işletme için bir şeyler yaparken sizin hiçbir şey yapmamanız olabilir mi?" diye sordu Akif araya girerek.
"Akif Bey, kusura bakmayın ama bu işletme batarken kimse de kılını kıpırdatmıyordu. Bu işletmenin prestiji piyasada yerle yeksan olurken kimsenin umurunda da değildi, bu işletmeyi ayağa kaldıran ve eski prestijini kazandıran birisi varsa o da Çilay Hanım. Buna rağmen siz bui şletme ile ilgilenmediğini mi iddia ediyorsunuz? Peki Çilay Hanım'ın verdiği emekler? Bir aylığına bir seyahate çıktığın da bile elini çekmeyip, eski prestiji kazanmak için elinden gelen çabayı gösterip bir sürü yöntem bulup onları uygulamaya koymaya çalışırken kimse ona destek olmuyordu her şeyi tek başına yaptı. Çilay Hanım için bu işletme için bir şey yapmadın demeye hakkınız yok kusura bakmayın ama!"
Beni savunan Andıç'a müteşekkir bakışlar attım, gerçekten bu işletme için elimden geleni ve daha fazlasını yapmıştım şimdi ise bu emeklerimin boş olarak görünmesi cidden nankörlük seviyesindeydi.Sanki bir kendileri çalışıyor, bir kendileri var bu işletmede başka kimse bir şey yapmıyor.
"Ben bu şirkete ortak olduğum da şirket yeni yeni toparlanmaya başlamıştı ve elbette yöneticinin kurduğu düzeni de altüst etmek istemedim, yönetici ne yapmak istiyorsa, nasıl bir sistem kurmak istiyorsa kurması için müdahale etmedim. Ama sistem kurulduktan sonra ve her şey yerli yerine oturduktan sonra elimi üzerinden de eksik etmedim, ben bu işletmeye geldiğim zamanlarda ne sizi, ne torununuzu ne de torununuzun en yakın arkadaşını göremedim, ben bu işletmeye adımımı attığım da Çilay Hanım'ın işe aldığı ve canla başla çalışan personelleri gördüm. Bu durumda siz nasıl oluyor da bize böyle suçlayıcı bir konuşma yapıyorsunuz? Üstelik bu işletme için hiçbir şey yapmamışken?" dediği Duhâ'da Andıç'ın ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUHÂ
Ficción General|YETİŞKİN İÇERİK| "Uyandın mı minik ninjam?" diyen boğuk ses ile kapalı gözlerimi hızla açtım ve yine arkamı dönmeye çalıştım. "Ninjam?" diyen o boğuk ses ile gözlerimi kapattım ve kollarımın altında olan kollarına, kollarımı doladım. Bu sesleniş b...